HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


İslamcılık

Bugünlerde "eski-yeni" bağlamında yine tartışma konusu olan İslamcılık üzerine iki yıl önce, tarih ve tanımla ilgili bir girişten sonra şunları söylemiştim:

Bana "İslamcı" dediklerinde, ister Meşrutiyet dönemindeki, ister günümüzdeki mânasında İslamcılık ile kendi dâvam ve konumum arasında bir aynılık ve âidiyet ilişkisi kuramıyorum. Ama benim de İslamcılık diye adlandırabileceğim bir dâvam vardır, bu dâva şuurlu bütün müslümanların ortak dâvasıdır ve bu tanımlamada İslamcı ile müslüman aynı kimliktir. Bana göre İslamcı, müslümandır, müslüman da "düşünce ve inançtan davranışa, ferdi hayattan ictimâi hayata kadar bütün alanlarda, ilişki ve eylemlerde Allah'ın irade ve rızasını gözeten, buna aykırı bir inanç, düşünce ve eylem içinde olmamayı hayatının düsturu ve gayesi edinen kimse"dir. Benim İslamcım dünyayı tanır, başka inançlar, dünya görüşleri, hayat tarzları hakkında doğru bilgi sahibi olur, ancak bunları büyütmez, kendini hiçbir alanda geri ve aşağı görmez, "iyi kötü, ileri geri, güzel çirkin" değerlendirmelerini kendi ana kaynaklarına, değer ölçütlerine göre yapar, kendine ait değerlendirmelerde geçer not alamazsa kusuru kendinde arar, telâfiyi kendi ölçütleri ve dinamikleri ile gerçekleştirmeye yönelir. Müslüman vahye ve İslam aklına dayanır, beşeri ve tarihi katkısı olan kurum, değer ve kuralların eskiyeni olursa bunları yine kendine ait araçlarla, tecdid ve ictihad yöntemiyle yeniler.

Meşrutiyet dönemi İslamcılarının hayatlarını araştırdığınızda onlar arasında da dini pratikleri eksik olanları görürsünüz. İslamcılık inanç, tasavvur ve şuurla ilgili olduğu için bu bakımdan eksiği olmayan İslamcılar da, dindarlık yönünden eksiklikler, kusurlar, ihmaller içinde olabiliyorlar.

Günümüze yakın zamanlarda biraz kavram değişikliğine de uğrayan İslamcılığın mensupları, temsilcileri de böyle. Bunların amelce kusurlu olanlarının kusur gerekçeleri farklı; kimi eğitim almamış, kimi yaptığı "İslamcılık" faaliyetini cihad ve en önemli amel olarak biliyor, diğer kusurlarını bunun örteceğini düşünüyor, kiminin de İslam anlayışı bu gibi kusurları kusur saymıyor.

Benim ilk işaretlerini almaya başladığım bir değişim ve gelişim de İslamcılık anlayış ve uygulaması alanında gerçekleşiyor, bu değişim, İslamcılığın yaygın anlamından benim İslamcılık tanımlamama doğru oluyor. İslam ile siyaseti ve ideolojiyi aynılaştıranlar, İslam'ın siyaset ve ideolojiyi aştığını bilmeyenler şimdi bunun hatalı olduğunu anlamaya başladılar. Türkiye'de siyasetin kendi kuralları, kadroları ve söylemi ile, İslamcılığın; yani müslüman kalma ve yaşama mücadelesinin de kendi mahiyetine ve amacına uygun kurallar, söylemler, yöntemler ve kadrolarla yapılması gerektiği anlayışına doğru bir gelişmenin rüzgârını almaktayım.

Siyasal İslamcılık nisbeten yeni bir terim; müslümanlar'ın yükümlülüklerinden bir kısmının, belli bir dönemin şartları içinde öne alınmasıyla ve gerçekleştirilme stratejileriyle ilgili. Bu "bir kısmı"ndan maksat da İslam'ın siyasi, sosyal, hukuki ve ekonomik talepleridir. "Bütün olmadan parça da olmaz" düşüncesinden yola çıkan siyasal İslamcılar, "inancın, ibadetin, eğitimin, medeniyetin olabilmesi için siyasi iktidarın da müslümanların elinde olması gerekir" diyorlardı. Bu düşünce dün de, bugün de yanlış değildir, ancak müslümanların bütün misyonu, siyasi iktidar şartına bağlı değildir, siyasi iktidar başkalarının elinde olduğu zaman da hem İslam, hem de müslümanlar ve onların insanlığa rahmet olan dini temsil ve tebliğ vazifeleri devam eder. Ben buna da İslamcılık dediğim için "İslamcılık bitmez" diyorum. İslamcılığın muhtevasını yalnızca siyasi iktidar ile sınırlamak doğru değildir, hiçbir devrin İslamcısı da dâvasının sınırını böyle çizmemiştir. Dün siyasi iktidar da müslümanların elinde olsun diye çalışanlar, bu amaçlarına eremedikleri zaman ve zeminlerde yine İslamcı olarak misyonlarını sürdürüyorlardı. Bugünün müslümaları, bana göre hepsi aynı zamanda İslamcıdır, işte bunların bir kısmı, yaşadığımız dünyanın şartları içinde yeni bir siyasî İslamcılık çizgisi belirlediler: Demokratik, laik, çoğulcu bir düzen içinde, başkalarının hak ve hürriyetlerine zarar vermedikçe İslam'ı, azami ölçülerde yaşamak. Bunun içinde bütün şubeleriyle sosyal hayat da vardır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: