HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Ramazan (1)
Soru: Ramazan ayı nasıl başlar? Ramazan hilâli nasıl gözlenir, nasıl tesbit edilir?

Cevap: Rasathaneler yok iken, gözleme araçları gelişmemiş iken Ramazan hilâli, hem hasbi ve fahri olarak (Allah rızâsı için) bu işi üstlenen kimseler tarafından hem de devletin (vali veya kadının) bu işe memur ettiği kişiler tarafından gözlenirdi. Şaban ayının 29. günü akşamı uygun bir yerden batı ufkuna bakılırdı. Güneş batınca yeni ay hilâl şeklinde görülürse ertesi günün Ramazan ayının başlangıcı olduğu anlaşılır ve uygun şekilde duyurulurdu.
Hattâ bazı zaman ve mekânlarda bir borç dâvâsı zımnında mahkeme, şâhitleri dinleyerek Ramazan ayının girdiğine hüküm verirdi. Hilâl, Şaban ayının otuzuncu günü akşamı da, hava bulutlu olduğu için görülmez ise ertesi günün Ramazanın başlangıcı olduğu -bu defa hesap yoluyla- ilân edilirdi; burada hesaptan maksadımız, bir önceki ayın günlerinin sayılması ve otuz günün dolmuş bulunduğunun tesbit edilmesidir. Bu usûl Hz. Peygamberin (s.a.v) konu ile ilgili hadîsine dayanmaktadır.
Günümüzde hem rasat aletleri hem de hesaplama usûlü gelişmiştir. 1978 yılında İstanbul'da yapılan, uluslararası ilmî toplantıda tesbit edilen kriterlere göre ilgili kuruluşlar gözlem yaptırmakta, "hilâlin, insanların yaşadığı herhangi bir yerden görülebilirliği" esasına dayalı olarak Ramazan ayının girişi hesaplanarak tesbit edilmekte, ayrıca gözlem ile de hesap desteklenmektedir. Türkiye'de, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın veya vakfının yayınladığı takvim, yukarıda açıklanan esaslara göre yapılmaktadır ve buna uymak gerekir.

Ramazan (2)
Soru: Bir günlük orucun nasıl tutulması gerektiğini kısaca anlatır mısınız?

Cevap: Oruç bir egzersiz, bir perhiz değildir; oruç önemli bir ibâdettir. İbâdet Allah için yapılır, onun faydaları varsa da bu faydalar değil, Allah rızâsı amaçlanır. Ramazan yaklaşınca mümin, başı rahmet, ortası bağışlanma, sonu âhiret cezâsından kurtulma vesîlesi olan önemli bir aya girmekte olduğunu, bu fırsatı lâyıkıyla değerlendirmesi gerektiğini düşünmeye başlamalıdır.
Ramazanın gecesi ve gündüzü çeşitli ibâdetlerle dolu bulunduğundan mümin, bu ibâdetler sâyesinde bir ay, keyfiyetsiz olarak (nasıllık, nicelik düşünülmeksizin) Allah ile beraberlik şuuru içinde olmaya, huzur maallahı yaşamaya çalışmalıdır.
Mümkün ise tan yeri ağarmadan sahura kalkılır, Allah ne verdiyse helâlinden yenilir, içilir, ağız yıkanır, oruca "Allah'ım rızân için yarın oruç tutmaya niyet ettim" diyerek veya bu cümle zihinden geçirilerek niyet edilir. Oruç günü yasak olan şey, yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmaktır. Bu yasağa, niyetle ve ibâdet şuuru içinde riâyet edilir. Akşam olup da güneş batınca helâl bir yiyecek veya içecek ile oruç açılır; yani iftar yapılır.
İftarın geciktirilmemesi matlûptur. İftardan önce şöyle bir dua okunması uygundur: "Allahım senin için oruç tuttum, sana iman ettim, sana güvendim ve dayandım, senin lûtfettiğin rızık ile orucumu açıyorum, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla Rabbim!"


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: