HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Zekât ve vergi

Zekât ve vergi konusundaki makalemi okumuşsunuz, ilginize teşekkür ederim. Zihninize takılan konuyu biraz açmaya çalışayım:
1. Zekâtı devletin toplayıp dağıtmasının gerekli olup olmadığı, yani bu farzı yerine getirme işinin fertlere bırakılmasının cevazı konusu tartışılmıştır. Kimileri bu caiz değildir, bazıları caizdir demişler, bir kısım ulemâ da malları kısımlara ayırarak zahir mallarda caiz değildir, bunların zekâtını devlet toplar ve harcar (yerine iletir), bâtın malların (altın, para vb.) zekâtının ödenmesi ise yükümlülere bırakılabilir demişlerdir.
Mevzûun nazarî tartışması böyle olmakla beraber tatbikatta asırlar boyu zekâtın ödenmesi işi mükelleflere bırakılmış, devlet bununla ilgilenmemiş, öte yandan gerektikçe çeşitli mal ve değerlerden vergi almışlardır.
2. Zekâtın sarf yerleri bellidir. Toplumun ve devletin bu yerler dışında hizmete ve sarfa ihtiyacı vardır: Yol, su, elektrik, âsayiş, resmi hizmetlerde kullanılan personel, araç, gereç giderleri, eğitim, sağlık, ulaşım, adâlet tevzîi... bunlardandır. Bu hizmetlerden bütün vatandaşlar istifade etmektedirler. Ayrıca bu hizmetlerin önemli bir kısmının rejimle, düzenle de alâkası yoktur; rejim ne olursa olsun bu işlere ve hizmetlere ihtiyaç vardır ve bunlar yerine getirilecektir. Devletin diğer gelirleri bu hizmetleri karşılamıyorsa vergi kaynağına-zarureten- başvurulur. Bir örnek üzerinde yürüyelim: Maddi gücü müsait olanlardan belli ölçülerde para toplayarak bir köprü yaptırmaya karar verdiğimizi düşünelim, bu durumda ödemede bulunan her şahıs buna, aynı durumda olan başkalarının da katıldığını düşünerek razı olmaktadır, köprü yapıldığında bundan istifade etmenin şartı, ya yapımına katkıda bulunmak, yahut da gücü bulunmadığı için ödemeden muaf tutulmuş olmaktır. Aksi halde haksızlık edilmiş, halkın malı, onların rızası dışında alınmış ve kullanılmış olacaktır. İşte bu ilkeden hareketle diyorum ki, devletin ihtiyaca binaen talep ettiği vergiyi vermemek, ancak bu vergilerle ortaya konulan hizmetten yararlanmak caiz olmaz; böyle bir istifadeye toplumun rızası yoktur. Devlet vergiyi koyarken ve sarfederken kısmen-tamamen olamaz- haksızlık ediyor, meşru olmayan harcamalar yapıyorsa bu bir başka problemdir; ancak çözüm hiç vergi vermemek değildir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: