HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Anayasa değişikliği ve kuvvetler ayrımı

Anayasa'nın yüksek yargı ile ilgili bazı maddelerinin değiştirilmesine karşı çıkanların dayanaklarından biri de kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Onlara göre "demokrasilerde veya Türkiye örneğinde çoğunluğun oyunu alan bir parti hem yasamayı hem de yürütmeyi ele geçirir, böylece yasamanın yürütmeyi denetlemesi imkanı ortadan kalkar. Geriye üçüncü kuvvet olan yargı kalır, yasama ve yürütmenin hatalarını, sapmalarını bağımsız ve tarafsız yargı denetleyecektir. Eğer yapılan değişiklikler sonunda yargı da yürütmeye tâbi hale gelirse bütün ipler tek parti iktidarının/hükümetinin eline geçer ve diktatörlük kurulmuş olur..."

Bu iddia şu unsurları içeriyor:

1. İktidarda daima tek parti olur.

2. Bu tek parti hata eder hukuktan sapabilir.

3. İktidar yanlış yaptığında bunu yargı da denetleyemezse diktatörlük gelir, halk onu beğenmese bile değiştiremez (bu manada bir denetim de yoktur).

4. Yargı bağımsız olursa tarafsız da olur, yargı hata etmez, hukuktan sapmaz, onun kendinden başka bir denetimciye ihtiyacı yoktur. Sonuçta en üstün kuvvet yargıdır ve son sözü o söyler, parlamentoya ve halka rağmen onun dediği olur.

Bize ve açık gerçeğe göre bu öncüllerin tamamı tutarsızdır, asılsızdır ve vakıaya aykırıdır. Çünkü:

1. İktidarda daima tek parti olmaz, iktidar Meclis'teki oy sayısı bakımından zayıf olabilir ve koalisyon hükümetleri de olur.

2. Tek parti iktidarı kadar taraflı yargının da hata etme ve hukuktan sapma ihtimali vardır.

3. Yargı elbette denetleyecektir, ama yargı diğer iki kuvvetle ve milli irade ile ters düşerse üstünlük yargının olamaz; olduğu takdirde işte o zaman "yargı diktası" oluşur ve onu halk da değiştiremez. Halbuki demokrasilerde tek parti iktidarını da belli süreler sonunda halk değiştirebilir ve böylece milli irade devreye girmiş olur.

4. Bağımsız yargının aynı zamanda tarafsız da olacağı, hata etmeyeceği, hukuktan sapmayacağı, kendi kendini denetlemesinin yeterli olacağı iddiasına ise -ülkemizde olup bitenleri gören- kargalar bile güler.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi TC Anayasası'nın başlangıç bölümünde şöyle yer almıştır:

"Kuvvetler ayrımının, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu..."

Unutmayalım ki, Anayasa ve kanunları parlamento yapar.

Bir de ansiklopedi bilgisi:

"Bir birimin diğerlerinden üstün olmasını engellemek ve birimleri birlikte çalışmaya teşvik etmek için, kuvvetler ayrılığını uygulayan yönetim sistemleri 'frenler ve dengeler'ini geliştirdiler. Bu sayede bazı birimler diğer birimlere etki edebilirler (Mesela Amerikan Başkanı'nın Kongre'den geçen yasaları veto etme hakkının olması veya Kongre'nin, federal mahkeme kararlarını değiştirebilmesi gibi). Kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş her ülkenin kendine özgü bir 'frenler ve dengeler' sistemi vardır."

06.05.2010



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: