HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Peygambersiz din olmaz

Hak din Allah tarafından, bir peygambere vahyedilen, peygamberin de kendisine vahyedildiği gibi ümmetine tebliğ ettiği, bizzat uygulayarak, gerektiği kadar açıklamalar yaparak öğrettiği dindir. Biz Müslümanlar ilk insan olan Âdem'in aynı zamanda ilk peygamber olduğuna iman ediyoruz. Ondan sonra pek çok peygamber gelmiş, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.) ile peygamberler zinciri sona ermiş, O'nun tebliğ ettiği din (İslam), insanlık var oldukça yaşayacak ve yolumuza ışık tutacak din olarak ilan edilmiştir. Bu dinde var olan ictihad yöntemi, şartlar değişse bile ana kaynaktan, değişik durumlara ve şartlara göre hüküm ve bilgi çıkararak ihtiyacı karşılama imkanı vermiştir.

Geçmiş zamanlarda, bir peygamber gelip geçtikten ve tebliğ ettiği dinin sahih bilgisi de ortadan kalktıktan sonra yeni bir peygamber gelinceye kadar dünyada yaşayan insanlar peygambersiz kalmışlardır (Bunlara ehl-i fetret deniyor). İşte bu insanların ebedî âlemde kurtuluşa ermeleri için ne ile yükümlü oldukları tartışılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de yer alan apaçık ifadeye göre 'Allah, peygamber göndererek dinini tebliğ etmedikçe kullarına, niçin iman etmediniz diye ceza vermiyor'.

Bir de peygamber veya onun dini sahih olarak yaşadığı, mevcut olduğu halde içinde bulundukları coğrafya veya durum sebebiyle ondan haberdar olmayan insanlar bulunmuş. İslam alimleri, şartları peygamber bilgisine ulaşmak için müsait olmayan insanların da ehl-i fetret gibi olduklarını açıklamışlardır. İmam Gazzali gibi bazı alimler, uzak diyarlarda, dağ başlarında yaşayan insanların, mevcut hak peygamber hakkında yalnızca basit bir duyum almış olmalarını da sorumluluk için yeterli görmemişler, 'üzerinde düşünmeyi tahrik edecek ölçüde' bir bilgilenme gerekir demişlerdir.

Bugün ehl-i fetret sayabileceğimiz insan sayısı daha da azalmıştır; kapalı rejimler dışında insanların, Peygamberimiz (s.a.) hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olma imkanları artmıştır. Buna rağmen O'na iman etmeyen, ya dinsiz veya artık kurtarıcı olmayan bir dine mensup olarak yaşayan insanların ebedi âlemde kuruluşa erebileceklerini söylemek İslam dışı, bilgisiz veya ölçüsüz konuşmak olur. Bildiğim kadarıyla İslam alimleri arasında bunu (duyduğu, yeterince bilgi aldığı veya alma imkanına sahip olduğu halde Peygamberimiz'e iman etmeyenlerin cennete girebileceğini) söyleyen biri yoktur. Konuşulan, tartışılan husus, bilmeyen, duymayan, bilgisi yeterli olmayan ve bu yüzden iman etmemiş olanların cennete girip giremeyecekleriyle ilgilidir.

Benim ve bildiğim alimlerin inancımız şudur:

Peygamberimiz hakkında yeterli ve doğru bilgiye veya bunu edinme imkanın sahip bulundukları halde O'na iman etmeyenler için ebedi alemde kurtuluş yoktur. Hayatımızın her adımında O'nu örnek almadıkça, O'nun mübarek izinden yürümedikçe ne dünyada mutlu olabiliriz, ne de ahirette.

Salavât Allah'tan, melekten, bizden
Rabbim ayırmasın mübarek izden
Bir damla eksilmez koca denizden
Şefaatle yusun yuyanlar beni

28.10.2012



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: