HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Allah'ın Evinden Sevgilinin Yurduna
Yeni Şafak'ın çıkmaya başladığı gün dinlenmek, hasret gidermek, ibadet ve dua etmek üzere Allah'ın Evine misafir olmaya, Sevgilinin Yurduna arz-ı hürmet ve mahabbet etmeye gitmiştik. Bu Yeni Şafak'ın, müslümanların birlik ve uyanışlarının şafağı olması için dua ettik, hem de Kabe'yi ilk gördüğümüz dakikalarda ettiğimiz dualar içinde bu dileğimizi Cenab-ı Kâdir ve Kayyum'a arzettik.
"İslâm alemi bu durumda iken, bunca fakir ve muhtaç var iken nafile bir ibadet olan umreye gidilir mi?" sorusu hep sorulur, bunu ben de kendime defalarca sormuşumdur. Sonunda -nefsin payının asgari olduğunu umduğum- şu cevaba ulaşmışımdır: Önce bu, gidiş amacına ve uygulamada bu amacın gerçekleşme derecesine bağlıdır; alış-verişe mi gidiyorsun, herkes gidiyor, itibar artırıyor diye mi gidiyorsun... Yoksa cihadın ve infakın da kendisine bağlı bulunduğu iman, ihlas ve mahabbet arttırmaya, manevi enerji depolamaya, İslâm aleminin her bir köşesinden gelmiş sıradan insanlar, mütefekkirler ve alimler ile görüşüp fikir alış-verişinde bulunmaya mı gidiyorsun...? Saniyen bu gidiş, ülkenin ve İslâm aleminin dertlerine çare bulma çabanıza müsbet mi tesir ediyor, yoksa menfi mi? Amacınız güzel ise, uygulamada hedefler nisbeten de olsa tutturulmuş ise, İslâmî hizmetlere katkınız ya aynı kalmış yahut da dönüşünüzde artış kaydetmiş ise belli aralıklarla bu seyahat yapılmalıdır.
Allah'ın evinde, O'nun misafiri olma duygusu tarif edilemez bir duygudur. Gerçi insanın maddi vücudu dahil her şey Allah'ındır, mahluktan hareketle Halik'a ulaşmak her zaman, her şeyde mümkündür, ancak Kâbe gibi bazı varlıkların bu amaca daha uygun olduğunda da şüphe yoktur. Allah inanç ve düşüncesinde mutlak kemal ve mutlak tenzih hakimdir. Ama kullar madde içinde mahbus, çeşitli eksiklik ve zaaflarla maluldürler. İnsanı insan yapan ilahi ruh (menfuh, üfürülmüş ruh) nefis ve madde perdelerinin ardında kalmış, üzerini örten madde katmanları altında varlığını hissettiremez olmuştur. Allah'ın Evi etrafında silkinerek her dolaşışımda kesafet perdeleri birer birer sıyrılmakta, ilahi ruhu örten katmanlar teker teker dökülmekte, ruh ile aslı arasında keyfiyetsiz bir ilişki kurulmakta (vuslat hasıl olmakta), binlerce insanın merkez etrafında dönüp duran bir girdabı andırdığı kitle içinde belirsiz bir damla olma düşüncesi tavaf edene Hak'ta fani olma hal ve mutluluğunu yaşatmakta, tevhidi "kal"den "hal"e geçirmektedir. Bu sebeple tavaf esnasında kalıplaşmış duaların şuursuz tekrarı yerine bu duygu ve düşüncelerin ve bunlara uygun olan zikrin, özellikle kelime-i tevhid ve tenzihin tercih edilmesi uygun oluyor.
Sevgilinin yurdunda aşıka, manevi olanın yanında maddi vuslat duygusunu da tattıracak unsurlar var; Mescidu'n-nebi var, yeşil kubbenin altında O'nun mübarek vücudunu saran cennet toprağı ve bahçesi var, O'nun gözünün ve elinin değdiği, kanının aktığı mekânlar var, nur kaynağı alnını öpen mihrabı, ayaklarını öpen minberi var... Mescid-i Haram'da hakim bulunan celal, azamet, tevhid ve tenzihe karşılık burada hakim olan cemal, edeb ve mahabbet var. Sevgilinin Yurdun'da O'nun siret ve hayatını bir daha hatırlamak, canlandırmak ve adeta yeniden birlikte yaşamanın insanda bıraktığı tarifsiz zevkler, heyecanlar, mutluluklar, irfanlar ve ibretler var.
Bütün bu varlıklar içinde maddede ve mânâda ümmetin fakirliğini açıklamakta güçlükler var. Ancak Kabe'nin etrafındaki tavaf girdabı yükseliyor, Peygamber Mescidinin minarelerinden bir başka eda ve sada ile yayılan ezan sesleri gittikçe daha uzaklara ulaşıyor. Dileğimiz bu tecellilerin kafalarda ve gönüllerde bir an önce beklenen uyanış ve dirilişi hasıl etmesidir.
Ümmetin üstüne titreyen sensin
Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin
Kulunu Allah'a sevdiren sensin
Gecemi gündüze çeviren sensin

Ey Hakk'ın Şahidi yüzünü göster
Kul Şehadetinle tanınmak ister

Hakkın halîlisin habîbi sensin
Gönüllerin eşsiz tabîbi sensin
En güzel hutbenin hatîbi sensin
Ümmetin en büyük nasîbi sensin

Aşkımın Leylâsı yüzünü göster
Gönül seni gözden sakınmak ister
En güzel, en üstün ahlak senindir
Cömertlikte kemâl el-hak senindir
Şefâatte en son durak senindir
Mirac senin, Refref, Burak senindir

Sen gördün bize de cemâlin göster
Pervane şem'ine hep yanmak ister.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: