HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


1. Fakirlik Çıkmazı:
Bu görüşün ortaya konuşu çeşitli yazarların, fakirlik çıkmazının vücut bulmasına esas teşkil eden sebep hakkındaki görüşlerine göre farklı olmakla beraber, yaygın olanı şöyledir: Gelirin düşük olması tasarruf yapmaya mânî oluyor; bu da geliri arttırmak veya üretimi arttırmak için gerekli olan sermâye birikimini önlüyor. Bazıları da meseleye şu açıdan bakıyorlar: Kalkınmakta olan ülkelerde gerekli iş bölümüne ve buna bağlı olarak yüksek gelire veya geliri arttırma imkânına kavuşmayı önleyen bir pazar darlığı vardır. Burada devamlı ve verimli üretim talebi oldukça azdır; bu- gerekli eğitim ve öğretim hizmetlerini yerine getirmesini imkânsız hâle getirecek ölçüde- devlet gelirinin azalmasına, bu da kişilerin üreticilik seviyesine tesir etmekte; dolayısıyle gelirin arttırılması ve pazarın genişletilmesine engel olmaktadır.
Gerçekten bu noktaların çoğu doğru, mantıkî ve tutarlıdır. Düşük gelire nisbetle yüksek gelirden tasarrufun daha kolay olduğunda, kalkınmakta olan ülkelerin çoğundaki durumun, ileri sürülen nazariyeye büyük ölçüde uygun bulunduğunda şüphe yoktur. Fakat nazariyenin, herkesçe kabûl edilen umûmî bir kanun olduğunu söylemekte biraz ihtiyatlı davranmamız gerekiyor. Buna delîlimiz bizzat iktisâden kalkınmış bulunan devletlerin tarihidir. Bu devletlerin çoğu, bugün kalkınmakta olan devletlerin içinde bulundukları ölçüde ve mânâda geride idiler. Bunlarda da ferd başına gelir düşük, sermâye zayıf idi. Fakat ekseriya yabancı sermâyenin yardımı olmadan geliştiler ve ilerlediler. Gerçi bazı devletler dış borçlardan faydalandılar; fakat şurası bilinmektedir ki, bunların hiçbirisi hibe (grants) şeklinde bir karşılık olmadan yabancı sermâyenin yardımına başvurmadılar. Bu devletlerin kalkınma seyrine yukardaki "çıkmazlık veya fâsid daire nazariyesini" tatbik edecek olursak; mezkûr devletlerin ulaştıkları kalkınma seviyesi bize ya bir nevi hayal, yahut da zamanın acâipliklerinden birisi olarak görünür (Teori isabetli olsaydı bunların kalkınması hayal olurdu).
Bu sözümüz yakında, ileri bir noktaya kadar ve kısa zamanda büyük kalkınma seviyelerine ulaşan - Japonya gibi - devletler için de geçerlidir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: