HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Bir İhtida

Sidney'de bir cami, çift minareli, kubbeli, Osmanlı mîmârî üslubunda, konferans salonundan görevli lojmanlarına, kurs ve ders binasına kadar her şeyi tamam bir külliyye. İnsan onu görünce kendini bir İslam ülkesinde sanıyor, içine girince de bir Anadolu şehrinde... Marmara İlahiyat'tan mezun, adı güzel, kendigüzel bir imamı var: Yusuf. Günlerden Cuma, namazdan önce benim bir konuşmam yapmam planlanmış, mermer kürsüye çıkıp konuştum, "Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve 'ben müslümanlardanım' diyen birinden daha güzel sözlü kim vardır" mealindeki âyeti esas alarak -özetle- müslümanın kimlik unsurlarından, bunlar içinde en baskın olanın İslam olduğundan söz ettim. Allah'a çağırmanın O'nun dinine çağırmak olduğunu bunun da en iyi şekilde "dini yaşayarak temsil" etmek suretiyle yapılabileceğini söyledim; dini yaşama, İslam'ın güzelliklerini hayatımızda gösterme bakımından büyük kusurlar içinde olduğumuzu, bu yüzden İslam'ın imajına da zarar verdiğimizi sözlerime ekledim.
Ben sözlerimi bağlamak üzere iken ezan-ı Muahemmedî okundu, Yahya Kemal'in "Savt-i bülendsin ey ezân-ı Muhammedî/Kâfî değil sadâna cihân-ı Muahemmedî/Sultan Selîm-i evveli râm etmeyip ecel/ Fethetmeliydi sana bir cihan-ı Muahemmedî" şeklinde hatırlayabildiğim mısralarını içimden okudum. O yerde, o durumda bu ezan bir başka güzeldi. İmam Yusuf Arapça kısmından sonra önce Türkçe, sonra İngilizce bir hutbe irad etti, minberden inip Cumayı kıldırdı, dua ettik, tam kalkacaktık ki, arkamda bir zat peyda oldu; elli yaş civarında, kısa boylu, sarışın, tombulca, sakallı bir zat, yanındaki rehberi, İmama , "Bu zat müslüman olmaya (ihtida etmeye) karar vermiş, merasimini icra etmenizi istiyor" dedi. İmam Yusuf onu yanına aldı, mihrapta karşılıklı oturdular, önce Arapça olarak kelime-i şehadeti kelime kelime söyleyip tekrar etmesini istedi, mühtedi masum bir çocuk gibi İmam'ın dudaklarını takip ediyor ve kelimeleri tekrar etmeye çalışıyordu, biraz zorlansa da sonunda başardı, arkadan İmam, kelime-i şehadetin İngilizcesini okudu, o da kolaylıkla ve zevkle tekrarladı. İmam Yusuf üç kere "Allahu Ekber" dedi, cemaat coşku içinde bu tekbire katıldı, herkes sevinçli idi, çünkü bir insan daha İslam ile müşerref olmuş, o anda vefat etseveya imanına uygun yaşasa cennetlik olmayı hak etmişti. Önce imam, sonra ben, arkadan sıra olan cemaat mühtediyi tebrike başladık; heyecanlı, sevinçli ve gördüğü ilgiden biraz şaşkın olarak o da tebrikleri kabul ediyordu.
İhtida merasiminden sonra biz ayrıldık. Orada kalan arkadaşlardan biri ertesi gün bize bazı ek bilgiler verdi. Cemaattten bazıları mühtedi Avusturalyalı'yı akşam yemeğe davet etmişler, yemekten sonraki sohbette niçin İslam'ı seçtiğini sormuşlar, şu cevabı vermiş: Ben bir hristiyandım, aklım erdiğinden beri Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu inancı kafama yatmadı, bir gün elime bir İngilizce Kur'an meali geçti, okumaya başladım, Hz. İsa hakkında verilen bilgiler bana çok makul geldi, yıllardan beri beynimi kemiren düşüncelerim hedefine ulaşmıştı, evet Hz. İsa Kur'an'ın anlattığı gibi bir beşer, bir peygamber olmalıydı; İslam'a girmeye karar verdim..."
İşte böyle, bir yanda benim memleketimde, bir felaketten çıkmış Sakarya'da misyonerler kaynıyor, müslümanları, suret-i haktan görünerek, onlara sözde karşılıksız hizmet sunarak hristiyanlaştırmaya çalışıyorlar, öte yandan Kur'an, kendi gücüyle hristiyanları İslam'a taşıyor.
"...insanları Allah'a çağırandan daha güzel sözlü kim vardır" mealindeki âyeti konuşmama konu edinmiştim, arkadan bir ihtidaya şahit oldum, ama onu İslam'a çağıran, kutsal davet/tebliğ görevini yerine getiren güzel sözlü bir mümin değil, bizzat Kur'an idi. Biraz da müminler gayret etseler insanlığa nice güzellikler sunulacak!


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: