HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Alacak, Borç, Enflasyon
Soru:
K.Maraş, Selen Züccaciye adresinden gelen, ismi okunamayan bir faks metninde, aşağıdaki sorular -Sayın Hocalarım hitabına göre bana ve daha başka hocalara- sorulmuş:
"Allah'ın çizdiği sınırlar içinde ticaret yapmaya çalışan insanlarız. Günümüze has problemler yaşıyoruz. Sorularımıza çok çeşitli yorumlar ve cevaplar alıyoruz. Yaşadığımız birçok problemi buraya kaydederek sizden cevaplar almak ve ona göre hareket etmek istedik. Vereceğiniz cevaplar bizim ticaret muamelemize yön verecektir. Kanûnî Sultan Süleyman'ın, Şeyhülislâmın fetvâlarının kendisiyle gömülmesini isteyerek sorumluluktan kurtulmak istediği gibi biz de vereceğiniz cevapları muhâfaza edeceğiz. Allah sizlerden râzı olsun!
1. Enflasyon oranı altında alınan faizler helâl midir?
2. Ev ve araba gibi hâceti asliye için bankaların vermiş olduğu kredileri kullanmak câiz midir? Bunda asgarî sınır nedir?
3. Gününde ödenmeyen paralara ne gibi işlem gerekir? Döviz, altın veya başka kriterleri mi göz önüne almalıyız?
4. Satılan malın bedeli vâdesinde alınmadığında, satılan mal zamlanmamışsa fark almak veya dövize bağlamak câiz midir? Bu durumda fark talep edilebilir mi?
5. Banka teminat mektubu almak veya vermek câiz midir?
6. Finans kurumlarının kâr zarar hesaplarına katılmak câiz midir?
7. Bankaların veya finans kurumlarının sattığı ev, araba veya başka şeyleri satın almak câiz midir?

Cevaplar:
1. A'nın B'den vâdeli, C'den de vâdesiz alacağı var. Vâdeli borç vâde dolduğunda ödenmez ise, bundan sonra geçecek zaman içinde meydana gelen değer kaybının (enflasyonun azalttığı miktarın) borçlu tarafından alacaklıya ödenmesi gerekir. Eğer borçlu, enflasyon kaybını ödemezse bu miktar kadar borçlu kalır. Meselâ ödeme vâdesinde bir milyon lira bir kilo pirinç alıyorsa, fiilen ödeme yapıldığında da bir kilo pirinç alabilmeli, önemli olan kâğıt paranın miktarı değil, satın alma gücüdür, değeridir. Vâdesiz boçlarda ise borç ne zaman ödenirse, o zamana kadar meydana gelmiş enflasyon farkının da ödenmesi gerekir. Alacaklı farkı helâl etmezse borçlu eksik ödeme yapmış olur.
Bankada vâdeli mevdûatı bulunan A, vâde dolduğunda parasını ve faizi alırsa ve bu faiz de enflasyon oranından aşağıda olursa bu faizi alabilir mi? Bu meblağ, enflasyon farkı değil, faiz olduğu için, başta bankaya para yatırılırken enflasyon farkı değil, faiz almak ve vermek üzere işlem yapıldığı için bu fazlalık A'ya helâl değildir, bankaya bırakmak çifte günahtır, alıp yoksullara dağıtmak gerekir.
2. Ev, araba gibi hâceti asliyenin (insanların normal şartlarda yaşamaları ve maddî manevî vazifelerini sıkıntıya düşmeden yerine getirebilmeleri için gerekli olan şeylerin) eksikliği insanlara sıkıntı verir, verimliliği olumsuz etkiler. Bu sebeple aslî hâcetler "zarûrî ihtiyaç" olarak kabûl edilmiştir. Örnek vermek gerekirse bir kimsenin yemediği, içmediği takdirde öleceği yiyecek ve içeceğe ihtiyacı doğrudan zarûrrettir, yaşasa bile yeterli ve dengeli beslenemediği için sağlığını ve gücünü zaman içinde kaybedeceği yiyecek ve içecek ise aslî ihtiyaç ve dolaylı olarak zarûrettir. Müslüman aslî ihtiyaçlarını kendi kazancı ve mal varlığı ile karşılayamıyorsa, ileride ödemeye gücü yeteceği için faizli kredi almak mecbûriyetinde kalırsa (faizsiz borç veren kişi ve kurumlar yoksa veya devlet teşvik kredisi vermiyorsa) faizli borç alabilir. Bu faizin enflasyon oranının altında veya üstünde olması fark etmez, hükmü değiştirmez. Sorudaki örnekleri ele alalım: Bir şahsın evi veya -işi, şahsı, ailesi için ihtiyacı bulunduğu halde- arabası yoksa, bunu kendi parası veya mal varlığı ile alamıyorsa faizli kredi ile alabilir. Bir tacir evi, arabayı vâde farkıyla satıyorsa bakılır; vâde farkı, kredi faizinden fazla olursa, zaten dar gelirli olan şahsa illa da vâde farkı ile alacaksın denilemez. Kredi faizi ile vâde farkı eşit ise elbette vâde farkı ile alma yoluna gidilmelidir.
3. Belli bir tarihte ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen borçlar sebebiyle alacaklı iki şekilde zarara uğramaktadır: a) Sermayeden mahrûmiyet zararı; yani parasını zamanında alamadığı ve tekrar ticarete sokamadığı için muhtemel kazancından olması. b) Paranın satın alma gücünün düşmesinden oluşan zarar.
Birinci zararla ilgili cevabımızı inşaallah gelecek sayıda okuyacaksınız.
Paranın değer kaybından dolayı uğranılan zarara gelince, yukarıda bu zararı sineye çekmenin gerekli olmadığını, alacaklıya enflasyon farkının ödenmesi gerektiğini kaydetmiştik. Burada problem, değer kaybını ölçülmesi ile ilgilidir. Hem alacaklının hem de borçlunun zarara uğrmaması, hak edilmeyen bir şeyin alınıp verilmemesi için hangi ölçü kullanılmalıdır? Bu sorunu açık, kesin, değişmez bir cevabını bulmak oldukça zordur. Çünkü enflasyon oranı ile ilgili rakkamlar her zaman tek, kesin ve güvenilir değildir. Altın, döviz, borsa indeksi, demir, çimento gibi maddî değerlere bağlama halinde de bu nesnelerin, genel ve reel enflasyonu yansıtmaları istikrarlı değildir. Bazan bunlardan biri veya diğeri, çeşitli sebeplerle genel değer kaybının altında yahut üstünde bir değere oturabilmektedir. Hattâ döviz esas alınsa dolar ile mark bile, değer kazanma ve kaybetme oranları bakımından farklı olabilmektedir. Bize göre yapılabilecekler şunlardır:
a) Taraflar önceden altın, dolar, demir gibi nisbeten istikrarlı bir ölçüt üzerinde anlaşırlar, borcu ona çevirip kaydederler ve ödeme buna göre yapılır.
b) İlân edilen enflasyon oranlarının ortalaması alınır ve bu ortalama kadar ek ödeme yapılır.
c) Piyasada kullanılan ve İslâm'a göre meşrû olan değer kaybı ölçütleri/birimlerinin ortalaması alınır ve ödeme buna göre yapılır.
Müslüman alacaklı, borçlunun durumunu da göz önüne almalıdır. Kasten ödeme yapmayan, ödemesi gereken parayı kullanarak veya satabileceği malı daha avantajlı bir fiatla satmak üzere bekleterek, haksız kazanaç elde etme yolunu tutan borçlu ile, ödeme güçlüğü içine düşmüş borçlu aynı muameleye tâbî tutulmamalıdır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: