HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Rehine Öldürülemez

İslam'ın imajını kirletemek, bu son ve kâmil dine aç olan insanların meyillerini ve ilgilerini tersine çevirmek, İslam ülkelerine haksız saldırıları ve sömürmeleri meşrulaştırmak, İslam ülkelerini ve topluluklarını birbirinden soğutmak, araya ikilik, fitne ve husumet sokmak gibi kötü maksatlarla dünyamızda birçok cinayet işlenmektedir. Son zamanlarda televizyonlarda infaz sahnelerinin de sergilendiği "rehinelerin boğazlarının kesilmesi" eylemi de bu cinayetlerin iğrençlerinden biridir. Bunu tertip ve tahrik edenlerin bir taşla, yukarıda sayılan kuşlardan (müslümanların aleyhine olan sonuçlardan) birkaçını avlamak istediklerinde şüphe yoktur. Geçen günlerde yakını boğazlanmış bir vatandaşımız, "Bunlar müslüman olamaz" diye feryat feryat ağlıyordu. Bu örnekte görüldüğü gibi önce müslümanlar birbirlerini tekfir edecek, arkasından düşman olacaklar. Boğazlama sahnelerini seyreden dünya, bu vahşet İslam adına işlendiği ve işleyen guruplar, "cihad, hicret" gibi değerli ve islami isimlerle anıldığı için bu dinden ve mensuplarından nefret edecekler, nefret etmeyenlerde kuşku ve korku oluşacak. Her bir boğazlamanın arkasından müslümanların üzerine tanklar, toplar, helikopterler ile hücum dilecek, vücutlarda baş, taş üstünde taş bırakılmayacak. Bakın bir taşla kaç kuş vuruluyor. Peki bütün bunlara müslümanlar sebep olabilirler mi? Başka bir ifade ile "Müslümanlar bunu yapabilirler mi?"
Eğer rehineleri boğazlayanlar gerçekten müslüman şahıslar ise bunların beyinleri yıkanmış, yanlış bilgilendirme ve yönlendirme yapılmış demektir. "Bilgilendrime ve yönlendime"yi yapanların kimlikleri üzerinde titizlikle durmak ve bunları ortaya çıkarmak gerekiyor.
Müslümalar rehineleri boğazlayamazlar (aslında idamlıklar dahil hiçbir kimseyi, boğazlayamazlar; çünkü İslam ceza hukukuna göre idamın da en az acı veren usullerle yapılması gerekir) derken neye dayanıyoruz?
Prof. M. Hamidullah'ın "İslam'da Devlet İdaresi" adıyla çevirilen kitabı, benim kitaplarımın ilgili bölümleri ve daha birçok "kolayca ulaşılabilecek" kaynağa bakıldığında, sıcak savaş sırasında bile şu fiil ve eylemlerin yasak olduğu görülecektir:

a) İşkence. Öldürülecek olan kimseye dahi işkence edilemez; zulüm ve işkence bütün çeşitleriyle yasaktır.
b) Savaşçı olmayanların öldürülmesi. (Savaşçı, fizik bakımından savaşabilecek kimselerdir. Bunların dışında kalanlar kasten ve doğrudan öldürülemez. Bu cümleden olarak kadınlar, çocuklar, savaşçı sahiplerine hizmet için gelmiş köleler, körler, dünyadan el etek çekmiş din adamları, akıl hastaları, yaşlılar, hastalar, kötürümler vb. leri öldürülmez).
c) İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi.
d) Verilmiş söze ve yapılmış andlaşmaya aykırı hareket.
e) Savaş zarureti bulunmadıkça zirai mahsullerin, orman ve ağaçların yakılması.
f) Namus ve şereflere tecavüz, zina ve gayr-i meşru münasebetler. (Düşman kadınlarının ırzına geçen sivil ve askerler zina suçu işlemiş olur ve bunun cezasını çekerler).
g) Düşmandan alınan rehineleri öldürmek. Bunlar misilleme yoluyla dahi öldürülemez.
h) Ölülerin başını veya uzuvlarını kesip teşhir etmek.
ı) Katliam. Hz. Peygamber ve raşid halifeler zamanlarında savaştan sonra esirler veya zaptolunan yerlerin ahalisi için katliam emri verildiğine dair bir tek örnek dahi yoktur. Mekke fethini müteakip Rasulullah (s.a.v.) bazı harb suçluları ve hainler dışında kalan düşmanlarını affetmiştir.
i) Kesin bir meşru müdafaa söz konusu olmadıkça akrabayı öldürmek. Akraba düşman saflarında olsa dahi öldürülmez.
j) Çiftçi, tacir, esnaf, işadamı gibi fiilen harbe iştirak etmemiş, savaş ile ilgili olmayan kimseleri öldürmek.
k) Harb esirlerini rehine almak, kalkan yapmak, onların arkasında düşmana doğru ilerlemek.
l) Bazı İslam hukukçularının açık ifadelerine göre zehirli ok kullanmak.

Batı medeniyetinin belirleyici unsurları "eski Yunan ve Roma, Hıristiyanlık ve aydınlanma"dır. Bu unsurlar arasında Hıristiyanlık basit bir aksesuar gibi kalmıştır, kilise temsilcileri varlıklarını ve çıkarlarını koruyabilmek için diğer iki unsura uymak, dini de ona göre yorumlamak durumunda kalmışlardır.
İslam dini büyük ve özgün bir medeniyete kaynaklık etmiş, başka kültür ve medeniyetlerden aldığı parçaları dezenfekte etmiş, kendi rengine boyamış, özünü bozmalarına ve değiştirmelerine imkan vermemiştir. Bu sebeple İslam medeniyeti farklıdır, özgündür.
Asırlar boyunca mukayeseli bakıldığında İslam medeniyetinin üstün meziyetleri hemen kendini gösterir. Ancak temsilcilerinin saptıkları, bu yüce dinin ve medeniyetin imajına zarar verdikleri de olmuştur. Bu sapkınlık örneklerinin güncel olanlarından biri terördür; yani meşru müdafaa ve savaş gibi durumlar bulunmadan insanların mal, can, namus ve değerlerine zarar vermek, tahrip etmek, kan dökmek, vurmak, yıkmak, korku salmaktır...
Yukarıda "Rehineler öldürülemez" demiş, İslam fıkhının bu konudaki kurallarını sıralamıştık. Şimdi o kuralları küçük karşılaştırmalarla biraz açmak istiyorum:

a) İşkence. Öldürülecek olan kimseye dahi işkence edilemez; zulüm ve işkence bütün çeşitleriyle yasaktır.
Batı işkenceyi kesin olarak yasaklama noktasına ancak asırlarca sonra gelebilmiştir, ancak uygulamada işkence sona ermemiştir..

b) Savaşçı olmayanların öldürülmesi. (Savaşçı, fizik bakımından savaşabilecek kimselerdir. Bunların dışında kalanlar kasten ve doğrudan öldürülemez. Bu cümleden olarak kadınlar, çocuklar, savaşçı sahiplerine hizmet için gelmiş köleler, körler, dünyadan el etek çekmiş din adamları, akıl hastaları, yaşlılar, hastalar, kötürümler vb. leri öldürülmez).
Savaş halinde bile fiilen veya potansiyel olarak savaşçı olanlardan başkasının öldürülmesi yasaklanmıştır. Bugün İsrail, Sırplar, Afganistan, Çeçenistan ve Irak'ta ABD ve yandaşlarının yaptıklarına bakanların, İslam'ı karalarken mahcup olmaları (kendilerinden utanmaları) gerekir.

c) İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi.
Ruslar, İsrail, Sırplar, ABD... hala bu cinayetleri işliyorlar.

d) Verilmiş söze ve yapılmış andlaşmaya aykırı hareket.
Mesela Kıbrıs konusunda AB, Rumlar, Irak konusunda ABD defalarca verdikleri sözde durmamış, anlaşmalara aykırı hareket etmişlerdir.

e) Savaş zarureti bulunmadıkça zirai mahsullerin, orman ve ağaçların yakılması.
Avrupalılar kendi ağaçlarını korurlar, başkalarınınkini ise kirlettikleri hava ve toprak ile imha ederler. Doğulular ise kendi ağaç ve ormanlarını bile korumazlar.

f) Namus ve şereflere tecavüz, zina ve gayr-i meşru münasebetler. (Düşman kadınlarının ırzına geçen sivil ve askerler zina suçu işlemiş olur ve bunun cezasını çekerler).
Bosna-Hersek savaşında, Irak'ta ve Çeçenistan'da... bu şerefsizlikler de icra edilmiş ve yapanların yanına kalmıştır.

g) Düşmandan alınan rehineleri öldürmek. Bunlar misilleme yoluyla dahi öldürülemez.

h) Ölülerin başını veya uzuvlarını kesip teşhir etmek.
Önceki yazımızda bu konu işlenmişti.

ı) Katliam. Hz. Peygamber ve raşid halifeler zamanlarında savaştan sonra esirler veya zaptolunan yerlerin ahalisi için katliam emri verildiğine dair bir tek örnek dahi yoktur. Mekke fethini müteakip Rasulullah (s.a.v.) bazı harb suçluları ve hainler dışında kalan düşmanlarını affetmiştir.
Eskiden ve günümüzde daha çok Batılılar ama bazen de Doğulular bunu yapmışlardır, yapmaktadırlar.

i) Kesin bir meşru müdafaa söz konusu olmadıkça akrabayı öldürmek. Akraba düşman saflarında olsa dahi öldürülmez.
İslam medeniyetine mahsus aile bağı ve hukuku ile ilgili bir altın kural.

j) Harb esirlerini rehine almak, kalkan yapmak, onların arkasında düşmana doğru ilerlemek.

k) Çiftçi, tacir, esnaf, işadamı gibi fiilen harbe iştirak etmemiş, savaş ile ilgili olmayan kimseleri öldürmek.

l) Bazı İslam hukukçularının açık ifadelerine göre zehirli ok kullanmak.

Bu üç kural da İslam'ın rahmet dini olduğunu ispat eden güçlü delillerdir. Düşmanı öldürüken bile zehirli ok kullandırmayan bir din, bir medeniyet ve onun karşısında özellikle İslam dünyasını; kitleyi hasta edecek, sakat bırakacak, öldürecek silah ve atıklarla kirleten bir Batı.
Bu yazı İslam ile ilkellik ve terörü yanyana getirenlere ithaf olunur.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: