HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Dinleri Farklı Olanlar

Din bağının ve bağlılığının yerini -hilafetin saltanata dönüşmesinden itibaren- kavim, kabile, ırk, hânedan... bağının alması, siyasetin dine egemen olması sonucunu doğurdu. Saraylara ve hükümdarlara yakın olan alimler de az veya çok dine aykırı olan siyaseti meşrulaştırmada önemli rol oynadılar.

Bunlara ek olarak farklı din ve mezheplere mensup olanların birlikte, iyi niyet ve sadakatle yaşamak yerine devletin altını oyamaya, iktidarları yıkarak hakimiyeti ele almaya, din ve devlet düşmanları ile işbirliği yapmaya kalkıştıkça veya kalkışma belirtileri gösterdikçe siyaset, bazen ölçüyü aşan tedbirlere başvurmuştur.

Yukarıda özetlediğim iki önemli amilin sevkiyle kahir çoğunluk, farklı azınlıklara karşı, İslami teoriye ters düşen uygulamalar yapmışlardır. Ancak bu uygulamalar konjonktürel olmuş, ahval ve şeraite göre değişegelmiştir. Tarih boyunca İslam ülkelerinde, Müslümanların çoğunlukta oldukları yerleşim bölgelerinde gayr-i müslimlerin hak ve hürriyetlerine yönelik bazı kısıtlamaları bu çerçevede ve bir de din, kamu düzeni ve asayişin korunması zarureti içinde değerlendirmek gerekir.

İslam ülkesi vatandaşı olan ve olmayan gayr-i Müslimlerle ilişkinin temel kuralları Mümtehine sûresinin şu ayetlerinde açıklanmıştır:

"Belki de Allah sizinle onlardan düşmanınız olan kimseler arasında bir dostluk meydana getirecektir. Allah kadirdir. Allah bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir./Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever./ Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte bunlar kendilerine yazık etmişlerdir. (60/7-9)

Sûrenin başında Allah'a ve O'na inananlara düşmanlık edenlerle dostluk kurmanın yasaklanmasındaki amaca ve bu hükmün kapsamına açıklık getirilmektedir. 7. âyette açıkça ifade edildiği üzere bu yasağın asıl maksadı, aydınlanmanın ve her türlü hayırlı girişimin önünü kesen kör taassup ortamının, inanç ve fikirlerin delilleri üzerinde hür biçimde düşünmeye imkân verecek bir ortama dönüştürülmesi, böylece 1. âyette işaret edildiği şekilde mânevî baskı sebebiyle veya çıkar sağlama düşüncesiyle sergilenen sevgi gösterilerine ihtiyaç kalmaması, gerçek ve riyasız sevgiye erişilebilmesidir. 8 ve 9. âyetlerde bu yasağın yani 1. âyetteki anlamıyla "düşman" kavramının kapsamı belirlenirken de, İslâmiyet'i kabul etmeme değil, din konusunda müslümanlarla savaşma, onları yurtlarından çıkarma veya çıkarılmalarına yardımcı olma kriterleri esas alınmıştır...

Bu âyetlerin nüzûl sebebi olarak zikredilen olaylar dolayısıyla bazı daraltıcı yorumlar yapılmış olmakla beraber, -8. âyetin tefsiri sırasında Taberî'nin belirttiği üzere- burada verilmek istenen mesaj belirli olaylarla sınırlı değildir, âyette yer alan olumsuz nitelikler kapsamına girmedikçe hangi dine mensup ve hangi etnik kökenden olursa olsun uluslararası toplumun bütün üyeleriyle iyilik ve adalet esasına dayalı ilişkiler kurulabilir, bu hükümle ilgili nesih iddialarının da dayanağı yoktur (Taberî, XXVIII, 65-66).

Bu âyetlerde Kur'an'ın, uluslararası ilişkilerde hemen herkesin mâkul ve ikna edici bulacağı bir temel düstur getirdiği görülmektedir. Şöyle ki, aslolan barış halidir ve dostane ilişkilerin sağlıklı yürüyebilmesi için şu iki şarta titizlikle uyulması gerekir: a) İyi niyetli olma ve bunun ilişkilere yansıtılması, b) Bu alanda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda, aynı şekilde herhangi bir ihtilâf çıkması durumunda adalet ve hakkaniyetin esas alınması. İstisnaî olan hasmane ilişkiler içine girmenin gerekçesi ise karşı tarafın din özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik savaş ilân etmesi ve ülke güvenliğini tehdit eden fiilî davranış ortaya koyması şeklinde özetlenmiştir. Dikkat edilirse Kur'an'ın bu konuda ortaya koyduğu esaslar müslümanlara imtiyaz tanıyan veya sübjektif değerlere bağlı ilke ve kurallar olmayıp objektif niteliktedir.

Konuya devam edeceğim.

11.12.2009



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: