HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Kadınların Laikleşmesi
(Aşağıda okuyacağınız yazıyı internetten aldım. Yazar ismini kaydetmemiş. Önce yazıyı okuyalım, sonra cevap verelim. H.K.)

Yeni Şafak yazarı (Hayrettin Karaman) köşesinde "kadının laikleşmesi ile ilgili bir yazı" yazmış ve çağdaşlaşan kadının dinden çıkacağını îmâ ederek İslâmî hayatın kadının sosyal haklarını ve özgürlüklerini kısıtlamadığını bildirmiş, ancak işkembe-i kübradan atmış çünkü en ufak bir kaynak göstermemiş.
Hep aynı şey oluyor. Köktendinciler laiklik sözünü duyunca irkilip sayfalar dolusu yazılar yazıyor. "Sosyal ve hukuksal hayatı" din kuralları ile yönlendirme tezlerine gelen ufacık eleştirilerden pek gocunuyorlar. Oysa bazı gerçekler vardır ki kaçamazsınız. Eğer "dinde böyle bir kural yok aslı şöyledir" derseniz kuru lâfla olmaz, referans göstermelisiniz. Demogojinin sonu olmadığı gibi köktendincilerin de verdikleri cevaplarda son yoktur, her yöne kaçarlar. Demokrasiyi bile "demokrasiyi yoketmeye yönelik"bir silâh gibi kullanan zihniyetten başka ne beklenir ki? Ben bu yazımda Kuran ve ilmihallerden referanslar vereceğim. Her neyse, konuya döneyim.
Bu yazımı sosyal ve hukuksal hayatı salt din kuralları ile yönetmek isteyenler özellikle okusun, sözümüz dîni çeşitli eylemlerine alet etmek isteyenlere yani köktendincileredir.
Efendim, dinî kurallara göre kadınların değil devlet kademelerinde bir yerlere gelmesi, süslerini gizledikleri çarşaflarının dışına çıkmaları bile yasaktır. (1) Erkeklerle aynı yerde çalışmaları yasaktır. (2) Isıttıkları koltuklara sonradan erkeklerin oturması (3) ve kadın sesinin ortalarda duyulması (4) din açısından çok sakıncalıdır. Kadın, yanında kocası olmadan izinsiz evin dışına bile çıkamaz. (5) Çağdaş yaşamda kadın devlet görevlilerine, bakan hattâ başbakanlara rastlanabilir ama bu bir İslâm ülkesinde kesinlikle olamaz. Çünkü kadın dînen "beyinsiz" sayılır.(6)
Yazar biraz abartmış: "kadınlar mahkemelerde hâkim bile olabilirler"!! Hangi mahkemede? (Lütfen bu sorumu dikkâte alıp bana kaynak göstersin) Çağdaş mahkemelerde evet ama dinî inancın hukuğunda zaten mahkeme kavramı yok ki! Kadı dediğimiz din görevlilerine düşer adâleti sağlamak ve ben hayatımda, okuduğum bunca okulda, okuduğum binlerce kitapta kesinlikle ve kesinlikle "kadın kadı" diye bir şey duymadım... Bu çok komik olurdu zaten. Böyle satır aralarına sıkıştırdıkları yalan yanlış sözlerle neyin içinden sıyrılabileceklerini sanıyorlar ?
Gelelim kadının din tarafından sınırlanmış haklarına: Kadının şâhitliği erkeğin şâhitliğinin yarısı kadardır. (7) Bu da kadının dînen eksikli bulunması nedeniyledir. Kadının eksik olduğu peygamberin kendisi tarafından gâyet güzel anlatılmış, izah edilmiştir. Kimse kırılıp gücenmesin...(8)
Erkek karısını isterse rahatlıkla boşar ve kadının böyle bir hakkı yoktur. (9)
Erkek karısının serkeşliğinden şüphe (bile) ederse karısını dövebilir. Bu bir sünnet ya da farz değildir elbette ama erkeğe verilmiş bir haktır. (10)
Düşünebiliyor musunuz? Kadın dînen yasaklanmış olmasına rağmen -İslâm'da kadınların çalışıp para kazanma gibi bir hakkı yoktur zaten beyinsiz sayıldığından buna yeteneği de yoktur, İslâm'da erkek kadına bakar, onu yedirir , içirir ve erkek kadının hâkimi, efendisidir- (11) gidip erkeklerin bulunduğu bir işyerine giriyor, para kazanıyor, bu arada ev işlerini , çocuğunun bakımını da üstlenmesi gerekir çünkü dindar(!) erkek çocuğun altını zinhar temizlemez ve mutfağa girip salata bile yapmaz. (Bu salata işini yapabilen mollalar tepki göstermesinler en azından onlar da bulaşık yıkamayıp , imam bayıldı pişirmeyeceklerdir) Neticede erkekten ev işlerinde gerekli paylaşımı ve yardımlaşmayı göremeyecektir. Böylece laik sistemde erkeklerle aynı haklara sahip dindar(!) kadınımız büyük özverilerle hem işini hem de evini idare etmeye çalışacaktır. Üstelik kocası onun bir hareketine bile bozulsa -serkeşlik olarak algılasa-önce ikaz edip, sonra yatağını ayırıp en sonunda onu bir temiz dövecektir. Kızımız ertesi sabah mor ve şiş gözlerle işe gidip "şerîatın kestiği parmak ve şişirdiği göz acımaz" diyerek işine devam edecektir. BU DURUMDA KADININ LAİKLEŞMESİNDEN ÇOK ERKEĞİN LAİKLEŞMESİ DAHA ZORUNLU GÖRÜNMEKTEDİR. Yazar şöyle demiş: "Laikleşme adına Müslüman ve dindar kadınların, kendilerine çağdaş diyen diğer kadınlar gibi olmalarını ve yaşamalarını istemek haksızlıktır; din ve vicdan özgürlüğü ilkesi ile bağdaşmaz." Aslında "Müslüman ve dindar kadınların " yerine köktendinci ve yobaz demek gerekir çünkü çağdaş kadınlar da pekala müslüman ve dindar olabilirler, dindarlık burada kesinlikle konu dışıdır. Yazar çağdaşlıkla dindarlığı bilinçli ve plânlı olarak ayrı saflarda tutarak çağdaşlığı dinsizlik gibi göstermeye çalışmaktadır. (Lütfen oyununa gelmeyiniz. ) Gelelim sözüne: Çağdaş kadın gibi olursa bizim müslüman ve dindar kadında bazı değişmeler olacaktır ve bu istenmemektedir. Örneğin kadın , sosyal ve hukukî açıdan erkeklerle aynı hakları isteyecektir. Kadın maddî özgürlüğünü elinde tutup gerektiğinde erkeğe kafa tutabilecektir. O zaman kadını o kadar örtülere (çarşaf) sarmak, evlere kapatmak, çocuk doğuran bir "tarla" (12) yerine koymak ne işe yarıyacaktır? Dinler vâsıtasıyla erkeğin kazandığı tüm bu haklar birer birer elinden gidince sudan çıkmış balığa dönecektir. İşte aslında yazarın değinmek istediği nokta da budur. Ayrıca yazar "çağdaş" dünyaya olan kinini üstü örtülü bile olsa şöyle ortaya döküyor:
"Faizcilik, eşcinsellik, zinâ, sömürü, alkollü içki ve uyuşturucu kullanımı, kumar, israf, hukuk ve ekonomide adâletsizlik... çağdaş ve yaygın diye dînin de bunlara uyum yapması, bunlarla uzlaşması, bağdaşması beklenemez. "
Demogojiye bakınız.. "Çağdaş ve yaygın diye..." sözü ne kadar anlamlı değil mi? Sanki uygar dünya bütün suçları serbest bırakıyormuş ve sanki laik sistemde suç sayılan davranışların hiç cezâsı yokmuş gibi bir tavır. Bu paragrafı total olarak değil madde madde eleştireceğim.
Faizcilik: İslâmî sermayenin bankaları bildiğimiz tarz bankalardan hangi yönden ayrılmaktadır merak ederim. Bizim mollalar kendi kendilerini kandırıp, güya mübah bankalar yaratıp bir güzel faiz almaktadırlar. Ayrıca, Kuran'da geçen ve şiddetle yasaklanan faizciliğin "tefecilik" anlamında kullanıldığı görüşündeyim, tanıdığım pek çok tefeci de dîni bütün müslümanlardır.
Eşcinsellik: Kuran'da adı geçen gılmanlar kimin içindir? (13) "İslâm'da eşcinsellik serbest midir yoksa yasak mıdır?" araştırmadım ama bence çağdaş insanlar bir diğerinin cinsel tercihlerine takılmamalıdır. Tıpkı başkalarının dinî tercihlerinin diğerlerini hiç ilgilendirmemesi gerektiği gibi. Eğer eşcinsellik İslâm'da tiksinilecek bir sapkınlıksa, sayın yazara soruyorum: Bunun için Kuran'da bir yaptırım veya caydırıcılık var mı ki çağdaş dünyayı suçluyorsunuz? Müslüman ülkelerde hiç mi eşcinsel yok? Ve bu insanları kazanmak için ne yaptınız?
Zinâ: 24/2. Zinâ eden kadın ve erkeğin herbirine yüzer değnek vurun. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'in dîni konusunda o ikisine acımayın. Onların cezâ görmesine, inananlardan bir topluluk da şâhit olsun. Ve âyetler devam ediyor: 24/4. Iffetli kadınlara zinâ isnat edip de, sonra dört şâhit getiremeyenlere seksen değnek vurun; ebediyen onların şahidliğini kabûl etmeyin. İşte onlar yoldan çıkmış kimselerdir. Bu âyetler mi insanları zinâdan caydıracak? Din kurallarının hukukî sistem açısından önerdiği hiçbir şey günümüz insanına hitabetmemektedir. Zinâ medenî kanuna göre de suçtur ve tutarlı, mantıklı bir cezâsı vardır.
Sömürü: İslâm kanunları ile devlet idaresinde sömürü nasıl önlenmektedir? Hukuk ve ekonomideki adâletsizlikler İslâm ile nasıl çözülecektir? İslâm'ın kitabı olan Kuran'da namaz kuralları bile yazmamaktadır, pek çok uygulama cemâat, devlet, toplum liderlerine bırakılmıştır. O halde baştaki liderin koyacağı kanunlar İslâm adına uygulanacak ve bunun adına İslâm denecektir. Seneler ve yüzyıllar boyunca zaten böyle olmuştur ve İslâmî esaslarla yönetildiği iddia edilen hiçbir ülkede ne yoksulların ne de masûmların hakları korunmamıştır.
Kumar, Alkol ve uyuşturucu kullanımı: Ülkemizde en çok alkollü içki tüketimi Konya gibi dîni bütün kentlerdedir. İran'da alkol yasak olduğu halde evlerde kendi ürettikleri içkileri, şarapları âfiyetle içtiklerini biliyoruz. Uyuşturucu kullanımı ülkemizde ve pek çok batı ülkesinde yasaktır, çağdaş yaşamın uyuşturucu tüketimini körüklediği gibi bir durum sözkonusu değildir. Ayrıca eski İslâm liderlerinden Hasan Sabbah'ın Haşhaşiye tarîkatını da unutmamak lâzım: Sabbah bu tarîkatte mürîdlerini haşhaş içirerek kendinden geçirir ve bir bahçeye götürerek orayı "cennet" diye takdim edermiş. Sonra da doğru savaşa gönderirmiş , kafalarını dumanladığı mürîdlerini. Kumar ise az gelişmiş ülkelerde (hangi dinden olursa olsun) yaygındır. Kumar bağımlılığının irâdesizlikten kaynaklandığını ve psikolojik bir sorun olduğunu düşünmekteyiz.
Bu durumda kötü alışkanlıkların din, mezhep tanımadığını, bağımlı insanların da her dinden çıkabildiğini bilmeli ve çağdaş yaşamı ona göre eleştirmeliyiz.
Zaten önemli olan dışımızdaki yaşamdan çok kendi kafamızın çağdaş olabilmesidir. Aksi takdirde çağdaş yaşamın kendine sunduğu bilgisayar, faks, cep telefonu, araba, internet, uçak, mikrofon, uydu anteni gibi tüm imkânları kullanan molla hem bunları kullanıp hem de güdümlü yazılarına devam edebilmektedir. (Sözümüz meclisten dışarı...)
Üstelik bütün bunları bilimsellik, laiklik, modernlik adına yapmaktadır.

REFERANSLAR
(1) Nûr Sûresi, Âyet 31. Mumin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadinları veya câriyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi icin ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saâdete ermeniz icin hepiniz tevbe ederek Allah'in hükmüne dönün.
Ahzap Sûresi , Âyet 59 : "Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle..."
(2) "Halvet ve birbirine yabancı olan erkekle kadınların karışık olarak birarada çalışmaları ve gayrımeşrû yaşamaya vesîle olacak şekilde birarada bulunmaları özellikle de kadınların İslâmî tesettüre riâyet etmemeleri kesinlikle haramdır." Peygamber şöyle buyuruyor: "Bir erkek yalnız olarak bir kadınla kaldı mı mutlaka onların üçüncüleri şeytandır" (Tirmizî) - İzahlı Kadın İlmihali Ansiklobedisi Asım Uysal sf.392-
(3)Yabancı kadının kalktığı sıcak yere hemen oturmak doğru değildir. Ve böyle yapan kişi kötü niyetinden dolayı mesuldür. - İzahlı Kadın İlmihali Ansiklopedisi Asım Uysal sf.164-
(4) Sesi şehveti tahrik edip fitneye vesîle olursa kadın sesi haram olur. - İzahlı Kadın İlmihali Ansiklobedisi Asım Uysal sf.367-
Ahzab Sûresi Âyet 32: Eğer Allah'tan korkuyorsanız size yabancı olan erkeklere yumuşak söylemeyin. Sonra kalbinde maraz bulunanlar ümide düşerler.
(5) Hadîs "Kadın avrettir (örtünmesi gerekli mahremlerdendir) Dışarı çıktığı vakit şeytan onu takip eder. Kadının Allah'a en yakın olması hali, evde bulunduğu zamandır." - İzahlı Kadın İlmihali Ansiklopedisi Asım Uysal sf.401-
Hadîs "İzinsiz olarak evden dışarı çıkan kadın dönene kadar melekler ona lânet eder." - İzahlı Kadın İlmihali Ansiklobedisi Asım Uysal sf.395-
(6) Nisâ Sûresi, Âyet 5 : "Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin..." (Burada beyinsizlerden murad, -Hadîs ve nüzûl sebepleri- adli kitaplara göre; kadındır...Bu âyet gereğince kadınlar imam olamaz, yargıç ya da yönetici olamaz... Sonra beyinsiz bir kisiye güzel söz söylemenin, onları giydirmenin ne anlamı olabilir?)
(7) Bakara Sûresi Âyet 282: "Erkeklerinizden iki sahit tutun ; eğer iki erkek bulunmazsa, şâhitlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir..." (İki kadın gerekiyor, çünkü kadın beyinsiz olduğundan unutkandır ve biri unutursa diğeri hatırlatacaktır...)
(8) Hadîs: Peygamber bir gün "Ey kadınlar, sadaka veriniz. Çünkü ben cehennemliklerin çoğunu sizin meydana getirdiğinizi gördüm." buyurdu.
Kendisini dinleyen kadınlardan biri "neden cehennemliklerin çoğunu biz meydana getiriyoruz? " diye sordu.
Peygamber ona "çünkü çok lânet okur; Ve eşlerinize karşı nankörlük edersiniz.
Akıl ve din yönünden eksik olmanıza rağmen sizin kadar aklı başında olanlara baskın çıkanını görmedim" buyurdu.
Kadın bu sefer "akıl ve din noksanlığı ne bakımdan?" diye sordu.
Peygamber kendisine "iki kadının şâhitliğinin bir erkeğin şâhitliğine denk olması ve bir çok günler namaz kılmamanız." buyurdu. (sened: İbni Ömer, kaynak : Müslim )
(9) Nisâ Sûresi, Âyet 20 : ""Bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz, birincisine bir yük altın vermiş olsanız bile ondan bir şey almayın..."
Nisâ Sûresi, Âyet 24 : "Kendilerinden istifade ettiğiniz kadınların takdir olunan ücretlerini veriniz."
(10) Nisâ Sûresi, Âyet 34 : "Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün " (Dünyanın hiçbir hukukunda kuşku üzerine yaptırım uygulanmamıştır.)
(11) Kuran, Nisâ Sûresi, Âyet 34 : "Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin mallarından sarf etmelerinden dolayı, erkekler kadınlar üzerinde hâkimdirler
(12) Bakara Sûresi, Âyet 223 : "Kadınlarınız sizin tarlalarınızdır, tarlanıza istediğiniz gibi girin..."
(13) Tur Sûresi Âyet 22. O müttekilere arzu ettikleri meyvaları ve etleri bol bol veririz. 23. Onlar Cennet'de, aralarında dolu şarap kadehleri teâti ederler. Onda ne boş söz ve ne günaha sokma yoktur. 24. Hizmetleri için de kendilerine mahsus, hiç el dokunmamış, guya sedeflerinde gizlenmiş inciler gibi gılmanlar etraflarında devreder.
İnsan Sûresi Âyet 19. Hizmetlerinde her dem ter ü taze çocuklar (genç nedimler) dolaşır. Sen görünce onları sanki saçılmış inciler sanırsın.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: