HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Bayram Sohbeti
Son yıllarda kurban bayramı öncesinde deri toplama hakkının kime ait olduğu, laik devletin bir ibâdetin parçası sayılan deri bağışı konusuna el atmasının ilkeye aykırılığı, kurban kesenlerin et ve derilerini istedikleri yere vermelerini engellemenin din özgürlüğü ile çeliştiği gibi konular tartışılırdı. Bu yıl, aynı uygulama daha sert bir şekilde devam ettiği hâlde tartışılmadı, bunun yerine kurban ibâdetinin hükmü (vacip mi, sünnet mi olduğu), İslâm'da böyle bir ibâdetin var olup olmadığı konuları tartışıldı. Bize göre İslâm'da, belli hayvanları keserek yerine getirilen bir kurban ibâdeti vardır, ümmetin âlimlerinin çoğuna göre sünnetttir, bir kısmına göre de vaciptir. Müslümanlar hangi ictihadı uygulamak isterlerse uygularlar. Kurban bayramına gelince kurbanıyla, teşrık tekbirleriyle, namazıyla, ziyafet ve ziyaretleriyle bu bayram müslümanların şiarları arasındadır, onlara mahsusutur, bayrak gibi onların tanınmasını sağlar, fert ve topluluk olarak müslüman olma şuurunu pekiştirir, Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanından beri devam etmektedir ve yeryüzünde müslümanlar yaşadığı sürece de bu sembol ibâdet ve ilâhî neş'e devam edecektir.
Bu girişten sonra, köşe yazım bayramın son gününe rasladığı için, okuyucularımdan gelen mektuplar içinden, soru ihtivâ edenleri seçerek kısa kısa cevaplar vermek istiyorum; bu cevapları da dostların ve okuyucuların bir bayram sohbeti veya hediyesi olarak kabûl etmelerini diliyorum. Keşke zamanımız müsait olsa da her mektup yazana mektupla cevap verebilsek; onlar da takdir ederler ki, buna imkânlarımız elvermiyor.
1. Temel ihtiyaçlardan birini gidermek, meselâ oturmak üzere bir mesken almak için para biriktiren bir kimsenin, biriken para nisap miktarını bulsa bile bundan dolayı zekât ödemesi gerekmez.
2. Kazâya kalmış namazı olanlar bunu ilk fırsatta kılarlar. Niyet "en önce veya en son geçirdiğin filân namazı kazâ etmeye" şeklinde yapılır. Kazâ namazları günde şu kadar, şu vakitlerde gibi bir kayda ve şarta bağlı değildir; borçlu imkânına göre borcunu öder; kimi gün şu kadar, kimi gün bu kadar kılar. Kazâya kalmış farz ve vacip namazları olanlar, günlük namazların sünnetlerini de kılabilirler, "kazâsı olanların bu sünnetleri kılmaları câiz değildir" diyen ictihad hanefî mezhebinin tercihi değildir.
3. Zekât mal olarak verilebileceği gibi malın hesapla paraya çevrilmesi sûretiyle para olarak da ödenebilir. Altın veya gümüşle ödenmesi gerekmez. Zekât borcu hesaplandıktan sonra yükümlü, bunu derhal ödeyebilir (efdal olanı budur), yoksulların menfaati gerekli kılıyorsa veya borçlu darlık içinde ise yıl içine yayarak da öder, zekâtın bilâhare hesap ve mahsup edilmek üzere yılından önce ödenmesi de câizdir.
4. Paranın değerini koruması ve kâr getirmesi için helâl yollar seçilmelidir. Güvenilir, kendini denetime açmış, işten anlayanların tezkiye ve tavsıye ettiği, helâl yoldan para kazanmayı ilke edinmiş şirketlerin, holdinglerin hisse senetlerini almak uygundur. Özel finans kurumlarına da para yatırılabilir.
5. Gıybet, insanları arkalarından çekiştirmek, duydukları zaman üzülecekleri, söylenmesini istemedikleri sözleri gıyaplarında söylemek câiz değildir. Eğer bir kimse kendini iyi, dürüst, ehliyetli olarak gösteriyor, müslümanları kandırıyor ve zarara sokuyorsa -sağlam delîllerle bilinmek şartıyla- onun içyüzünü müslümanlara anlatmak, ilgilileri uyarmak gereklidir; bu davranış, yasaklanmış olan gıybet değildir.
6. Rahmetli A. Davudoğlu Hoca'nın, başkalarının etkisinde kalarak, beni dinlemeden, yazdıklarımı okumadan hakkımda yazıp söylediklerine ben de o zamanlarda cevap vermiştim (Bak. İslâmın Işığında Günün Meseleleri, II, 807 vd.)
7. Kabir sorgulaması, bunun sonucuna göre ödüllendirme veya cazalandırma olayına inanmak İslâm'ın inanç esasları arasında yer almıştır. Bunların "rûha, cesede avdet eden rûha, maddî kabir içinde, ayrı bir âlem olan Berzahta" olması gibi husûslar, nasıl ve nice sorularının cevabı tam olarak bilinemez. Bazı rivâyetlerde geçen şekiller, keyfiyetler temsilî, sembolik anlatım örnekleridir. Kabirden itibaren başlayan âlem, her şeyi ile başka bir âlemdir, dünyada kullandığımız isimler ve kelimelerin karşılığı ile oradaki karşılıklar farklıdır, her şey görüldüğünde ve yaşandığında anlaşılacaktır.
8. Kurban kesildikten sonra kılınan iki rek'atlı şükür namazı ülkemize mahsus bir gelenektir, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) böyle bir uygulaması nakledilmiş değildir.
Sohbetin devamını başka yazılara bırakırken geleneğimizde kabir ziyaretinin de bulunduğunu hatırlatmak isterim, ayrıca bütün müminlerin bayramlarını tebrik ederim.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: