HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Siyaset ve Din
Sayısız ayet ve hadis beş temel değerin korunmasını emretmektedir: Hayat, din, akıl, nesil, mal. Bunlara dinin temel amaçları (mekâsıdu'ş-şeri'a) denilmiştir ve tamamı insanın dünya hayatının içindedir, dünyaya aittir, öldükten sonra değil, yaşarken gereklidir, ebedî hayatta gerekli olan sermaye de bunlar sayesinde elde edilecektir.
Siyaset iktidarı talep etmek ve elde edilince de bu güce dayanarak toplumu yönetmekle ilgili bir süreçtir. Toplumu yönetenler durmadan kanunlar çıkarmakta, kararlar almakta ve bunları yürürlüğe koymaktadırlar. Uygulanan kanun ve kararların tamamı dinin korunmasını istediği temel değerlerle ilgilidir. Din bu temel değerlerin yalnızca korunmasını istemekle kalmamış, nasıl kazanılıp korunacaklarını da açıklamıştır. Hem kürtaj serbest bırakılır, kısas (kasten adam öldürenin idam cezası) kaldırılır hem de hayat korunamaz, dinin serbestçe öğrenilip yaşanması kısıtlanırsa din korunamaz; içkiyi ve uyuşturucuyu yasaklamadan, aklı doğru kullanmayı sağlayacak eğitim ve öğretim yapılmadan, akıl ve ruh sağlığı için gerekli tedbirler alınmadan akıl korunamaz, nesli korumak islâm ailesinin kurulup işletilmesine bağlıdır; israf, kumar, faiz, karşılıksız para, enflasyon, rüşvet, gasp ve diğer haksız kazanç yolları açık tutuldukça malı (serveti) korumak mümkün değildir...
Bugün siyaset genellikle bir partiye intisap etmek suretiyle yapılmakta, partinin menfaat, ilke ve kuralları, partililer için bağlayıcı olmaktadır. İnsanlar yaşadıkları gibi düşünme eğiliminde olduklarından başlangıçta genel ilke ve değerlerle çatışan parti talepleri, mensuplarının vicdanlarını rahatsız ederken giderek bu rahatsızlık da ortadan kalkmakta, partililer tektip haline gelmektedirler. Dinin bu mânâda bir partinin içine sokulması ve müslümanın da böyle bir parti anlayışı içinde siyaset yapması caiz değildir. Parti bir araçtır; amaç, dinin ve evrensel değerlerin korunmasıdır, parti bunları değil, bunlar partiyi kontrol etmelidir. Bu kontrolün yapılabilmesi için de dinin ve dindarın bir başka siyaset anlayışı ve uygulaması içine yerleşmesi elzemdir.
Müslümanlar için farz-ı kifaye olan siyaset (siyasî faaliyet) dünyada ve ülkede olup bitenleri dinin ilke, hüküm ve menfaatleri bakımından -bunlara zıt olan başka bir ilke, hüküm ve menfaat bakımından değil- takip etmek, alınan kararların ve yapılan icraatın dinin temel değerleri ve hükümleri bakımından neyi getirip neyi götürdüğünü tesbit etmek, buna göre gerekli tavır ve tedbirleri almak şeklinde yürütülecektir. Müslümanın oyu, muvafık veya muhalif tavrı partinin, katıldığı uluslararası kurum ve birliklerin kural, ilke ve kararlarına göre şekillenemez; dinin korunmasını istediği değerlere ve uygulanmasını istediği hükümlere göre şekillenir. Din Allah'ın iradesini temsil eder, başka bir şey dinin üstüne çıktığı, ona hakim olduğu ve onu kontrol ettiği zaman -bir mânâda ibadet olan itaat alanında- şirk gerçekleşmiş olur.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: