HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Hedef kutuplaşma değil birlikte yaşama

Yangını körükleyenler, ateşe benzin dökenler başka maksatla, ülkede huzur, barış ve ortak ahlak çerçevesinde insanca bir hayatı arzu edenler de başka maksatla 'kutuplaşma'dan, bunun toplum hayatına ve ülkeye verdiği, vereceği zararlardan söz ediyorlar. Bazıları çare üzerinde de duruyor, bir kısmı kutuplardan birini suçlayarak, fedâkârlığı da yine onlardan bekleyerek çözüm, bir kısmı ise ortada durarak, olması gereken ile olabileceği birbirinden ayırarak çözüm tekliflerinde bulunuyor, yol gösteriyorlar.

Kutuplaşmadan samimi olarak rahatsızlık duyan ve makul bir çare bulma peşinde koşan düşünür ve yazarlardan, son günlerde konu ile ilgili önemli yazılar kaleme aldılar. Bunlardan iki alıntı yaparak kendi görüşümü ekleyeceğim:

« Şöyle bir bakın: Bugün Türkiye, tüm aktörleriyle, siyasetçisi ve aktivistiyle, gazetecisiyle, dindarıyla, genciyle, diğer toplumsal unsurlarıyla boğucu bir siyasete, siyasi kutuplaşmaya esir düşmüş halde. Hiçbir oyuncu bu ortamdan çıkış arayan, zorlayan ipucu vermiyor, umut ışığı sunmuyor.
Çıkışı, rakibin mağlubiyeti, ezilmesi, geriye itilmesi olarak sanma dalgası, daha doğrusu körlüğü her yere hakim.
Basın malum, yazarlar keskin, gençler öfkeli...
Öfke ve kutuplaşma aç bir kurt gibi önüne çıkan her şeyi silip sürüpüyor, yiyip bitiriyor.
Türkiye'nin siyasi sorunları, anayasa meselesi, ekonomi, dış politika, İŞID yanında önemli meselelerden birisi budur.
Öfkeyi dindirmek, kutuplaşmayı azaltmak, uçağın burnunu tekrar yukarı çevirmek, başta hükümet tüm aktörlerin ilk hedeflerinden birisi olmalıdır.» (Ali Bayramoğlu, 13 Eylül)

« Önümüzdeki mesele artık bu. İki mekândaki iki insan tipi de bize ait. Ahlaki üstünlük kimde olursa olsun, kendilerini bir diğerinden ne kadar farklı hissetseler de onlar bizim insanlarımız. Kamusal alanda birarada yaşama zorluğumuz ortak ahlakı henüz üretememiş ve henüz bir toplum olamamışlığımızdan. Haliyle siyasetin, sivil toplumun sosyolojiyi rahatlatacak önlemler alması gerekiyor.
Bunu muhalefetten ve 'laik' ulusalcılardan beklemek çok anlamlı değil. Zira, durumu kabul etmelerinin yenilgiyi de kabul etmek anlamına geleceğini zannediyorlar. Yani normalleşme, bu kesimler için nihai yenilgi demek. Kutuplaşmadan şikâyet edecekler, ama asla normalleşmeyi arzulamayacaklar.
Hükümet ve STK'lar psikiyatristler ile çalışmalı ve bu travmayı ciddiye almalı. Asla bu depresyonu tahrik edecek yanlışlar yapılmamalı.
Kimsenin kaybetmediğini, herkesin kazandığını anlatmak durumundayız.»( Markar Esayan, 14 Eylül).

İkinci yazıda 'suyu getiren ile testiyi kıran ayrıldığı ve yine de çözümün suyu getirenlerden beklendiği görülüyor ki ben de aynı tespit ve çareyi benimsiyorum. Zaten birinci yazı da sonuç itibariyle 'tüm aktörlerden' farkı ile çarede birleşiyor.

Kutuplaşmanın aktörlerinden medet ummak mümkün değildir, ama barış, huzur ve dayanışmaya dayalı bir toplumsal birliktelikten yana olanların tahriklere kapılmadan yollarına devam etmeleri tek çare gibi gözüküyor.

19.09.2014



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: