HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


İrticanın tarifi

Laiklik ve irtica tarif edilsin ki, kötü niyetliler her beğenmedikleri, kendilerine ters gelen düşünce, fiil ve davranışa "laikliğe aykırı ve irtica" damgası vuramasınlar" deyip dururduk.

Tabii biz bu tarifin, ilgili mevzuatta yapılmasını istiyorduk. Ama zararı yok, makalelerde de olsa tarif edilmesinde ve tarifin tartışılmasında yarar var.

Özdemir İnce'nin naklettiğine göre Doç. Dr. Şahin Filiz ve Doç. Dr. Nedim Yüzbaşıoğlu ortak imzasıyla yayınlanan "Ülkemizdeki İrtica Gerçeğinin Kavramsal ve Anatomik Analizi" adlı makalede bir irtica tarifi verilmiş:

"Yüce dinimizi kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ana niteliklerini, Cumhuriyet'in temel ilke ve devrimlerini ortadan kaldırmayı ve yerine dine dayalı bir rejim ve düzen kurmayı amaçlayan düşünce, fiil ve hareket stratejisinin adıdır."

Bu tarifte bizim dikkatimizi çeken nokta, düşüncenin de irtica çerçevesine sokulması ve dolayısıyla "düşünce suçu"na dahil edilmesidir. Tabii bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Çağdaş demokrasilerde ve insan hakları belgelerinde, başkalarına fiil ve cebir ile dayatılmayan hiçbir düşünce suç olamaz. Düşüncenin "irtica" şeklinde nitelendirilmesi ise karşıt düşüncenin iddiasından ibaret kalır.

İrtica, "hem dikey (devlet ve bürokrasi) hem de yatay (halk ve kitle kültürü) bakımından" varmış.

Ö.İnce bu yatay ve dikey irticayı örneklerle şöyle açıklıyor:

"Dinin devlet işlerine karıştırılması olan düşey ya da dikey irticanın marifetlerini 1950 yılından bu yana yaşamaktayız. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kemirilmesi, imam-hatip okul ve liseleri, devlet kadrolarının İslamileştirilmesi, son örnek olarak da hâkim ve savcıların seçiminin hükümet tarafından oluşturulan özel jüriye verilmesi yukardan aşağı (düşey) irticanın bazı örnekleridir."

Bu açıklamaya göre dikey irtica sayılan hususlara yakından bakalım:

1. İmam Hatip Okullarının açılması, dinin devlet işlerine karıştırılması olarak değerlendiriliyor. Bu okulların açılması aşağıda, yatay irticaya da örnek olarak gösteriliyor. Meseleye -dinin devlet işine karışması olarak değil de- demokrasi ve laiklik açısından baktığımızda devletin din okulu açmasını tartışabiliriz. Ama TC.nin bu tercihi, tıpkı Diyanet İşlerini bünyesine alması gibi dini kontrol altında tutmak, irticayı engellemek, dine müdahale etmek amacına yöneliktir. Laiklik ve demokrasi açısından daha sağlıklı olan "özel din okullarının" açılmasını bu sebeple tercih etmemiştir.

2. Dindar (namazında, niyazında, haramdan kaçınan, helal ile yetinen...) insanları, böyle olmayanlar yanında, liyakat şartlarını taşıdıkları için devlet hizmetinde istihdam etmek bu yazara göre dikey irtica oluyor. Bunun da manası şudur: Dindar vatandaşlar ikinci sınıf vatandaş olacak ve bazı insan haklarından mahrum kalacaklardır.

3. "Hâkim ve savcıların seçiminin hükümet tarafından oluşturulan özel jüriye verilmesi" ifadesi de abartılıdır ve gerçeği yansıtmamaktadır Bu jüri mülakatının anayasaya ve kanunlara aykırı olmadığı anayasa mahkemesinin kararı ile sabittir. Kararın gerekçesinde şöyle denmektedir:

"Mülakatta başarı göstermek adaylığa atanabilmek için Yasa ile aranılan koşullar arasında sayılmıştır. Hakimlik ve savcılık mesleğinin kendine özgü niteliği ve özelliği gözönünde bulundurularak yasa ile kimi niteliklerin, koşulların aranması zorunludur. Yazılı sınavdan geçerek yeterli hukuk bilgisine sahip olduğu kabul edilen aday adaylarının meslek için gerekli olan genel ve fiziki görünüm, intikal ve kavrama yeteneği gibi özelliklerin karşılıklı görüşme sonucu saptanabileceği açıktır. Bu nedenle, yazılı yarışma sınavında başarı gösteren aday adayları arasından en uygun koşulları taşıyanları seçme olanağı veren mülakatın hakim ve savcı adaylığına atanabilmek için gerekli görülmesi yasa koyucunun takdir hakkı içindedir. Mülakatta başarı göstermenin mesleğe kabul aşaması öncesinde adaylık için bir koşul olarak aranmasının Anayasa'ya aykırılığından söz edilemez."

(Konuya devam edeceğim)

06.01.2008



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: