HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Önsöz
Allah'a hamd ve şükür olsun. Yarattıklarının en üstünü Muhammed b. Abdullah'a, O'nun muhterem âilesine ve uğurlu, nûrlu sahâbesine salâtü-selâm olsun!
Bu kitapta okuyacağınız, Melik Abdülaziz Üniversitesi'nin dâvetiyle Cidde, Mekke, Medîne ve Riyad'da 12 Ramazan 1391 (1 Kasım 1971) tarihinde verdiğim konferansların metinleridir.
Bu konferanslardaki ana düşünce şöyle özetlenebilir: Kalkınmakta olan toplumların kalkınma anahtarlarının üç dişi vardır: bunlardan birisi eksik olunca anahtar vazifesini yapamaz, kapıyı açamaz:
1. Asıl yükü omuzlarında taşıyacak ve aynı zamanda iyi örnek olacak, yeterince rehberin bulunması; sanırım bu, ıslâhat ve kalkınma dâvâsında münevverlerin rolünün ne ölçüde önemli olduğuna dikkatleri çekecektir.
2. Tavan ile taban, idare edenlerle idare edilenler arasında kaynaşma ve işbirliğini temin edecek kuvvetli bir sâikin (iticinin) bulunması. Bilindiği üzere bu sâikin; halkın âdetleri, gelenek ve görenekleri, kültürü, korkuları ve arzuları, mefkûreleri, hayat tarzı ve düşünce metodunun, yine halkın tarihiyle buluşup kaynaştığı bir çerçeveden çıkması, böyle bir kaynaktan taşması zarûrîdir. Yine aynı ölçüde bilinmektedir ki, umûmî olarak Şark milletleri ve hassaten İslâm toplumlarında, bu kaynak ve çerçevenin en belirgin unsuru rûhîdir, psikolojiktir. Bu unsur, tarihin şehâdetinden anlaşıldığı üzere, geçmişte olduğu gibi gelecekte de taban için kalkınmanın en güçlü sâiki ve muharriki olacaktır.
3. Yukarıdaki iki âmili ihtivâ eden, onlara gâyeyi gerçekleştirme yolunu açma imkânı veren müessese ve organların kurulması. Şu şartla ki, bu müessese ve organlar gâye ve hedeflerini iyi bilecek, gâye ile vâsıtayı birbirine karıştırmayacaktır. Aksi halde rollerini oynamaları mümkün olmaz.
Birçok kimsenin anlamakta güçlük çektiği mahallî tasarruf (yerel birikim) bankaları veya içtimî İslâm bankalarının yapmak istediği şudur: Cemiyetin problemlerini bölünmez bir bütünlük içinde görerek ve bunları birbirinden ayırarak ele almanın, başarısızlık yollarını seçmek mânâsına geleceğini idrâk ederek - değişme kilidini açacak ve kalkınma kapısından girmeyi sağlayacak- mezkûr üç dişli anahtarı yapmak. İşte bu bakış ve anlayış bazılarının, bu bankaların, bankacılık işi ile elde etmek istediği içtimaî problemler arasındaki alâkayı anlamamalarına sebep olmuştur. Bir banka, içtimaî problemlere nasıl uzanabilir? Sanki bu banka kelimesi, cemiyetle alâkasını kesmiş bir tabu sembolüdür; bir büro veya kasa dâiresinin dört duvarı arasında hapsedilmiştir. Ekseriyet bu kelimeyi harflerinden dolayı, eski duvarlar arasına kapatmakla ona ne kadar haksızlık etmişlerdir. Fakat düşünceleri, bu kelimenin sınırları içindeki tasarruf bankalarında donup kalmakla kendilerine de zulmetmişlerdir. Çünkü kullandıkları dar ve katı ölçü sebebiyle düşünceleri; cemiyet içinde servetin içtimaî hizmet vazifesine, cemiyeti değiştirmek için bu vazifenin değiştirilmesini takip edecek geniş imkânlara açılmaktan, bunu idrakten âciz kalmıştır.
Tasarruf bankaları hiçbir zaman, tasarruf ve mevdûât toplama işini, merkezî yatırımların finansmanı için yerine getireceğini iddia etmedi. Plânlamaya dayanan bir cemiyette hiçbir iktisatçı bunun aksini iddia edemez. Çünkü bu cemiyetlerde tasarruf mevdûâtı plân ve hesaba dahildir, tasarruf terbiyesi için sarf edilen gayretten daha azı ile ve daha kısa yoldan, buna hâkim olmak ve idare etmek mümkündür.
Tasarruf bankaları da, başlarında hocamız Dr. Abdul Mun'im el- Kaysûnî'nin bulunduğu taraftarları da bunu bilirler. Fakat onlar, bunun dolaylı bir yoldan istenilen değişikliğin en iyi vâsıtası olması yanında, hem sıhhat hem de yapıya yönelik bir eğitimin dayanağı olmasını istediler.
Ancak taassubun kör ettiği, hislerin kasırgasına tutulmuş, halkın iyiliğini istemeyen kişiler, bu teşebbüsün yolunu tıkamak, tuzak kurmak ve tökezlemesini beklemek yolunu tuttular. Durum onlara uygun bir kıvama gelip fırsat elverince; kuruluşu üzerinden, tek elin parmakları sayısınca ay geçmeden birinci merhaleye oklarını yönelttiler; küçüğü büyülttüler, aksaklığı abarttılar.
Tatbikat sırasında her merhalenin açık ve aksak taraflarına el atmamız, bunları ıslâh ve tedâvî etmeden diğer merhalelere geçmememiz tabiî idi.
Onlar hücûm fırsatı buldukları zaman tasarruf bankaları, yeni bir merhalenin ( yatırım merhalesinin) yolunun başında idi. Bu merhalenin aksaklıkları ıslâha teşebbüs edecek kadar ortaya çıkmamış idi. Bilerek veya bilmeyerek giriştikleri tenkitlerle, bu kuruluşu yıkmaya teşebbüs ettiler.
Münevverlerden bir grubun bu bankaları yıkmaya, vazifesine mâni olmaya ve yolunu değiştirmeye teşebbüs etmeleri samimî kişilere acı verdiyse, ben kendim ve onlar için şu noktalarda teselli buluyorum:
a) Bu teşebbüsü baltalamak isteyenler de, bugün tasarruf bankalarının daha önce bulunmayan bir tasarruf eğitimine yol açtığını ve tasarruf çâreleri üzerinde çalışan organların dikkatini, daha önce ne okullarda, ne de köylerde denenmemiş sâhalara çektiğini itiraf ediyorlar.
b) Bu nesil içinde mezkûr düşüncenin şuûruna varmış, felsefesini ve hedeflerini kavramış kimseler görüyorum. Gönül, bu dâvâ için tekrar cihat yolunu açacak samimî ellerin de bulunacağından ümit kesmek istemiyor.
c) Görüşleri ve doktrinleri farklı birçok iktisadî ve içtimaî sâhaların fikir adamı, bu çığır açan deneme üzerine eğildiler, yazılar yazdılar.
d) Bu tesellilerin en büyüğü de, bu sistemi keyfîlikten koruyacak ve emniyetini garanti edecek mevzûatın yokluğunu istismar ederek, bu plânı ve teşebbüsü yıkmayı kendine iş edinen grubun başlarının, tesir sâhasından uzaklaştırılmalarıyla gerçekleşti. Mısır'ın vefâkâr evlâdı başkan Enver es - Sâdât, devletin durumunu düzeltmek için aldığı birkaç karar ve yaptığı icrâât arasında, ülkede içtimâî bankalar teşkilâtının kurulabilmesi için gerekli olan çerçeve ve mevzûâtın hazırlanmasını emretti; ayrıca tasarruf bankaları için daha öncekilerden büyük hedefler gösterdi. Allah, hâssaten bu ülke ve umûmî olarak İslâm ümmetine hizmet yolunda ona başarı versin!
Samimî olarak gayret gösterenlerin duâlarını kabûl buyuran Allah, hepimize doğru yolda yürümeyi nasip eylesin!

Dr. Ahmed en- Neccâr


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: