HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Avrupa İslam'ı

11 Temmuz 2002 tarihli Le Figaro gazetesinde Hollanda'daki müslümanlar ve Rotterdam İslam Üniversitesi ile ilgili bir yazı çıktı. Önce bu yazının, Avrupa İslam'ını ilgilendiren kısmını verecek, sonra da yorum ve değerlendirmelerimizi kaydedeceğiz. Bu yazı ile ilgilenmemizin sebebi Avrupa Birliği'ne girme aşamasında olan Türkiye'nin ve müslümanların hangi meydan okumalarla karşı karşıya olduklarını ve olacaklarını, Avrupa'nın nasıl bir İslam'a razı olduğunu açıkça ortaya koymasıdır. Yazı, siyah harflerle verilen alt başlıktan sonra aşağısındaki gibi devam ediyor:

11 Eylül'den beri Avrupa ülkeleri, kendi memleketlerindeki Müslümanların mutlaka asimile edilmesi gerektiğinin farkına vardılar. Avrupalılar İslam'ı nasıl entegre edeceklerini merak ediyorlar. Avrupa toplumlarında Müslümanlar nasıl entegre edilebilirler?

11 Eylül'den beri, Avrupa toplumları için siyasal İslam'ın ne kadar potansiyel bir tehlike olacağı fikri bütün Avrupa hükümetlerinin gündemine geldi. Bu yoldaki görüşlerin baskısıyla, siyasi irade göç akımını kontrol etmek ve zorla da olsa daha iyi uyumu sağlamak için, ekonomik ve siyasi sığınmacıların tolerans limanı kabul edilen Kuzey Avrupa'daki Danimarka, Hollanda ve İsveç gibi Avrupa ülkeleri dahi adımlar atmaya hazırlanıyor. 'Biz paralel bir şekilde iki noktaya da gereken önemi vermek istiyoruz' diyen Hollanda Azınlıklar Bakanı van Boxtel, Avrupa'daki meslektaşlarının da sempatisini toplamıştır. Bir taraftan 'İstihbarat servislerinin desteğiyle bütün
organizasyonları takip ederek Hollanda'nın düşmanlarını tespit etmek', diğer
taraftan da 'uyumu sağlamak', zira aşırı hareket edenlerin hatalarını bütün Müslümanlara yüklemek de çok büyük bir hata olur.'

İlk etapta 4 mahalli camide bazı radikal imamlar tarafından okunan hutbeler, ülke çapında yayın yapan televizyon kanallarına malzeme oldu, kasetleri ise gizli servis ifşa etti. Bir imam, Bush'a ve Şaron'a meydan okuyordu, bir diğeri de Filistinliler'in terör saldırılarını övüyordu. Adli soruşturma başlatıldı. Hollanda Parlamentosu da fundemantalist grupların elinden firsatları almak için İslami eğitim üzerinde durulmasını istedi.

İkinci etapta Bakan van Boxtel Hollanda İslam'ı zemininde daha iyi bir entegrasyonun tamamlanabilmesi için, Hollanda'daki Müslüman toplulukların temsilcisi olabilecek, tüzel bir kisiliğin ortaya çıkması için düğmeye bastı. Bakana göre, 'Hiç kimse kendisini temsil etmek üzere kimseye yetki vermiyor.' Bu gayret Fransa İçisleri Bakanı Sarkozy'yi de harekete geçirdi ve Müslüman grupların seçeçeği ve Fransa İslamını temsil edecek bir organizasyonun kurulması için harekete geçti. Bütün Avrupa'da şu anda bir Avrupa İslamı rüzgarı esiyor. Yani İslam ancak Avrupa'nın değerlerine kıymet veren bir İslam. İmamların eğitimi için üniversiteler veya akademilerin açılması her yerde tartışılıyor. Freiburg Üniversitesi'nden İslamolog Profesör Tarık Ramazan, bütün Müslüman entelektüelleri bu işi yapmak üzere göreve davet ediyor.

Avrupa Hükümetleri'nin öncelikli konularının başında İslam'la diyalog geliyor. Hollanda, imamları eğitmek istiyor.

Rotterdam İslam Üniversitesi'nin Hollanda'da kurulması ve faaliyete başlamasıyla, şüpheli bir söylenti ve garip bir duygu Hollanda'da yayılmaya başlıyordu...

İslam Üniversitesi! Hem de Avrupa'nın merkezinde! Bu devrim değil miydi?

Bazı insanlar, Hollanda'da, protestanlıktan sonra ikinci dinin İslam ve 16 milyon insandan 1 milyonunun Müslüman olduğunu söyleyip bunu "gerekli bir proje" olarak yorumlarken, bazıları da doğrudan fundamentalist Suudi sistemiyle ilgili şüphelerini savurdular. Diger bir kısım da, Türkler'in projeyle alakalı rollerinin kritiğini yapıyorlardı...

IUR Araştırma Komisyonu üyesi Doktor Saidi'nin savunması şöyleydi: Evet, Rotterdam İslam Üniversitesi'nin Hollanda'daki Türk toplumunun teşebbüsü olduğu doğrudur, fakat bunun yanında biraz geri plandan da olsa Faslılar da varlıklarını hissettiriyorlar. Buna ilaveten, Üniversite olarak hiç bir ülkeye bağımlı kalmamak için dışarıdan gelebilecek bütün yardımları
reddettik. Bizim hesaplarımız şeffaftır ve bu konuda Hollanda haber ajanslarının tatmin olmaları için yeterli zamanlarının olduğuna inanıyorum...

Üniversite Yönetim Kurulu üyesi E. Öztüre hedeflerini, İslam ve modernizmi birleştirmek olarak ifade etti. "Zaman sur gibidir. Müslümanların entegrasyonu gibi konuları ilk etapta ele almak isteyen Hollanda hükümetinin, bizim gibi kuruluşlarla birlikte olmaya acil ihtiyacı vardır" diyen Dr. Saidi, enetegrasyon konusunda çok kararlı ve titiz olduklarını dile getirdi.

Din işlerine müdahale etmeme prensibi bağlamında, Hollanda devletinin Protestan, Katolik ve Yahudilere gerekli kolaylığı göstermesiyle, Müslümanlara da gerekli kapılar açıldı. 15 yıl önce  Müslümanların Hollanda'ya aşırı oranda gelmeleri sonucu İslam okulları kuruldu. İmamlar konusunda Hollanda'da doktora tezi hazırlayan Oussama Cherribi, "Bu çok normaldi, bazılarına verdiğimiz özgürlüğü, bazılarından saklayamayız" diyerek bu olayın doğruluğunu tasdik etti. Fakat ortada bir hata vardı. Şayet onlara, çok az demokrasinin uygulandığı ülkelerden gelen imamlar aracılığıyla, Hollanda kültürüyle hiç bağlantısı olmayan bir öğrenim verdiysek entegrasyondan bahsetmemiz mümkün olabilir mi?

11 Eylül 2001'den sonra herşey değişti. Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırılarla birlikte, aniden siyasi İslam tehdidinin artmaya başlamasının farkedilmesi, Avrupa toplumunun derinliklerinde geniş çaplı bir yankıya sebep oldu. Hollanda gizli servisleri, Hollanda topraklarında birçok fundamentalist kuruluşun hiçbir engelle karşılaşmadan büyüdüğünü fark ettiler. Açılan 33 okuldan 6 tanesi kapatıldı.

Aynı zamanda, birçok eşcinsel temsilcisi, seslerini yükseltmeye başladı. Bazı Faslılar tarafından homoseksüel bir ilkokul öğretmeni halk arasında tartaklanırken Hollanda toplumunda birçok Müslüman tarafından eşcinselliğe karşı iyi bir bakış açısının olmayışı, Hollanda toplumu tarafından çok ciddiye alındı.

Rotterdam'dan imam Al-Moumni'nin eşcinselliği hastalık olarak görmesi ve eşcinselleri domuz olarak adlandırması polemiğin şiddetini artırdı. Suikasta maruz kalan, eşcinsellerin temsilcisi ve politikacı Pim Fortuyn, göç olayına çok katı kurallar getirmeyi hedefleyerek, İslam hakkında gelişmemiş bir din diye açıklamada bulundu. Partisi, geçen Mayıs ayı seçimlerinde hayret verici bir başarı sağlarken, Müslümanlar sorunuyla ilgili birçok insanı ikna ettiğinin de mesajları veriliyordu. İslamcılar aleyhine geniş bir çalışma başlatarak, Hollanda siyasi otoriteleri Müslümanların entegrasyonunu ilk etapta görüşmeye başladı. Hollanda'ya davet edilen imamlar için mecburi bilinçlendirme kursları önerisi, Bakan van Boxtel rehberliğinde Entegrasyon Bakanlığı'nın düşünceleri arasında yer almaya başladı. Rotterdam İslam Üniversitesi de dahil olmak üzere birçok kuruluş bu konuda verebilecekleri hizmetleri ifade ettiler. Birçok Müslüman cemaatin üzerinde ittifak ettiği bir kurumu bulabilmek, siyasi yetkililerin karşılaştıkları en büyük zorluklardan bir tanesidir.

Amsterdam Üniversitesi'nin bir parçası olarak Hollandaca'ya ağırlık veren bir oluşum da devlet destekli olarak yaşamaya çalışıyor. Oussame Cheribbi, "İslam'ı dar bir bakış açısından çıkarıp, modern İslam düşüncesini yerleştirmek acilen gerekmektedir" diye bu konudaki ısrarını dile getirdi.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: