HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Çağdaşlık ve yorum

Türker Alkan dünkü köşe yazısında benim "Kerhen Demokrat" başlıklı yazımın önemli bir kısmını köşesine aktarmış, düşüncelerimin farklı okur kitlesine yansımasını sağladığı için kendisine bir teşekkür borcum oldu; teşekkür ederim.

Sayın Alkan'ın benim düşüncelerime katılmaması, onları eleştirmesi normal, ancak bu yazıda normal olmayan şey, Emin Şirin'in Meclis'teki sorusuna da atıf yaparak bir çeşit "suç duyurusunda" bulunması, böyle düşünceleri olan bir kimsenin içlerinde bulunduğu bir heyete tefsir yazdırdıkları için Diyanet'i eleştirmesi, farklı düşünceleri ve bu arada çağdaşlık anlayışları olan kimselere karşı tahammülsüzlük göstermesi, onların eserlerinin Diyanet gibi saygın ve güvenilir kurumlarca yayımlanmasını bir hata gibi takdim etmesi (dolayısıyla yalnızca kendisinin çağdaşlık anlayışına uygun eserlerin yayımlanmasını doğru bulması ve teşvik etmesi), dört ilim adamını "müderris" diyerek (nezaket gösterip molla dememiş) küçük görmeye yeltenmesidir.

Alkan yazısına şöyle başlamış: "Pek sevinmiştik: Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran'ın çağdaş yorumunu yaptıracaktı. Değişen koşullara ve bilimsel gelişmelere göre yorumların değişmesi de elbette doğaldır. 2001 yılında dört bilim adamıyla bir sözleşme imzalandı, çağdaş tefsir yapıldı ve bu yılın ağustos ayında yayımlandı. Henüz elime geçmediği için bu çağdaş yorumu göremedim."

Başka yazılarından anladığım kadarıyla sayın Alkan, Allah'a ve ahirete inanma konusunda henüz kesin bir sonuca ulaşmamıştı. Böyle olunca, çağdaş bir tefsirin yazılmasına sevinmesinin iki sebebi olabilir: 1. Müslümanların ihtiyacını gidereceği için (bu diğergâmlık erdemidir ve takdir edilir), 2. Kendi inanç ve düşüncesine uygun bir tefsir beklentisi (İslam'a şüphesiz inananları din yönünden aydınlatma görevi olan Diyanet'ten böyle bir beklenti tutarlı ve gerçekçi değildir.)

Diyanet bizimle 2001 yılında, "çağdaş bir tefsir yazmamız" için sözleşme yapmış değildir. Yıllardır üzerinde çalıştığımız tefsiri, hem eski hem de yeni "Din İşleri Yüksek Kuruluna" okuttuktan ve onların onayını aldıktan sonra yararlı bulduğu için yayınları arasında çıkarmaya karar vermiştir. Sayın Başkanın da bir tv. programında söylediği gibi "kurumun tefsiri" olmaz, tefsiri ilim adamları yapar, kurum bunlar arasından yararlı gördüklerini yayımlar. Dini ve ilmi hataları kabul etmez, ama yorumlara ve ilmi kanaatlere de saygı gösterir, müdahale etmez, ilmi sorumluluğunu yazarlara bırakır.

Şimdi çağdaşlık kavramına gelebiliriz.

Evet nasıl bir "İslam insanı" varsa aynı şekilde bir de "İslam çağdaşlığı" vardır. Aralarında ortak unsurlar olsa bile kültür ve medeniyetler nasıl farklı ise, bunlara mensup olan insanlar da öyle farklıdır. Avrupa medeniyeti eski Yunan düşüncesine, bu düşünce çerçevesinde oluşmuş (buna, aslına nispetle bozulmuş da diyebiliriz) hristiyan teolojisine, rönesans ve reforma, aydınlanmaya, endüstri öncesi ve sonrası inkılaplara dayanmaktadır. Batı çağdaşlığının meşhur adı da modernite ve post-modernitedir. Bu çağdaşlığın konumuz bakımından önemli olan yanı hümanizma ve sekülerizmdir. Hümanizma Tanrı'nın yerine insanı koymuştur, sekülerleşme de dini bireyin özel hayatına hapsetmiş, toplum hayatını dinden "temizlemiş"tir. Eğer Alkan ve onun gibi düşünenlerin çağdaşlık anlayışları Batı çağdaşlığı çizgisinde ise, İslam gibi vahye dayanan bir dinin kitabının bu çağdaşlık anlayışına göre yorumlanmasını beklemeleri düşündürücüdür, şaşırtıcıdır, insanı gülmekle ağlamak arasında bir tuhaf hale sokacak -bizimkilerin bir kısmına mahsus- "aydın" tavrıdır.

Biz (kahir çoğunluğu ile müslümanlar) Batı değerleri ve çağdaşçılığını olduğu gibi benimsemiyoruz, onda bize yabancı ve bize göre değersiz çok şey bulunduğuna inanıyoruz, tek medeniyet dayatmasına karşı çıkıyoruz, İslam medeniyetini ve bu medeniyetin çağdaş temsilini ortaya koymak için çalışıyoruz.

Gelecek yazıda bizim gibi düşünen bazı çağdaş ilim adamlarından nakiller yapacağım; ancak bu yazının sonunda bunlardan bazılarının adlarını ve kitaplarını kaydediyor, sayın Alkan ve sayın Şirin'in biraz da bunları okumalarını tavsiye diyorum: R. Garaudy, İ. Wallerstein, İsmail Faruki, Muhammed Esed, S. Nakip Attas, Teoman Duralı, İsmet Özel.

26 Kasım 2004
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: