HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Allah yolunda (fî sebîlillah)

"Fî sebîlillah" terkibini İbn Esîr şöyle açıklamıştır: Farzları, nâfileleri ve her nevi hayırları yerine getirerek Allah'a yaklaşma, O'nun rızasına erme maksadı güdülen her ihlâslı amel "Allah yolunda"dır.

Ancak bu ifade kayıtsız, şartsız söylenince çok kere cihâd anlaşılır, bu mânâda çok kullanıldığı için ona (cihada) mahsus bir ifade haline gelmiştir. (en-Nihâye, el-Hayriyye tab., c. II, s. 156).

Tâbirin cihad mânâsında ittifak edilmiş, bunun dışındaki hayırlı faaliyetlere, müslümanların faydalanmaları için yapılacak tesislere şâmil olup olmadığı tartışılmıştır. Dört mezhebe göre İslâm'ın muhâfazası ve tebliği için yapılan savaş (cihad) kesin olarak fî sebîlillah'a dahildir. Zekât bizzat cihada katılanlara verilir. Bu fasıldan zekât, amme hizmetleri için yapılan câmi, okul, köprü, hastane gibi yerlere verilemez. Hanefîlere göre cihad edenin fakir olması şarttır. Şâfiî ve Hanbelîlere göre mücâhidin yoksul olması şart değildir, ancak devlet bütçesinden maaş ve maîşet almayan gönüllülerden olacaktır. Hanefîler dışında kalan üç mezhebe göre cihad için gerekli olan sur, köprü, barınak gibi yerler de bu fasıla dahildir.

Fahraddin Razî, mezkûr âyetin tefsirinde el-Kaffâl'den, bu mefhumu daha da genişleten ve bütün hayır müesseselerini buna dahil eden bir görüş nakletmiştir (Mısır, 1938, c. XVI. s. 113).

Bu görüşü İmamiyye ve Zeydiyye dışında Sıddık Hasen, (er-Ravzatü'n-nediyye, s. 206), Kâsimî, (Mehâsinu't-te'vil, c. VII, s. 3181), Şeltût, (el-İslâm akideh ve şeri'ah, s. 97) gibi zâtlar da benimsemişlerdir. Kardâvî, Kur'ân-ı Kerîm'de fî sebîlillah terkibinin kullanıldığı yerleri incelemiş ve haklı olarak cihâd mânâsını tercih etmiş, ancak cihadın yalnızca askerî savaşa mahsus bulunmadığını, fikrî, terbiyevî, ictimâî, siyasî çeşitleri bulunduğunu hadîslere dayanarak ileri sürmüştür. Nitekim hadîslerde zâlim sultanın karşısında hakkı söylemeye cihad denmiş (Ebû Dâvûd, Melâhim, 18; Nesâî, Bey'at, 38).

"Müşriklere karşı mal, can ve lisânınızla cihad edin" buyurulmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. III, s. 13, 16; Ebû Dâvûd, Cihâd, 5, 38. Fiten, 13; Nesâî, Zekât, 49, Cihâd, 7).

Buna göre hedefi İslâm'ın yaşaması, yayılması ve korunması, İslâm yurdunun muhâfazası ve kurtarılması, İslâm'a yönelen her nevi tehlikenin önlenmesi olan askerî, fikrî, siyasî, iktisadî, mücâdele ve faaliyetler "Allah yolunda"dır; bu faaliyetlerin zekât bütçesinde payı vardır.

(Kardâvî, age., s. 655-669).

Sonuç olarak şunu bir daha tekrar etmekte fayda görüyorum: Dinimize göre zekat yalnızca yoksulların eline muhtaç oldukları nesnelerin verilmesi hizmetini yapan bir yardım kurumu değildir. Sekiz sarf yerinden beşinde (zekatı toplayanlar, müellefe, bir kısım borçlular, yolda kalmışlar, Allah yolunda hizmet edenler), birçok müctehide göre zekat verilecek şahsın yoksul olması şartı yoktur ve bu beş yere (amaca) yönelik zekat ödemeleri bu hizmetleri ifa eden kurum, kuruluş ve araçlara da yapılabilir.

Hem yoksullara yardım hem de zekatın diğer sarf yerlerini yaşatma amacıyla kurulmuş dernek ve vakıfların kötü örnekleri olabilir; bunlara göz yummak da, kötü örneği genellemek de zulümdür. İyi niyetli insanlara düşen vazife ilgilenmek, iyi örnekleri desteklemek ve çürük elmaları ayıklamaya çalışmaktır.

23.08.2009



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: