HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Yandaş Yargı

Eteklerindeki taşları boşaltmak için her fırsatı yerli yersiz kullanan muhalefet milletvekilleri, müzakere edilen anayasa değişikliğinde yer alan yargı ile ilgili maddeleri tenkit ettiler ve genel olarak iktidarın "yandaş yargı" oluşturmaya çalıştığını söylediler.

"İktidar yandaş yargı oluşturabilir mi, yargıçların tamamı veya çoğu yandaş olabilir mi, bu düşünce yargıçlara hakaret değil midir?" gibi sorular da var, ama ben "Neden mevcut yargının da yandaş olabildiği, hukukun aşılmaz çizgilerini bile aşabildiği, bu sebeple mutlaka bazı değişikliklerin yapılması gerektiği" söylenmiyor diye sormak istiyorum.

En büyük anayasa suçu darbedir. Darbeler yapıldı, yargıçlar işi bırakma eylemi yapmadılar, istifa etmediler, askerlerin çağrısına icabet ettiler, onların hukuk dışı konuşmalarını sükunetle dinlediler, üstelik alkışladılar.

Yassıada mahkemesinden bugüne kadar yargı nice rezalete ve zulme imza attı.

Elbette "Türkiye'de de hakimler var", elbette kuru ile yaşı bir tutamayız, ama son yıllarda özellikle parti kapatma, din özgürlüğü, başörtüsü, İmam Hatipler ve benzeri konularda Danıştay'ın ve Anayasa Mahkemesi'nin verdikleri kararlarda kim bunların tarafsız olduğunu iddia edebilir?!

Bu mahkemeler muhalefetin istediği veya tahammül edebildiği alanlarda başka politikalara, güçlere veya ideolojilere yandaş olduklarında ayıp etmiyorlar da yalnızca iktidara yandaş oldukların da mı ayıp ediyorlar?

Ben bir vatandaş olarak yüksek mahkemelerin taraf tutarak verdikleri hükümler karşısında üzülüyor, hatta bazen isyan ediyorum. Buna rağmen muhalefetin "mevcut olduğu gibi kalsın, iktidara yaramasın da ne olursa olsun" diyen tavrını asla tasvip etmiyorum, halkın da tasvip etmediğinden eminim.

İktidar kimseye mülk değildir, bugün bir partiye, yarın bir başkasına nasip olur; bu sebeple iktidarı ve muhalefeti ile bütün partilerin ve milletvekillerinin uzun vadeli düşünüp buna göre karar vermeleri ve hareket etmeleri gerekiyor.

Demokrasilerde temsil konusu çözümü olmayan bir düğümdür ve demokrasinin tamiri mümkün olmayan kusurlarından biridir, Çünkü kâmil manada temsil mümkün değildir ve mümkün olan en geniş temsil de en problemli ve ülke için en pürüzlü olanıdır. Böyle bir durumda uzlaşma hayaldir, uzlaşmasız iş görmek de neredeyse muhaldir. Şu halde işlerin yürümesi için çoğunluğun iradesi esas olmaya devam edecek, azınlıkta kalanlar da halkı ikna etmek için değişmeyi düşünecekler ve belki bir gün sıra onlara da gelecektir. Demokrasinin tabiatı ve kaderi budur.

Ama temsil ne kadar eksik olursa olsun yine de halkın seçtiklerinin millet iradesini temsil etme durumları, atanmış yargıçların ve diğer memurların temsil etmelerinden daha sağlıklı ve olması gerekene daha yakındır.

Hasılı yargıçlar, bürokratlar ve bunlar arasında askerlerin yönettiği bir ülkede -eğer çok lazımsa- demokrasi yoktur.

30.04.2010



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: