HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Zekat hakkında

Zekat, günümüzde de önemini koruyan, birçok derde ve probleme deva/çözüm olma kabiliyetinde olan bir mali ibadettir. Devletin (buna uygun bulunan devletin) hem yükümlü, hem miktarlar hem de yararlanacak olanları islami usule göre belirlemek ve ayrı bir bütçe kalemi oluşturmak suretiyle zekatı idare etmesi mümkün olduğu gibi bu idareyi sivil bir örgütlenme ile yapmak da mümkündür. Bunların ikisi de yapılmaz ve zekatın belirlenmesi, ödenmesi fertlere bırakılırsa -bu da aslında caiz olmakla beraber- amaca ulaşma bakımından birçok aksaklığın meydana geldiği tecrübe ile bilinmektedir.

Kişilerin zekat yükümlülüğünün oluşma tarihleri farklı olacağından zekat, servetin ele geçmesinin üzerinden bir yıl geçtikçe yılın her parçasında verilebilir. Uygulamada mükellefler, yıl dolar dolmaz vermek yerine uygun zaman ve sarf yerlerini buldukça vermeyi tercih ediyorlar; bu sebeple borç haline gelen zekat biraz ertelenerek de veriliyor, henüz borç -servetin yıllanması bakımından- tahakkuk etmeden de veriliyor; bu iki uygulama da caiz olmakla beraber ertelemenin yoksul lehine olması ve enflasyon ortamında farkın da ödenmesi gerekir. Ayrıca yılın dolmasında güneş değil, ay yılı (kamerî yıl) esas alınacaktır.

Müslümanların önemli bir kısmı zekatı, bereketinden istifade etmek için Ramazan ayında ödemeyi tercih ediyorlar. Bu yüzden de Ramazan sohbetlerinde zekata yer veriliyor. Sohbet yapan hocalar, sorulan benzer sorulara farklı cevaplar vererek halkın kafasını karıştırıyorlar. Ben de bazı farklı cevaplar vererek karıştırma vazifemi yapacağım (!)

Nisap, bir kimsenin zekatla yükümlü olabilmesi için sahip olması gereken servet ve ürün miktarı demektir. Hz. Peygamber (s.a.), zamanında insanların sahip oldukları malları göz önüne alarak altın, gümüş, hububat, büyük ve küçük baş hayvanlardan ne kadarına sahip olanın ne kadar zekat ödemesi gerektiğini açıklamıştır. Bugün de bu mallara sahip olanlar "altın ve gümüşün kırkta birini, hububatın, -üretim girdileri düşüldükten sonra- çıkan ürün yaklaşık 650 Kg. olduğunda -üretim paralı sulama ile olmuş ise yirmide, yağmur suyu ile olmuş ise onda birini, mesela koyunu varsa ve yılın çoğunda otlakta besleniyorsa kırk koyunda bir koyunu.. zekat olarak verecektir. Ama bugün zekat ödeyenlerin çok büyük bir kısmı bu mallara değil de, ticaret eşyasına veya altın ve gümüş olmayan paraya sahip bulunuyor ve zekatı bunlardan ödüyorlar. Para ve ticaret malının nisabı (ne kadarına sahip olursak zekatla yükümlü olacağımız) nasıl hesap edilecektir? Fıkıh alimlerinin buldukları usul "takvîm"dir; yani yukarıda sayılan mallara göre parayı ve malı değerlendirmek, dengini nisap olarak kabul etmektir. Peki hangisini esas alacağız? Altını alsanız nisap (yuvarlak söylüyorum) birbuçuk milyar, gümüşü alsanız 200 milyon, koyunu alsanız ve bir koyunu beşyüz milyon hesap etseniz 20 milyar olur. Hz. Peygamber zamanında bu miktarlar birbirine eşit olduğu ve her biri yaklaşık olarak bir ailenin bir yıllık geçimini karşıladığı halde bugün aralarında çok önemli farklar oluşmuş, mesela 200 dirhem yani 640 gr. gümüş bir yıllık şöyle dursun bir aylık geçimi bile sağlayamaz değere düşmüştür. Keyfi olarak birini ölçü almak/yapmak amacı gerçekleştirmek için uygun değildir. Bu sebeple ortalama bir ailenin bir yıllık geçimini esas almak en uygun belirleme usulü olarak görünüyor ve ben bunu tercih ediyorum. Bu konuda resmi geçim indeksine başvurmak mümkündür; Diyanet bunu yapıp hesaplayarak her gün veya hafta nisabı ilan ederse iyi bir hizmet yapmış olur. Daha dün bir müftümüz, altını esas alarak "bir milyar civarında fazla malı olan zekat öder" dedi. Bir milyar büyük şehirlerde bir aylık geçim masrafını bile zor karşılar. Daha da önemlisi bu miktara sahip olan zengin sayılacağı için ona zekat da verilemez.

Bir insanın yiyeceği, giyeceği, ineği, evi, işyeri, takım ve tezgâhı gibi temel ihtiyaçları nisaba dahil değildir. Bunları almak için biriktirdiği para da nisaba dahil olmaz; yani bu paradan da zekat vermesi gerekmez.

3. Zekat nisabı ve ödenecek miktar, ihtiyacı karşıladığı takdirde böyledir. Bu ölçülerde zekat verildiği halde yoksulların temel ihtiyaçları karşılanamıyorsa, geçiminden fazla malı olanların yükümlülüğü değişir; bu takdirde ihtiyaç sona erinceye kadar vermeye devam edilecektir. (Zekat hakkında biraz daha geniş bilgi için benim "İslam'ın Işığında Günün Meseleleri" isimli kitabıma da bakılabilir).

7 Kasım 2004
Pazar



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: