HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Uzlaşma mı tahammül mü?

Lugatta "uzlaşma" şu manaya geliyor: Aralarında meydana çıkan düşünce veya çıkar ayrılığını kaldırarak uyuşmak.

Birçok konunun (meselenin) yanında daha ziyade başörtüsü ve cumhurbaşkanı seçimi konularında "toplumun uzlaşması" şartından söz edildiğini görüyoruz.

Önce başörtüsünü ele alalım.

Başörtüsünün her alanda serbest (isteyen örter, istemeyen örtmez) olması aslında Müslümanların uzlaşacağı değil, tahammül edebilecekleri bir çözümdür ve Müslümanlar yıllardan beri (en azından cumhuriyetin ilanından bu yana) buna tahammül etmektedirler. Marjinal olaylar dışında sokakta kadınlarımızın çarşafları ve başörtülerine el uzatıldığı olmuştur, ama başını açıp gezen bir kadına veya kıza müdahale eden olmamıştır, yoktur. Demokrasi ve insan hakları bakımından da bu yeterlidir.

Uzlaşmaya gelince, bunun olabilmesi için Müslümanların, başörtüsü konusundaki düşüncelerinden (yani inançlarından) vazgeçmeleri, bu konuda karşı tarafın düşüncesini benimsemeleri veya tersi gereklidir.

Peki bu mümkün müdür?

Hayır. Ne Müslümanlar, örtünmenin dinin emri ve gereği olduğu inancından vazgeçerler, ne de karşı taraf "bu, dinin gereğidir, biz yapmasak da başkalarını engellemek olmaz" noktasına gelirler.

Bu durumda "çözüm, toplumun uzlaşmasına bağlı" demek, çözüm olmayacak, taraflardan birinin dediği olacak, diğer taraf da mağdur yaşayacak demektir.

Cumhurbaşkanı kim olsun?

"Toplumun üzerinde uzlaştığı, herkesi mutlu edecek, herkesin içine sindirdiği biri olsun" diyenler var. Bunlara göre "demokrasi şekilden ibaret değil, onun bir de özü var ve bu öz işte bu toplum uzlaşmasını zorunlu kılıyor". "Dışı süslü, içi boş bir kutu/söz, demagoji, imkansızın istenmesi" bundan başka nedir?

Cumhuriyet tarihi boyunca gelip geçmiş cumhurbaşkanları içinde toplumun üzerinde uzlaştığı ve bu uzlaşmaya dayalı olarak seçilen, seçildikten sonra da görev süresinin sonuna kadar uzlaşmaya konu olan bir cumhurbaşkanı var mı? Mesela ben, kendimi bildiğim günden bu güne kadar yalnızca bir cumhurbaşkanını içime sindirdim; o da merhum Turgut Özal'dır. Milyonlarca vatandaşın da böyle olduğunu biliyorum.

Demagojiyi bırakalım, sadede gelelim, demokrasilerde adına yanlışlıkla uzlaşma dense de olan şey, kanunlara göre iktidar olan ve başkan seçme, kanun yapma... yetkisini elde eden seçilmişlerin seçmeleri, kanun yapmaları, muhaliflerin de buna tahammül etmelerinden ibarettir.

Demokrasinin özü de şekli de budur.

23 Mart 2007
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: