HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Gümrüksüz Kültür İthali
İslâmdan önce Arabistan ve çevresinde dış ticaretten vergi alındığı bilinmektedir. Hz. Peygamber (s.a.) gümrük vb. vergilerle devlet gelirini arttırmaya, siteler ve ülkeler arası ticaretin gelişmesini ve genişlemesini, ülkenin istifadesinin bu yoldan olmasını tercih ettiği için sözü geçen vergiyi kaldırdı ve topluluklar arası andlaşmalara da bu verginin kaldırılması şartını koydu. Hz. Ömer'in halife olduğu dönemde yabancı ülkeler, İslâm ülkesi vatandaşlarından bu vergiyi almaya devam ettikleri için Halife de, mütekabiliyet ilkesinden hareketle "onların aldıkları kadar vergi alınmasını" emretti. İslâm toplumunun bu şekilde tanıştığı gümrük vergisi (uşûr), değişe gelişe günümüze kadar sürüp gelmiştir. İlk ve örnek uygulamadan çıkarılacak sonuç, gümrük vergisini alıp almama, gümrük duvarlarını kaldırıp kaldırmama hususunun bir maslahat (kamu yararı, ülke çıkarı) konusu olduğudur; yöneticiler ülke çıkarını ön planda tutarak bu konuda bir karara varacak ve bunu uygulamaya koyacaklardır.
Eğer Türkiye'nin, AB ile imzaladığı gümrük anlaşması yalnızca belli bir vergiyi alıp almamakla ilgili bulunsaydı mesele basitti. Anlaşmanın kapsamı etkileri ve amacı konusunda yapılan resmi açıklamalar bunun böyle olmadığını gösteriyor. Açıklamalara göre gümrük anlaşması, Avrupa Birliği'ne (AB) katılma yolunda atılmış önemli bir adımdır yahut da daha önce imzalanmış bulunan ve Avrupa ile bütünleşmeyi hedefleyen anlaşmaların öngördüğü aşamalardan birinin gecikerek ve zorlanarak da olsa gerçekleşmesidir. Bununla yetinilmeyecek, Birliğe katılmak için kapının önünde beklenecek ve ısrarla zile basılacaktır. Ev sahibi arasıra başını uzatıp "seni istemiyorum, dönüp evine git, benim evimde senin yerin yok; çünkü senin dinin, kültürün, nüfusun, ekonomik, hukukî ve siyasî şartların benimkine uygun düşmüyor, kolay kolay uygun düşeceğe de benzemiyor..." dese de talip bunları duymazlıktan gelecek veya "bütün şartlarını kabul ediyorum, her şeyimi senin isteğine uygun hale getireceğim, ne olur beni reddetme" diyerek yalvarmaya devam edecektir.
Avrupa'da Kömür-Çelik Birliği ile başlayan, sırayla AET, AT ve AB'ne dönüşerek devam eden bu sürecin ulaşması planlanan hedef, Avrupa Birleşik Devletleri (ABD)dir. Bu devlet zemininde birleşecek milletlerin başta din ve kültür olmak üzere pek çok müşterekleri vardır, buna rağmen yine başta kültür olmak üzere birçok sebep ve saikle bazı Avrupa toplumları bu birliğe katılmayı reddetmekte, bazıları da tereddüt göstermektediler. Halbuki birliğe girdikleri takdirde onların kaybedecek çok şeyleri yoktur; çünkü İngiliz, Fransız, Alman... kültürü ve değerleri kadar Avrupa kültürü ve ortak değerleri de bir gerçektir. Ya biz? Biz bu birliğe dahil olur, tepeden tırnağa bütün toplum kurumlarını, hayat tarzını, eğitim ve öğretim sistemini, diğer toplumlara karşı tavır ve tutumumuzu onlarla birleştirir, bir ve beraber kılarsak ne oluruz. Geride bize ait ne kalır, uğrunda kan döküp can verdiğimiz hangi maddi ve manevi değerlerimizi koruma imkanı bulabiliriz? Bu soruları ciddi olarak soran ve yetmiş milyonun ortak kalbini tatmin edecek bir cevap arayan hangi aydın, hangi yönetici, hangi sorumlu kişi bu birliğe can atar, kovulduğu kapının önünde ısrarla bekler? "Biz Avrupa Birliği'ne benliğimiz ve kimliğimizle gireceğiz, hiçbir değerimizi feda etmiyeceğiz" diye masal söyleyenler sarhoş veya uykuda değil iseler veya bilgisizliklerini yahut da samimiyetsizliklerini ortaya koymuş olmuyorlar mı?
Bu yazıyı okuyanların bu sorular üzerinde düşünmelerini ve kalkınmak, güçlenmek, ilerlemek, maddi ve manevi değerlerimize göz koyanların gözünü yıldıracak bir konuma gelebilmek için bir ve tek yolun değil, yolların bulunduğunu bilmelerini ve bu yolları bilenlerin, bu yollara çağıranların etrafında toplanarak değerlerini koruma cihadı vermelerini diliyoruz.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: