HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Namazda Suç Unsuru
Bir futbol takımı 3. lige yükselince sâhada saf tutarak iki rekât namaz kılmışlar, arkasından da diğer yenen takımların yaptıkları gibi hoplayıp zıplayarak, sâhada tur atarak sevinçlerini ifade etmiş, zaferlerini kutlamışlar. Bu olay bizim dışımızda bir ülkede olsa çok tabîî bulunur, fazla ilgi çekmez, görülür geçilirdi. Biz nev'i kendine mahsus bir ülke ve toplum hâline geldiğimiz, ne doğulu ne batılıl, ne müslüman ne gayr-i müslim... olduğumuz için bunu da mesele yaptık. Derhal savcılık harekete geçerek "sâhada namaz olayında" bir suç unsuru olup olmadığını araştırmaya koyuldu. Medya bir yandan "rejim muhafızlarına", bir yandan da hocalara (İlâhiyatçılara) başvurarak olayın çeşitli yönlerini aydınlatmaya (değil, didiklemeye, öküzün altından yeni doğmuş bir buzağı çıkarmaya, şapkadan güvercin çıkarmaya da denebilir) çalıştılar. Her ağzı olan konuştuğuna göre biz de birkaç cümle yazalım dedik.
Laiklik, hukuk, hak ve özgürlükler, demokrasi yönünden meseleye bakıldığında görülen manzara şudur: Bir dîne inanan kimseler, inançlarına uygun ibâdet ve ayini, tek başlarına veya toplu olarak serbestçe yaparlar. Devlet, belli bir dîni veya din kurallarını göz önüne alarak ibâdeti değerlendiremez, doğru veya yanlış diyemez, bu bakımdan soruşturma da açamaz. Eğer yapılan ayin veya ibâdet başkalarının hak ve özgürlüklerine zarar verirse, kamu düzenine, sağlığına, yararına, umûmî ahlâka aykırı olursa engeller. Sâhada namaz kılanlar diğer futbolcuları veya seyircileri yahut da bütün vatandaşları sâhada namaz kılmaya zorlarlarsa bu eylem laikliğe aykırı olur, kimseyi zorlamadan, "herkes böyle yapmaya mecbûrdur" demeden ibâdet ederlerse bu, laik-demokratik sisteme aykırı olmaz, rejim için tehlike teşkil etmez. "Başkalarına örnek olur, gençler imrenebilirler, bu bakımdan rejim için tehlike teşkil eder" diyecekler çıkarsa onlara Türkiye'nin bir İslâm ülkesi olduğunu, burada yaşayan insanların yüzde doksan dokuzunun müslüman olduklarını, yüzde yetmiş, sekseninin eksik veya tam olarak namaz kıldıklarını, namazın kötü bir davranış örneği olmadığını, namaz kılanların kötü olmalarının daha zor olacağını... hatırlatmak gerekir. İslâmcı, milliyetçi, medeniyetçi -her ne ise- olan kimselere de millet ve memleket için kötü örnek ve tehlikeli olan nice açık davranışları engellemeyi niçin düşünmedikleri hatırlatılmalı.
Bazılarının "aynı şeyi, benzerini Amerikalı, Avrupalı sporcular da yapıyorlar" demelerini, onların davranışlarını meşrûluk delîli olarak göstermelerini de kendine güvensizliğin, kendisi olamamamanın, aşağılık duygusunun tipik bir tezahürü olarak görüyorum. Başkası yapsın veya yapmasın biz, bizim için -bizim değerlerimize göre- meşrû, doğru ve güzel olanı yaparız. Başkaları da bundan isterlerse ders ve örnek alırlar, istemezlerse kendi uygulamalarında kalırlar; bu onların bileceği şeydir.
Gelelim hocalara: Tabîî hepsi değil, ama bir kısmı konjontüre, durum ve vaziyete göre cevap vermeye bayılıyorlar. Bunlara göre dince doğru olan, siyasî veya başka otoritelerce doğru olandır, istenendir. Madem ki bu namazda suç unsuru aranmaya başlanmıştır şu hâlde dince de bunun makbûl (değilse, pek makbûl) olmadığını söylemeli, ihtiyat redbirini almalıdır. Neymiş efendim, "şükür namazı böyle olmazmış, o bir secdeden ibaretmiş, sâha temiz değilmiş, orayı çiğneyen ayaklar ve ayakkabıları kimbilir nereye basmışmış, nafile namaz evlerde, gözlerden uzak ve gizli yerlerde kılnırmış, Peygamberimiz böyle yaparmış, bu namazda bir şov tarafı varmış..."
İslâm'a göre yeryüzü mesciddir, temiz olan her yerde namaz kılınır.
Pis olduğu bilinmeyen yer temizdir.
Futbol sâhası helâ değildir, elbette temizdir.
Pisliğe basan kimse bir müddet temiz yerde yürüyünce ayakkabılar dince temizlenmiş sayılır.
Müslümanlar Allah'a şükürlerini ifade etmek üzere istedikleri zaman ve yerde, istedikleri kadar namaz kılabilirler, bu meşrûdur.
Peygamberimiz (s.a.v.) nafile (farz ve vacip olmayan) namazları evde, câmide, sahrada, bineğinin üstünde... kılmıştır.
Peygamberimiz nafile namazların bir kısmını evlerde kılmamızı isterken "evler mezara dönmesin, oralarda da namaz kılınsın" diye bunu istemiştir. O çağda namaz her yerde kılınıyor, İslâm'ın sembolleri âfâkı kaplıyordu. Şimdi mezara dönen yer ev değil, ülke zeminidir.
Bir kimse bir ibâdet yaptığında ona "şov yapıyor" demek kötü zandır, kötü zan İslâm'da menedilmiş, çirkin bulunmuştur.
Hocalar sâhada kılınan namazın doğru ve iyi olmadığını isbata uğraşacak yerde, hem sâhada hem de türbünlerde yapılan çeşitli çirkinlikleri dile getirseler bu onlara daha ziyâde yakışır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: