HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Bir tünel bir insanlık dramı

Sarayova Havaalanı'na yakın bir yerde başlayan, 1.60 m. yükseklik ve sekizyüz metre uzunluğunda, ambargoyu delmek için açılmış bir tünel var. Boşnak mücahidlerin bütün imkansızılıklara rağmen kazma kürek gibi iptidai aletlerle açtıkları bu tünel savaşın kaderini değiştirmiş bir tüneldir. Çünkü Bosna savaşında NATO, AB, ve özellikle Hollandalı askerler Müslümanların aleyhine çalışmış, karşı tarafa azami yardımda bulunmuşlardır. Müslümanların havadan ikmal yolları kesilmiş, gece yarısı hava alanından kritik malzeme taşımak isteyen mücahidler taranmış, bir iki gün içinde sekiz yüzden fazla şehit verilmiştir. Başka çare kalmadığını gören mücahidler yaşlı bir ninenin evinden başlayan ve havaalanına yakın bir yerde biten tüneli kazmışlar, içini yarı yarıya ahşap ve demir ile tahkim etmişler, dar bir ray döşemişler ve bu rayların üzerinden sevkıyat yapmışlardır.

Tünele indik, olan biteni de çekilen bir filmden izledik. Yağmur yağdığında tünele su sızıyor, bazen diz kapağını geçecek kadar su birikiyor. Mücahidler sırtlarında ağır yük ile iki kat durumda bu tüneli geçiyor, silah ve kritik malzemeyi hava alanından dağlardaki kardeşlerine ulaştırıyorlar. Tünelden ihtiyaca göre halk da geçiyor ve güvenli bölgeye intikal ediyorlar.

Evini terk etmeyen ve karınca kararınca mücahidlere hizmet veren teyze bu yazının asıl sebebidir. Şimdi doksanını geçmiş ve hayatta olan bu teyzeyi görseniz, bir Anadolu köylü ninesinden ayırt edemesiniz. Kılığı, kıyafeti, nurlu yüzü, kalbinde acılar ve fırtınalar barıdırırken muhafaza ettiği tebessümü ile tamamen bizden. Elindeki bir kaptan, tünel çıkışında mücahidlere su dağıtırken kurtuluş vb. savaşlardaki bizim kahraman kadınlarımızdan biri.

Bosna savaşında yaşanan facialar saymakla bitmez. Rehberimiz Abdulhamid'in ifadesiyle her kasabanın, köyün, evin, hatta ferdin bir dramı, bir acı hikayesi vardır. İşte bazıları:

Temmuz 1995'te Srebrenitsa Katliamı gerçekleşmiştir. Bu faciada 8,372 (resmi olmayan rakkamlara göre on binden fazla) Boşnak hunharca öldürülmüştür. Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasindaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu bu trajedinin katil tarafıdır. Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına rağmen 400 silahlı Hollanda barışgücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir. Boşnakların silahlarının toplandığı, Sırplara ise silah verildiği de tespit edilmiştir. Öldürlenlerin cesetleri parçalanmış, daha sonra da tanınmamaları için birbirine karıştırılarak toplu gömülmüştür. Şimdilerde DNA testi ile parçalar birleştiriliyor ve yeniden defnediliyorlar.

Sırplar ve Hırvatlar, Ruslardan ve Siyonistlerden yetmiş civarında işkence usulü öğrenmiş ve bunları Boşnaklar üzerinde uygulamışlardır.

Osmanlı'nın ve İslam'ın izlerini silmek için yıkım bu cihetlere yönetilmiş, nice tarihi değer yok edilmiştir.

Avrupa'da para vaadi ile şu ilan yapılmıştır: "Bosna'da canlı hedefe ateş etmek isteyenler bize başvursunlar". Başvuranlara para verilmiş ve binlerce masum bunlar tarafından kuş gibi avlanarak öldürülmüştür.

Batı, istediği kadar Müslüman öldükten ve tahribat yapıldıktan sonra içinden çıkılamaz bir antlaşmaya (14 Aralık 1995 Dayton) imkan tanımış, böylece âdeta patlamaya hazır bir bomba imal edilmiştir.

Bu zalim savaşta Müslüman kardeşlerimize İslam ülkelerinden yardımlar yapılmış ise de bunları yeterli saymak mümkün değildir.

Batı'nın davranışının gerekçesi şudur: "Boşnaklar Rus güdümündeki Sırplara yedirilmeyecek, ancak Avrupa'nın ortasında bir İslam devletine de imkan ve izin verilmeyecektir."

Şu halde bunca facianın ana sebebi Osmanlı'nın oralarda bıraktığı ümmet parçasının Müslüman olması ve Müslüman kalmak istemesidir. Durum böyle olunca mesele, bir bölge, bir Boşnak meselesi değil, ümmet meselesi olmaktadır; ama onu yok etmek isteyenlerin bilinci ve yardımı daha güçlü olmuştur.

Ne kadar yazık, ne kadar acı, ne kadar utandırıcı!

Dilerim orucumuz makbul olur da bu sayede merhametimiz, özgeciliğimiz, ümmet bilincimiz güçlenir.

20 Temmuz 2012 Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: