HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Yeni irtica tarifi (2)

Tarif edilmemiş irtica ve laiklikten tarif edilmiş olanları daha iyidir. Hiç olmazsa ne olduğunu bilir, ona göre tavır ve tedbir alırsınız.

Bu sebeple Danıştay başkanının irticaı tarif etmesini memnuniyetle karşılamış, bu tarifi tahlil ve tenkit etmeye başlamıştım.

Sayın başkan "Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olan her düşünce ve davranışı irtica olarak" tanımlıyordu.

Önceki yazımda Atatürk'ün daha ziyade Batı'dan alıp benimsediği, sonra ülkede uygulamaya koyduğu siyasi, sosyal, kültürel değişikliklerin/yeniliklerin, yine Atatürk'ün gösterdiği hedefe göre değişebileceğini, gerektiğinde değişmesinin kaçınılmaz olacağını ifade etmiştim. Bugün genellikle kabul gören değişme ve yenileşme modelinin "Batı'yı taklit etmek" değil, "kendi değerlerine sadık kalarak, kendi kimlik ve benliğini kaybetmeden çağdaşlaşmak" olduğunu biliyoruz. Günümüz dünyasında paylaşılan (çağdaş) değerler vardır: Demokrasi, insan hakları, bireyin değeri, azınlıkların hakları, çoğulculuk, çevrenin korunması, sevgi, barış, şiddetin engellenmesi... bunların başlıcalarıdır. Bir de bizim asırlar içinde benliğimize işlemiş, kimliğimizi oluşturmuş, düşünce ve davranışlarımıza yön vermiş değerlerimiz var: Dinimiz (Müslümanlık) ve milli kültürümüz. Çağdaşlaşabilmek için dinimizi ve kültürümüzü terk etmemiz gerekmiyor. Çağdaşlaşabilmek için belli bir topluluğun çağdaşlaşma modelini aynen taklit etmemiz de gerekmiyor. Çerçevesi evrensel olan "insan hakları, demokrasi, özgürlük, adalet vb." kavramların içini, her millet kendi öz değerlerinden hareket ederek yeniden üretip doldurabilir. Bunu yapabilmek için de herhangi bir beşerin düşüncesini, ilkesini, talimatını, inkılabını dondurup ebedileştirmemek gerekir. İnsanlar eşittir. Birinin düşüncesi ne kadar değerli ise diğerininki de -potansiyel olarak- o kadar değerlidir. Eski düşünceler, yenileri ile değişmeye açık olmalıdır. Eğer böyle olursa gelişerek değişmeden söz edilebilir, aksi takdirde çağın gerisine düşmüş bile olsa beşeri düşüncelerde ısrar etmiş, bunları dogma haline getirmiş oluruz ki, işte asıl irtica budur.

Ayrıca "ilke ve inkılaplara aykırı olma" kavramı da görecelidir. Yargı ve bilim adamlarının birçok konuda "aykırılık" üzerinde tartıştıklarını, kiminin aykırı dediğine kiminin uygun dediğini biliyoruz.

Benim irtica anlayışım şudur: Dinî-millî değerlerimize ters düşmeyen çağdaşlık ölçütlerine göre modası geçmiş, geride kalmış, işlerliği kalmamış düşünce ve uygulamalara saplanmak, bunlar üzerinde ısrar etmek.

18 Mayıs 2007
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: