HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


19- Dâvûd-i Kaysarî:
Şerefüddîn Dâvûd b. Mahmûd (v. 751/1350); İlk Osmanlı ulemasından olup Kayseri'lidir. Memleketinde okuduktan sonra Mısır'a gitmiş, aklî ve naklî ilimleri kâmilen okumuş, Sadruddin Konevî'nin halifelerinden Kemâlüddîn Kaşânî'den de tasavvufa sülûk eylemiştir. Tekrar memleketine dönen Dâvûd, Orhan Gazî tarafından İznik'te yaptırdığı medreseye hoca tayin edilmiş ve hayatını burada tedrîs ve te'lîf ile geçirmiştir.
Fıkha dâir bir eserini görmedim. Hadîs usûlü, tasavvuf ve edebiyat dallarında bir kısmı matbû eserleri vardır.(33)

20- es-Sübkî:
Takıyuddîn Alî b. Abdulkâfî (v. 756/1355); Mısırlı, şâfiî mezhebinde yetişmiş, devrinin ileri gelen ulemâsından okuyarak hemen bütün İslâmî ilimlerde üstâd, fıkıhta ise mutlak müctehid derecesine ulaşmıştır. Tâcüddîn Atâullah el-İskenderânî'den de tasavvufa sülûk eylemiştir. Bazılarına göre Gazzâlî'den üstün olup Süfyân es-Sevrî mertebesindedir. Muhtesaru'l-Kifâye sâhibi İbn en-Naqîb anlatıyor: Mekke'de bazı âlimlerle oturarak aramızda şöyle konuştuk: "Dört mezheb imamından sonra Allah Teâlâ zamanımızda öyle bir müctehid gönderse ki bu zat onların mezheblerini bilse, meselelerini teker teker elden geçirip delillerini inceleyerek kendisine mahsus bir mezheb vücuda getirse günümüz onunla şeref kazanır ve herkes ona boyun eğerdi..." Bu sözleri söyledikten sonra hepimiz mezkür vasfın es-Sübkî'den başkasında bulunmadığında birleştik.
Eserleri: Pek çok ve değerli eserlerinden bazıları: ed-Dürru'n-nazîm (tefsîr), Tekmiletü-Şerhi'l-Mühezzeb li'n-Nevevî, el-İbtihâc fî şerhi'l-Minhâc (eksik), et-Tahqîq fi mes'eleti't-ta'lîq, Raf'u'ş-şiqâq fî mes'eleti't-talâq, el-Fetâvâ (oğlu üç ciltte toplamıştır)...(34)

21- el-İtkaanî:
Emîr Kâtib b. Emir Ömer (v. 758/1357); Fârâb'ın kasabalarından birisi olan İtkanlıdır. Türk ve hanefî fukahâsından olan İtkaanî Mısır ve Bağdad'a gelmiş, burada kadılık etmiş, sonra Suriye'ye geçerek Zehebî'den sonra ez-Zâhiriyye Dâru'l-hadîs'inde müderris olmuştur. Rukû'a varırken ve kalkınca ellerini kaldırarak tekbir alan imama "Ebû-Hanîfe mezhebine göre namazın bâtıldır" demiş ve buna muttali' olan Sübkî de bir reddiye kaleme almıştır. Bundan sonra Suriye'de tutunamayan İtkânî Mısır'a geçmiş ve burada tedrîs ile meşgul olmuştur. Hanefî mezhebine şiddetli bir taassupla bağlı, şâfiîlere düşman, kibirli bir kimse idi.
Hidâye üzerine mufassal bir şerh yazmıştır: Gâyetu'l-beyân. Daha başka kitapları da vardır.(35)


33. Taşköprülüzâde, eş-Şekâıku'n-nu'mâniyye fi'l-ulemâi'l-Osmâniyye, yazma nüshamız, vr. 4/a; Bursalı Tâhir, Osmanlı Müellifleri, C. I, s. 67.
34. es-Süyûtî, Hüsnü'l-muhâdara, C. I, s. 145-150.
35. el-Lüknevî, age., s. 50-52; eş-Şevkânî, age., C. I, s. 158.



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: