HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Öşür, Kredi, Temel İhtiyaç
1. Çiftçinin vereceği öşür, masraflar çıkılarak mı ölçülür yoksa çıkmadan mı ölçülür?

Cevap:
Çifçinin vereceği öşürün oranı, yağmur suyu dışında, emekli ve masraflı bir sulama ile elde edilen üründe yirmide birdir. Sulama dışında yapılan zirai mücadele, gübreleme, çapa vb. masraflar (giderler, girdiler) sebebiyle oran değişmez, ancak çıkan üründen önce yapılan bu masraflar düşülür, geri kalanından öşür ödenir.

2. Dükkân almak amacıyla para biriktiren bir kardeşimizin biriktirdiği meblağa zekât düşer mi? Hâcet-i aslîyeden midir?

Cevap:
İşi, geçimi bir dükkân, atölye, âlet, makina vb. edinmeye bağlı olan bir kimse bunları edinmek üzere para biriktirirse, bu paradan zekât ödemez; çünkü bunlar aslî ihtiyaçlardandır.

3.Dükkân almak kastıyla banka kredisi kullanabilir mi?
Cevap:
İşi, geçimi mülk olan bir dükkân almayı zorunlu kılmıyorsa, kiralık dükkanda işini yürütüyor ve geçimini sağlıyorsa, banka kredisi ile dükkân alamaz; çünkü banka kredisi almak demek oraya faiz ödemek demektir. Faiz ancak zarûret halinde alınır, verilir; burada ise zarûret yoktur.

4.Kişinin kullandığı araba, değer olarak lüx sınıfında ya da normal bir değerde olabilmektedir. Bu noktada zekât konusunu nasıl değerlendirmeliyiz, ölçü ne olmalıdır?

Cevap:
Lüks ve israf kavramları izafîdir, çeşitli şartlar içinde değerlendirilir ve hükme varılır. Bir devlet başkanının, bir elçinin elbisesi ve bineği, sıradan bir kişininki ile eşit olmayabilir. Temsilcilerin, devletin şanına lâyık elbise ve binek kullanması lüks sayılabilir, ama israf sayılamaz, şu halde sakıncası da bulunmaz. Kezâ yeterince olgunlaşamamış bir insan, giyimi, kuşamı, yiyecek ve içeceği, evi, arabası... yüzünden aşağılık duygusu yaşayabilir, sıkıntıya düşebilir. "Arap atı çul içinde de belli olur" diyebilecek kadar kendini bilenler ise, itibarı eşyada ve sûrette aramazlar; işte bu iki sınıfın da eşyaları bu sebeple birbirinden farklı olabilir.
İnsanların kullanacakları ev, eşya, binek vb. elbette hem kendilerinin hem de ülkenin genel şartlarına, ekonomik durumuna uygun olmalıdır. Nüfusun yarısı yoksul iken bir müminin, milyarlar değerinde Mercedes, Jaguar vb. arabalara binmesi, yakınlarının kabrini ve kendi köşklerini renkli ve pahalı mermerlerle süslemesi, yeterinden fazla mesken ve eşya kullanması câiz değildir; Allah bunların hesabını soracaktır. "Malımın zekâtını verdim, geri kalanı istediğim gibi kullanırım" demek doğru ve uygun değildir. Yoksulların, temel ihtiyaçları giderilinceye kadar zenginlerin mallarında hakları vardır. Sorumluluk duygusuna sahip bir mümin, zekâtını verdikten, buna ek olarak da -işini olumsuz etkilemeyecek, emsali ile meşrû rekâbeti engellemeyecek... ölçüde- yardımda bulunduktan sonra yine de kendisi için ölçülü harcama yapmalıdır.
Elbette takvâ sahibi zengin müminler, tek başlarına bütün servetlerini dağıtarak yoksulluk problemine çözüm getiremezler, ancak hem onların hem de başka ilgililerin, yoksulluk âfetine çare bulmak üzere de çalışmaları, ellerinden gelen çabayı sarfetmeleri kifâî (yeterli sayıdaki insanın yapması) farzdır. Bunu yapacak ve kendileri de ölçülü harcayacak yerde "zekâtımı veririm, gerisini saçar savururum veya lüks içinde yaşarım" demek müminin kârı değildir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: