HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Nasıl bir İslam'a hizmet

En değerli varlığımız, varlığımızın, hayatta oluşumuzun amacı ve manası olan dinimiz İslam'ı yaşatmak, yaymak, içeriden ve dışarıdan saptırmalarla bozulmasını engellemek, geleceğimizi oluşturacak olan nesillerin bu mübarek dini özümsemiş ve hayatlarının amacı kılmış nesliler olması için gayret etmek iman borcumuzdur.

Yol, yöntem, ictihad, caizler arasından tercih gibi konularda farklı olsalar da sahih İslam dairesi içinde olan bütün hizmet grupları (vakıf, dernek, cemaat, tarikat, okul, medya...) kardeştir; birbirini kardeş bilmek durumundadır. Burada "hizmet"ten maksadım, sahih İslam'ı hayatımızın içinde koruma, yayma ve yaşatma hizmetidir.

Çağdaş Batı kültür ve uygarlığının meydan okuması karşısında Müslüman münevverler farklı tavır alışlar içinde oldular: Medeniyet (dolayısıyla din) değiştirme, etrafına demir perde çekerek ve gettolaşarak yaşama yolunu tutma, İslam'ın özüne zarar vermeden değişme ve gelişmeye açık olan tarafları, yine o özün ilhamı ile değiştirerek çağdaşlaşma ve insanları, "tek doğru ve tek kurtarıcı din olarak" İslam'a davet etme tavırlarını burada örnek olarak hatırlayabiliriz. Bu yaklaşımların izleri ve temsilleri bugün de hayatımızda devam etmektedir.

Bize göre tutulması gereken yol üçüncüsüdür. Bu yolda ictihad vardır, tecdid vardır, çağın ihtiyaç ve problemlerine, sahih İslam'dan çağdaş çözümler ve çareler sunmak vardır; ama İslam, özü ve değişmezleri bakımından "ilk tebliğ edildiği günden bu güne kadar sürüp gelen ana çizgi"den sapmayacaktır. Bu ana çizginin adı "bütün mezhebleri, bilgi ve eğitim yolları, caiz olan alanlardaki farklı ictihad ve yorumlarıyla Ehl-i sünnet" İslamı'dır.

Ehl-i sünnet İslamı'nda yükümlü olduğumuz iman, amel ve ahlak "usul" ve "fürû" diye ikiye ayrılmıştır. Usulden maksat inanılacak esaslardır, fürudan maksat ise bu inancın gereğini yerine getirmek ve yaşamakla ilgilidir. Namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetler; dürüstlük, yardımseverlik, cömertlik gibi erdemler, siyasi, hukuki, sosyal... hayatımızla ilgili "muâmelât" fürû alanına girer. Bu alanda kusuru olan mümin günahkâr olur, ama "bunların İslam'da var olduğuna iman ettiği sürece" dinden çıkmaz. Yani fürû denilen alanın "dinden olduğuna inanmak" usule girer, bunların fürû (dinin kök ve gövdesinin dalları) olması, terk ve ihmalinin imanla ilgisi bakımındandır. Maamafih uygulamamak dinden çıkarmıyor diye fürû'u önemsememek de olmaz; İslam'ın insanlığa rahmet ve bereketi fürû'u uygulamakla gerçekleşecektir.

Dinin usulü ve fürû'u; bir müminin ruhi, manevi, maddi, ferdî, ictimai bütün hayatını kaplar; hiçbir alan dinin (Allah'ın izin, rıza veya yasaklamasının) dışında kalmaz. Bu sebeple "laiklikle İslam asla bağdaşmaz". Müminler laik bir düzende yaşamak mecburiyetinde kalsalar bile imkan buldukları ölçüde hayatlarının bütününde dini uygulamakla yükümlüdürler.

İşte insanımıza öğreteceğimiz din bu dindir. Bu İslam anlayışına hizmet eden bütün fertler, kurum ve kuruluşlar kardeştirler, yoldaştırlar, yardımlaşma ve dayanışma içinde hizmete koşarlar. Bu ana çizgiden sapan Müslümanlar ile henüz İslam ile müşerref olamayan insanları ise en güzel yol, yöntem, usul ve üslub ile bu İslam'a davet ederler.

16.01.2014



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: