HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


İsraf, tasarruf ve dolar

Peygamberimiz (s.a.) “Nehrin kıyısında abdest alsak bile suyu israf etmemizi istemiyor”.

Nehirde su çok olabilir ama bir insan bir kere gereksiz olarak bol harcamaya alışırsa suyun az olduğu yerde de çok harcar ve işte israf alışkanlığı böyle oluşur.

Bazı israf örneklerini hatırlayalım:

Sık sık ülkemizde ekmek israfından bahsediliyor ve israf edilen ekmek ile milyonlarca aç insanın doyabileceği ifade ediliyor; ama biz yine de ekmeği israf ediyoruz.

Okumuş yazmış sözde kültürlü insanlar da sonradan görmüş olanlar da açık büfe usulü yemek aldıklarında yiyeceklerinden fazlasını alıyorlar, kendileri almazsa çocukları alıyor onlara ses çıkarmıyorlar, masadan kalktıklarında çöpe gidecek ekmeğe, yemeğe ve meyvaya bakınca insan kime ne diyeceğini bilemez hale geliyor; zaten bir şey diyecek olsanız sizi azarlamaya hazır duruyorlar.

Evlerimizde birçok eşya, alet, giyecek vb. var; çoğumuz bunları dayanabilecekleri son güne kadar kullanmak yerine farklısını, yenisini, daha fiyakalısını, konu komşuda gördüğümüz yeni çıkanını görünce mevcudu atıyor, ötekini alıyoruz.

Yüz liraya alabileceğimiz, mal edebileceğimiz bir şeyi sırf marka düşkünlüğü yüzünden bin liraya alanlarımız oluyor.

On liraya lahmacun, hatta pide var; pek inanmak istemedim ama bu tatilde bir moda tatil yerinde yetmiş liraya lahmacun satanlar ve alanlar olmuş.

Her evde çocuklara mahsus oyuncakların yığıldığı bir depo var. Oyuncakları kanıksamış olan çocuklarımıza alınan, getirilen yeni bir oyuncağın ömrü bazen bir saati bulmuyor; çocuk ya kırıyor, ya da bir kenara atıp başkalarına yöneliyor.

Büyük bir âfet olan “zaman israfı” en değerli varlığımız olan ömrümüzü boşa akan sel suyu gibi alıp götürüyor.

Tüketim çılgınlığı, kapitalizmin dellalları veya davulcuları olan reklamcılar sayesinde zirveye tırmanmaya devam ediyor.

Dışarıdan çok alıyor (ithal ediyor) dışarıya az satıyoruz (ihracatımız daha az oluyor). İthal edilenlerin tamamı zaruri ithal malları değil, oranını bilmiyorum ama oldukça önemli bir kalemin ve miktarın gereksiz ithal malları olduğunu biliyorum…

Gelelim tasarrufa.

Bizim dinimiz, ahlakımız, geleneğimiz “sahip olduğumuz malların asıl malikinin Allah olduğunu, bunun bize belli sınırlar ve kurallar çerçevesinde kullanılmak üzere emanet edildiğini” söylüyor. Şu halde bir Müslümanın servetini kural dışı ve topluma zararlı olacak şekilde kullanması emanete hıyanet teşkil ediyor.

Tevbe suresindeki “kenz” âyeti, güncel problemimiz olan döviz stoklama konusunu da içeren güçlü bir uyarıdır:

“Ey iman edenler! Bilin ki yahudi din bilginlerinin ve hıristiyan din adamlarının birçoğu halkın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan alıkoyarlar. Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele! / O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı!” (9/34-35).

Bu âyeti Kur’an Yolu isimli tefsirimizde şöyle açıkladık:

“Âyette daha sonra, topluma iyi örnek olacak yerde kişisel ihtiraslarını bütün değerlerin üstünde tutan bu din temsilcileriyle birlikte, –özellikle o günkü şartlarda– temel iktisadî mübâdele araçları olan altın ve gümüşü stok ederek ekonomiyi durağanlaştıran ve böylece toplumun çeşitli mahrumiyetlere mâruz kalmasına sebebiyet veren kimselerin de acı veren bir azaba çarptırılacakları bildirilmiştir. Müteakip âyette de, bu cezanın ne kadar ağır olacağını gösteren bir tasvire yer verilmiştir. 34. âyette, Allah’ın hoşnut olacağı yollara harcamak üzere mâkul birikim sağlayan kişilerin bu kapsamda düşünülmemesi için konan özel kayıttan, burada, iktisadî hayatın canlılığını sağlayan mübâdele araçlarını sırf kişisel servetlerini artırma amacıyla kilitleyenlerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu ifadenin tefsiri sırasında Hz. Peygamber’e ve sahâbîlere atfen zikredilen birçok rivayet de, başta zekât ödemeleri olmak üzere gereken vecîbeleri ihmal etmeksizin ve üzerinde kul hakkı bulundurmaksızın servete sahip olmanın buradaki yergi ifadesinin kapsamında olmadığını göstermektedir. İbn Âşûr, esasen âyetin bu konuya sırf servet sahibi olma ve mal stoklamayı yerme veya hayır yollarına harcama yapmayı övme bağlamında değinmediğini, âyetteki tehdit ifadesinin harcama yapmaksızın (ekonominin tıkanmasına yol açacak tarzda) servet biriktirmeyle ilgili olduğunu belirtir (X, 177).”

(Devam edeceğim.)

26.08.2018



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: