HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


3. Arâzî ıktâ'ı:
Hz. Peygamber (s.a.) hicretin ilk yılında muhâcirlere, Medîne evlerini ıktâ eylemiş; yani başkanlık sıfatına dayanarak bedelsiz tahsis eylemişti; fakat bu iktâ, evin mülkiyetini değil, intifâ hakkını vermekten ibaret idi. Dördüncü yılda ez-Zübeyr b. el-Avvâm'a vererek başlattığı toprak ıktâı ise mülkiyeti intikal ettiren bir iktâdır. Nitekim Hz. Esmâ'nın, Buhârî'de yer alan "Zübeyr'in arâzîsinden -ki bunu ona Rasûlullah iktâ eylemişti- hayvan yemi hurma çekirdeği taşırdım..."(51) şeklindeki ifadesi de arâzînin ona intikal ettiğini göstermektedir.

4. Teyemmüm ile ilgili tamamlayıcı hükümler ve
ay tutulması sebebiyle namaz:
Bunlar da dördüncü yılda meşrû kılınan ahkâm arasındadır.

5. İffete iftira cezası (haddu'l-kazf):
Kadınların namuslarına dil uzatılmasını engellemek maksadına yönelik "iftira cezası" yine bu yıl, Hz. Âişe'ye yöneltilen bir iftirâ sebebiyle vazedilmiştir.(52) Bu cezayı getiren âyetin meâli şöyledir: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (isbat için) dört şahit getiremiyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin..." (Nur: 24/4).

6. Örtünme ve evlere izin alarak girme hükümleri:
Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'e on yıl hizmet etme saâdetine ermiş bir sahâbî olarak "örtü ve perde arkasında bulunma âyetinin gelmesini ve buna sebep olan hâdiseyi en iyi ben bilirim" diye başladığı bir hadîste olayı detaylarıyle anlatmıştır: Hz. Peygamber (s.a.) Zeyneb b. Cahş ile evlendiklerinde davetli ashâb, zifaf yapılacak odada, uzun boylu kalmışlar, Peygamberimiz de bundan rahatsız olmuş, hatta birkaç kere çıkıp girerek oradakilerin artık gitmelerini îma etmişti. Daha önce de Hz. Ömer'in, örtünme konusu ile ilgili teklifleri olmuştu.(53) Buna son olay da eklenince -ilâhî plândaki zaman gelmiş olduğu için- şu mealdeki âyet nazil oldu: "Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe dâvet edilmedikçe, Peygamberin evlerine girmeyin. Ancak dâvet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, konuşmaya dalmayın. Çünkü bu davranışınız Peygamberi üzüyor, fakat o (bunu size söylemekten) utanıyordu. Ama Allah, gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde (hicâb) arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin, Allah'ın Rasûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımları ile evlenmeniz asla caiz olamaz; çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır. (Ahzâb: 33/53).
Âyette iki önemli hüküm vardır: 1. Başkalarının evine dâvetsiz ve izinsiz girmemek, 2. Hz. Peygamber'in hanımları ile perde arkasından görüşmek. Bunlardan birincisi "isti'zân", ikincisi de "hicâb" terimleri ile meşhur olmuştur.
Rasûlullah (s.a.)'in eşleri, mü'minlerin anneleridir. (Ahzâb: 33/6). Soy ve doğum bağına dayanmasa bile anne annedir; anne ile evlâdı arasında düşünülebilecek kötü (şehevî) duygu, yabancılar arasında olandan daha ağır ve çirkin olduğu için Allah Teâlâ, hem O'nun eşlerini, hem de mü'minleri korumak için -Hz. Peygamber'in hanımlarına mahsus olmak üzere- hicâb emrini göndermiş, gerektiğinde konuşmanın perde arkasından olmasını istemiştir. Sefer sırasında da onlar için, develer üzerine küçük evcikler (mahfeler) yapılır, böylece perde emrine uyulurdu. Aynı yıl, diğer mü'min kadınlar için de örtünme emri gelmiştir (Nûr: 240/30-31). Buna göre mü'min kadınlar, ihtiyaç gereği açılan el, yüz ve ayakları dışında kalan yerlerini, uygun giysilerle örteceklerdir.
İstîzan emri de yalnızca Hz. Peygamber'in hanelerine mahsus olarak kalmamış, bütün evlere teşmil edilmiştir: "Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere geldiğinizi farkettirip (izin alıp) ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde düşünüp anlarsınız./Orada kimseyi bulamadınızsa size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size "geri dönün" denilirse (girmenize izin verilmezse) hemen dönün; çünkü bu, sizin için daha temiz bir davranıştır. Allah yaptığınızı bilir." (Nûr: 24/27-28)


51. Buhârî, Nikâh, 107; Humus, 19.
52. Buhârî, Teyemmüm, 1; Tevbe, 56...
53. Buhârî, İstîzân, 10; Nikâh, 67.



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: