HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Gelen Gideni Aratırmış

Eski YÖK başkanı Gürüz gitti, yerine gelen şahsın bir hukuk hocası ve daha demokrat bir kişi olduğu söylendi, umuldu; ama giderek anlaşılıyor ki, gelen gideni aratacak! Aylardan beri, sırf İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversitelere girmelerini engellemek için en azından ayak sürüyor, bir manada "işi yavaşlatma eylemi" yapıyorlar. İktidar da bekledi, bekledi, onların insafa gelmelerinden ümit kesince özel bir madde sevkederek de olsa konuyu çözmek niyetinde olduğunu açıkladı. Bu açıklamaya ek olarak, YÖK kanununda/sisteminde yapılacak değişikliği görüşmek üzere bir de danışma kurulu oluşturdu; danışma kurulu üyelerinin kahir ekseriyeti üniversite hocası, bir kısmı da yöneticilik yapmış tecrübeli kimseler. Bu iki gelişmeyi bahane eden YÖK, hükumetle ipleri kopradı, başkan yaptığı heyecanlı ve (parti gurubu konuşmalarında olduğu gibi) sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında "ipleri kopardıklarını" ilan etti; gerekçe de yukarıda işaret ettiğimiz iki gelişme.
Başkana göre üniversite ilim adamlarına bırakılmalı, iktidar bu işe burnunu sokmamalıdır. Peki bakanlığın -YÖK ile de ilişkisini devam ettirerek- kurduğu/oluşturduğu, devreye sokmak istediği danışma kurulu üyeleri siyasetçi mi, bunlar ilim adamı ve akademisyen değil mi? Ayrıca mecliste ve milli eğitim komisyonunda ilim ve üniversite adamları yok mu? Bunlar ilkokul mezunu çocuklar mı? Her kurumun kanununu o kurumun mensupları mı çıkaracak, bu takdirde kimlerin menfaati öne alınır. Mesela YÖK kanunu ile ilgili değişiklikte mevcut rektörlerin tekrar görevde kalmalarını sağlamak için özel gayret sarfettikleri, bu yüzden de engelleme yaptıkları gizli bir konu mu, bunu kimsenin bilmediği mi sanılıyor.
YÖK başkanı iktidarın fazla oy alması ve muhalefetin silinmesi karşısında da rahatsız; bu takdirde siyasi iktidar ile devlet iktidarının karşı karşıya geleceğinden söz ediyor; anayasa kuvvetler ayrılığı ilkesi ve daha başka tedbirlerle bu alandaki dengeyi sağlamıyor mu? Sağlamıyorsa yapılacak şey anayasa değişikliğidir; adamlar az oy alıyorlar, "Yüzde şu kadarla iktidara geldiniz, temsil gücünüz zayıf..." deniyor, "çok oy alıyorlar, "Tek parti iktidarının mahzurları ve karşısında devlet iktidarı" hatırlatılıyor; şu halde asıl rahatsız oldukları şeyin, belli bir kadronun/kesimin meşru, demokratik iktidarı olduğu anlaşılıyor ve ne yazıktır ki, bu rahatsızlık ve hazımsızlık hukuk hocalarında bile görülüyor.
YÖK başkanı, "İktidarın maksadı İmam Hatiplileri üniversiteye aldırmaktır, YÖK sistemini de bunun için değiştirmek istiyorlar" diyor. Bu doğru olabilir ve maksat gizli de değil, iktidar bu konuda seçmenlerine söz verdi, yapacağını da açıkça söylüyor. Peki karşı tarafın, ipi koparanların, değişikliğe karşı çıkanların maksadı (hem de açıkça ortaya koymadıkları maksatları" ne? "İmam Hatiplileri üniversitelere sokmamak" değil mi? Bu iki maksatttan hangisi meşru, demokratik, insan hak ve özgürlüklerine uygun? Birincisi (Hak edenin, eşit şartlarda istediği yüksek öğrenimi yapabilmesi) değil mi?
YÖK başkanı, meslek lisesi mezunlarının üniversiteye girmelerinin engellenmesini iki gerekçeye daha bağlıyor (asıl gerekçeyi hepimiz biliyoruz): 1. Üniversiteler meslek okulları değildir, araştırmacı yetiştirir. 2. Meslek liseliler de üniversitelere -eşit şartlarda- alınırsa milyonlarca genci üniversite kapılarının önüne yığarız. Kısaca bu iki gerekçeyi de çürütelim:
1. Anayasanın 130. maddesi aynı zamanda üniversiteyi tanımlıyor: "Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur."
Başkan bir hukuk adamı (alimi) olduğuna göre bu tanımlama içinde üniversitelerin, meslek adamı yetiştirme fonksiyonunun da bulunduğunu kolaylıkla anlayacaktır.
2. Üniversitelerin önüne daha çok sayıda gençlerin yığılmasını önlemenin yolu, bir kısmına haksızlık etmek ve oları istedikleri, imtihanını kazandıkları okuldan mahrum etmek midir? Bu hangi demokraside vardır? Elbette Milli Eğitim Bakanlığı meslek liselerini ve yüksek okullarını, eğitimden sonra mesleğe intisabı cazip hale getirmek için tedbirler almalıdır; ama bu tedbirlerin içinde "hakka ve hukuka tecavüz" bulunmamalıdır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: