HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


İnsan Hakları ve Terör
İnsana hak veren, insanı hakka ehil kılan ne insanın kendisidir, ne de kendisi gibi olan bir başka insandır; hakkı takdir eden ve veren, insanı yoktan var eden, bir hikmete bağlı olarak vücuda getirendir; yani Allah'tır. Varlık tesadüfen, kendi başına vücut bulmadığı gibi insan da kendiliğinden hak sahibi olamaz. Olursa her hak sahibi, hakkı belirleyen bir tanrı olur ve diğer insanların kendine kul olmalarını ister, "başkası cehennemdir" der ve kendinden başkasını düşünmez. Çağımızda bireysel hak ve özgürlük anlayışı insanları egoizme, yalnızlığa ve hiçliğe itmiş, bütün değerleri yiyip bitirmiştir. İnsanlar ödevlerinden, görevlerinden bahsetmez olmuş, herkes kendisi için uygun bulduğu hak peşine düşmüştür. İnsanların bu kaostan kurtulmaları tevhide, bir Allah'ın kulluğuna dönmelerine bağlıdır. Yalnızca bir Allah'a kul olan t oplum içinde kula kulluk olmaz, kula kulluğun olmadığı yerde zulüm yaşama zemini bulamaz, herkes hakkını alır, bu hakkı kendisine veren Allah'a kulluk eder, yani haklarını vazifesi için kullanır. Gayeyi ve vazifeyi haktan önce düşünen insanlar, almada değil, vermede yarışırlar; böyle insanların oluşturduğu bir toplum fazilet ve saadet toplumudur. İşte İslâm insanları bu hak ve vazife anlayışına davet etmektedir.
Terör, meşrû olmayan bir amaca, meşrû olmayan şiddeti kullanarak ulaşma eylemidir. Burada "meşrû olmanın ölçüsü" dindir, şeriattır, ilahi/tabii hukuktur. Bu tanıma ve ölçüye göre terör günahtır, ayıptır, suçtur; herkesin ona karşı çıkması ve onu lanetlemesi gerekir. Misal vermek gerekirse yahudiler, önce İngilizlerin sonra da Amerika'nın himaye ve yardımı ile müslüman Filistin topraklarını gasbetmiş, şiddet kullanarak insanları yurdundan etmiş, tüyler ürpertecek işkenceler yapmışlardır ve bu eylemlerine dünyanın gözü önünde devam etmektedirler. Kendileri için uzun vadede bile olsa tehlike gördükleri her oluşumu ortadan kaldırmakta, bunun için -her ölçüye göre- meşrû olmayan yolları ve yöntemleri kullanmaktadırlar. Filistin halkına zorla kabul ettirmeye çalıştıkları barış ve antlaşma da maskeli ve katmerli bir zulümdür. İşte bütün bu eylemler terördür, bunları yapanlar da teröristtir. Öte yandan Filistinli mücahitlerin eylemleri terör değil, cihaddır; çünkü onlar canlarını, dinlerini, mallarını, nesillerini, ruh ve akıl sağlıklarını korumak ve savunmak için eylem yapmaktadırlar; yerine bir başkasını koymaları mümkün olmayan eylemler yapmaktadırlar, yaptıkları meşrû müdafaadır ve meşrû müdafaa bütün hukuklara göre insan hakkıdır.
Yeryüzünden zulüm kalkıncaya kadar, adalet yaygınlaşıp insanlar kula (veya nefislerine) kul olmaktan kurtuluncaya kadar herkesin elinden gelen gayreti sarfetmesi cihaddır, ibadettir; ne mutlu bu cihada katılanlara, tevhid ve cennet topluluğuna!


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: