HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Kendilerinden Olmadıkça...

Bakanlar belli oldu, hükumet kuruldu, inşaallah güven oyu da alır ve gece gündüz çalışarak bütün dinlerin, ahlakların ve hukukların üzerinde birleştiği, kimsenin itiraz etmediği âcil dertlere, meslelere çare bulmak ve ihtiyaçları karşılamak için gece gündüz çalışır. Başta başbakan olmak üzere tanıştığım, tanışmadığım bütün bakanların yeni görevlerini tebrik ve emanetin hakkının verilebilmesi için kendi gayretleri yanında Allah'ın lütuf ve inayetini niyaz ediyorum.
Aksine beklentilerin hayal olduğunu, bekleyenlerin de hiçbir şeyden anlamadıklarını ortaya koyan sonuç, müzmin muhalifleri (bizim öz değerlerimizin muhaliflerini kastediyorum) şaşkına çevirdi, bugün için yapacakları başka bir şey de olmadığı için ortada bir bahar rüzgârı esiyor. Ama bu rüzgârın fazla devam edeceğini ummak Türkiye'yi tanımamak manasına gelir. İktidarın diyaloga açık, ağırbaşlı, hoşgörülü, barışçı ve uzlaşmacı tutumu yerindedir ve devam da etmelidir, ancak iktidarı oluşturan dünya görüşü ve aktörlerinin hayat tarzları değişmedikçe (bu manada kendilerinden olmadıkça) onlardan hoşnut olmamayı iman haline getirmiş olanların daha şimdiden niyetlerini belli eden davranışları da su yüzüne çıkmaya başlamıştır. Bunun ilk görüntüleri, eşleri başörtülü olan meclis başkanı ve bakanlarla ilgili sözler, tavırlar ve davranışlardır. Devlet dairelerinde ve okullarda başörtüsü yasağının kaldırılması, böylece insan haklarından birinin daha çiğnenmesinin engellenmesi yönündeki düzenleme ve icraatının ertelenmesi, müzmin muhaliflerin önemli bir kozlarını ellerinden almış oldu. Buradan fitne çıkaramayacaklarını anlayınca devlet protokolünde başörtüsüne takılmaya, bunun da yasaklanması, devlet daireleri gibi kabul edilmesi yönünde telkinlere başladılar.
Örnek olarak Cumhurbaşkanı'nın Prag'a uğurlanmasını ele alalım. Sayın Meclis Başkanı'nın muhterem eşlerinin başı örtülü (tesettürlü) olarak uğurlamaya katılması bugün Türkiye'nin önemli bir meselesi gibi sunuluyor. Bazı yayın organları meseleyi biraz daha büyütmek ve bazı çevreleri tahrik edebilmek için bu davranışı "simgesel" olarak değerlendiryorlar. Neyi simgelediğini açıklamıyorlar, ancak genellikle başörtüsü ile ilgili olarak da "simge" kelimesini kullanageldikleri için maksatları anlaşılıyor. Bu çevrelerin önemli bir ziyaretin sebep ve sonuçlarını, bir turda meclis başkanı seçilmesi olayının güzelliğini, Avrupa Birliği'ne girilsin girilmesin ülkenin ihtiyacı olan iyileştirmelerin gerçekleşmesi ihtimali karşısındaki ümit, sevinç ve -kendilerinden beklenecek- yardım vaadini bir yana bırakarak "öküz altında buzağı aramaları"nı acınacak bir davranış olarak görüyorum. İktidarın aktörlerine de bunları asla ciddiye almamalarını, bu konularda sorulan sorulara cevap vermemelerini, polemiğe girmemelerini, doğru bildikleri ve önceden ilan ettikleri yolda büyük bir gayret ve azimle yürümelerini tavsiye ediyorum.
Ak Parti'nin önde gelen isimlerinin hayat tarzları belli idi, gizli kapaklı bir şey yoktu, millet onları bu hayat tarzlarını bilerek ve onaylayarak iktidara getirdi, önemli olan milletin tavrıdır, milletin ihtiyaç ve beklentileridir. Kendilerini milletten üstün gören, toplum mühendisliğine soyunan kendini bilmezler, yıllardan beri hak ettikleri dersi milletten alıyorlar, ama anlama özürlü oldukları için bir türlü iflah olmuyorlar, değiştirmeyi bırakıp kendileri değişmek; hiç olmazsa hak ve özgürlüklerden eşit yararlanarak birlikte yaşama noktasına gelmek için gayret göstermiyorlar. Bu vakıa karşısında onların değerlendirmeleri, "Moskof ne diyorsa onun tersi doğrudur" diyen meşhur Osmanlı Paşası'nın anlayışı çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Son paragrafın biraz sert ve katı olduğunun, esmekte olan bahar rüzgârına da ters düştüğünün farkındayım. Ancak benim uzun sayılabilecek tecrübelerimden ulaştığım sonuç, müzmin muhaliflerin değişmelerinin, ıslah-ı nefis etmelerinin çok zor, hatta imkansız olduğu şeklindedir; bunu belki onlardan sonra gelecek nesillerden bekleyebiliriz. Bunun farkında olmamız gerektiğini, onları kendi hallerine bırakarak yolumuzda ilerlemekten başka çaremizin bulunmadığını vurgulamak istedim.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: