HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Ordunun bütünü değil

Genel Kurmay Başkanı'nın son konuşmasında askerin asıl vazifesine dönmesi, siyaseti siyasetçilere bırakması, demokrasiye destek vermesi, darbelere karşı tavır alması bakımından müspet mesajlar, ümit veren açıklamalar var. Balyoz hareketi ile ilgili yayınlarda ordunun bütününün hedef alınmasına karşı ise sert tepki gösteriliyor ve "ordunun bütünü için bunlar nasıl söylenebilir" deniyor.

Orduyu öncelikle erler ve subaylar diye ikiye ayırırsak erlerin sivil toplum hayatı içinde yetiştikleri, halkımızın ortalamasının dine ve demokrasiye karşı tavırları ne ise onların da bunu temsil ettikleri açıktır.

Astsubay, subay ve generallere geldiğimizde bunlar, halktan (sivil toplum hayatından) oldukça uzak yetiştirildikleri ve yaşadıkları için maalesef dine ve demokrasiye karşı tutum, anlayış ve ilgileri, hem halka hem de kendilerinden bir kısmına göre farklılaşmıştır.

Evet, G.K. Başkanı doğru söylüyor, bütün ordu mensuplarını dine ve demokrasiye karşı göstermek doğru değildir, ama her ikisine de karşı olan, Peygamberimiz için Müslümanları inciten sözler sarf eden, demokrasiyi defalarca kesintiye uğratan... subayları ve generalleri de gördük ve görüyoruz.

Laik-demokratik bir ülkede subayın dindarlığı, gevşek dinli olması veya dinsiz olması ordu içindeki itibarına, vazifesine devam ve terfi etmesine engel teşkil etmemelidir. Dini uygulaması olmayan veya dine aykırı olan uygulamaları açık olarak devam eden subayları vazife başında tutup; namaz kılan, oruç tutan, eşinin başı örtülü olan, evinde dini kitap bulunduran... ordu mensuplarını -bu kadar dindarlık alametlerini kusur (suç) sayarak- ordudan uzaklaştırmak dine karşı tavırdır ve yüzde doksan dokuzu Müslüman olan halkımızı üzmekte, orduya karşı iyi duygularını zedelemektedir.

Siyasete bulaşan, ülkeyi yönetmeye, halkın seçtiği yöneticileri engellemeye kalkışan, kendine göre bir irtica tanımı yaparak mürtecileri fişleyen ve fırsat bulduğunda bunları tepelemeyi planlayan askerleri ordudan atmamak, vazife başında tutmak, yargının bunlara haddini bildirmesini engellemeye çalışmak ise oldukça vahim sonuçlar vermekte, işte bu yüzden ordunun bütünü şaibe altına girmekte ve yıpranmaktadır.

Biz, irticayı, dinin ve dindarlığın sosyal hayatta yayılması olarak tarif eden ve bundan rahatsız olduklarını açıkça beyan eden Genel Kurmay başkanı da gördük.

Başını örten er ve subay ana babalarını garnizonlara, asker mekanlarına sokmayan ordu mensupları hala var.

Bir yandan "Demokrasilerde çare tükenmez" deniyor, öte yandan bazı generaller ve subaylar bölünmeyi ve irticayı demokrasi ile engellemenin mümkün olmadığını iddia ederek darbe yapmaya kalkışıyorlar.

Ben de bu ülkede artık darbe devrinin kapandığına, ordunun profesyonelleşerek, demokrasi ve hukuk çerçevesi içinde kalarak ülke güvenliğini sağlama vazifesini en iyi bir şekilde yapabilmek için kendi işine bakmakta olduğuna inanmak istiyorum. Bu inancı sağlayacak olan ise orduyu yönetenlerdir; onların davranışları ve söylemleridir.

28.01.2010



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: