HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Laiklik ve dinsizleştirme23

Bir gazetenin köşe yazarı, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in, kız çocuklarınının okula gönderilmesini teşvik için söylediği sözleri eleştiriyor ve bize göre "dinsizleştirme politikasının bir başka adı olan" laiklik anlayışını tekrarlıyor. Sayın Çelik'in söylediği şundan ibaret: "...çünkü onlar biliyor ki biz 'eğitim, tahsil, ilim kadın ve erkek için farzdır' diyen bir peygamberin öğretisine sahip insanlarız". Yazar bu sözün laikliğe aykırı olduğunu ispat için şunları söylüyor: "Kız çocuklarının okula gönderilmesine engel olan toplumsal geleneğin, dini taassuptan kaynaklandığını ve gücünü buradan aldığını biliyoruz. Muhtemelen Milli Eğitim Bakanı da bu nedenle, kız çocuklarının okula gönderilmesini teşvik etmek için ortaya İslami bir referans koymaktan çekinmiyor. Ancak niyet ne olursa olsun, bunun laik bir ülkenin bakanı tarafından seslendirilmiş olmasını doğru bulmuyorum. Laik bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı'nın referansı din olamaz. Toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesi için referansımız dini kurallar ve öğütler olursa, o sistemin laik olduğundan söz edemeyiz. Bugün okula çocuk göndermek, yarın bir başka konu. Laik düzende din, kişiyle Tanrı arasında özel bir alanın konusudur ve bir kişisel vicdan sorunudur. Dini bu özel alandan çıkarıp, toplumsal ilişkilerin modernleşmesi için dahi olsa kullanma niyeti, sistemin laik niteliğini bozar. Eğitim gibi mutlak surette laik olması gereken bir konuda dini referansların kullanılması ise başlı başına bir çelişkidir."
Yazar, emsalinin sıkça başvurduğu bir kıyası da ihmal etmiyor, okul yerine cami yapmanın ve camilere yardım etmenin doğru olmadığını şöyle açıklıyor: "Gazetedeki odamın penceresinden baktığım semtte neredeyse yüzer metre arayla camiler yükseliyor. Aynı yerdeki okul sayısı ise bir elin parmaklarından daha az. Çocuklarını eğitmek için okul yapmaktan aciz bir halktan toplanan yardımlarla yapılan dev camiler. Camilere elektriği indirimli, suyu bedava verirken; okullarından bu hizmetler için para alan bir devlet ve belediye yönetimi..."
Bu laiklik anlayışını değiştirinceye kadar tartışmaya devam edeceğiz.
Şu cümleden başlayalım: "Kız çocuklarının okula gönderilmesine engel olan toplumsal geleneğin, dini taassuptan kaynaklandığını ve gücünü buradan aldığını biliyoruz".
Hz. Peygamber zamanında cami hem ibadet hem de eğitim öğretim yeri idi. Kadınlar bu iki faaliyete de katılırlardı. İslam tarihi boyunca bazı zamanlarda ve yerlerde dinî gerekçelerle kızların medreselere gönderilmemesi, kızların okumaya ve bilmeye ihtiyaçları bulunmadığından veya bu ihtiyacın inkar edilmesinden değil, kadın-erkek ilişkilerindeki sınırlamalardan ve bu sınırlamaların, Hz. Peygamber zamanından daha farklı yöntemlerle uygulanmasından kaynaklanıyordu. Buna rağmen Müslüman kızlar ve kadınlar da ihtiyaç duydukları eğitim ve öğretimi almanın yolunu bulmuşlardır ve kendi devirlerinde Hıristiyan dünyasından daha ileri durumdadırlar. Tarihi bir yana bırakarak günümüze gelelim. Bugün dindar Müslümanlar kızlarını okutmak istiyorlar, ancak inançları gereği kızlar başlarını örtmekten vazgeçmiyorlar. Yanlış dinsizleştirme anlamındaki laiklik uygulaması bu kızlara şunu dayatıyor: "Ya başınızı açarsınız veya okumaktan vazgeçersiniz; size başörtü'lü okuma hakkı vermiyoruz!" Şimdi sormak gerekiyor: Bugün kızların okumalarına dini taassup mu engel oluyor, laikçi taassup mu? Laik ülkede bütün vatandaşlara bir inancı veya hayat tarzını dayatmak olmaz, ama dinini yaşamak isteyenleri, herhangi bir sebeple bundan mahrum bırakmak da olmaz, olmamalıdır; laiklik dini engellemek için değil, din ve vicdan hürriyetini güvence altına almak için vardır. ABD anayasasının bir tadilinde şu maddeye yer verilmiştir: "Kongre, bir din kuran ya da bir dinin gereklerinin özgürce yerine getirilmesini yasaklayan, söz ve basın özgürlüğü ile, vatandaşların şikayetlerini hükümete bildirmek için dilekçe verme haklarını ve barışçıl toplanmalarını kısıtlayan hiçbir yasa çıkaramaz." Laik ve demokrat olduğunu iddia eden Türkiye, hem de Anayasa'daki 24. maddeyi kullanarak "dinin gereklerinin özgürce yerine getirilmesini yasaklayabiliyor!" Bu laiklik ve demokrasi anlayışı değişecektir.



23 Yeni Şafak, 04.07.2003



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: