HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Çoğulcu demokrasi ve millî bütünlük

Bir yandan çeşitli inanç, etnik alt kültür ve hayat tarzlarına var olma, yaşama ve gelişme imkanı veren diğer yandan da bu çeşitlilik içinde bir bütünlük, bir ortak şuur ve değerler alanını koruma amacına hizmet eden sosyal, kültürel ve siyasi model arayışları, bu arayış çerçevesinde yoğunlaşan tartışmalar devam ediyor. Korunacaklarla değişecek ve gelişecek olanların sınırlarını belirlemek en önemli problem olarak kendini gösteriyor. Dengeyi gözetenler yanında çoğulculuğa veya korumaya ve bu sebeple sınırlandırmaya ağırlık verenlerin programları ve amaçları çatışıyor. Bu çerçevede son günlerde Türk ahlakını, aile yapısını ve manevî değerlerini korumak amacıyla bazı yayınların ve faaliyetlerin yasaklanması veya sınırlandırılması gerektiğini ileri sürenler ile kısıtlama ve yasaklamanın çoğulcu demokrasi ile bağdaşmadığını iddia edenler arasında hararetli tartışmalar oldu. Aynı mahiyetteki tartışmalar Kürtçe konusunda da sürüyor. Bir ülkeyi paylaşan, adı "ümmet, millet, birlik..." ne olursa olsun bir beraberliği, birlikteliği, birliği korumak isteyen her ferdin ve gurubun, ferde ve guruba ait hak ve özgürlükleri kullanırken bütüne ve bütünlüğe, ortak değerlerin korunmasına zarar veren davranışlardan kaçınmasını, zarar veriyorsa hak ve özgürlüklerini ayarlı kullanmasını uygun bulanlardanım.
Bizim çoğulcu toplum yapımızın nasıl olacağı konusuna ışık tuttuğuna inandığım için, Abant toplantısında, Amerika'da yaşayan tarihçi sayın Kemal Karpat'ın yaptığı konuşmalardan bazı kesitler aktaracağım:
Sayın Karpat Bosna'da kendilerini Türk olarak tanımlayan Boşnak'ların medrese ve camilerini yeniden inşa veya tamir ederken Osmanlı sanatını esas aldıklarını ve İstanbul'da katıldığı bir Boşnak düğününde etnik kültür hakim olduğunu dile getirmesi üzerine Boşnak'ların, "Evet biz Boşnak'ız ama her şeyden evel Türk'üz" dediklerini naklettikten sonra sözü, vaktiyle kendisinin de okuduğu Dobruca Mecidiye Medresesine getiriyor ve şunları söylüyor: "Medrese aslında Babadağ kasabasında 400 sene evvel kurulmuş bir medresenin devamı idi. Komünistler bu medreseyi 1967 yılında kapattılar... Kim okudu burada? Orada ben okudum. Ve benim okuduğum bu medresede 1930-40 yıllarında Kırım asıllı Tatar, Nogay, Deliorman'dan gelmiş Kızılbaş dediğimiz Türkler, Osmanlı Türkleri ve başka çeşit müslümanlar vardı. Fakat orada herkes kendini Türk bilirdi. Bütün bunları söylemekten maksadım nedir? Burada var olan, yaşayan bir çoğulculuk misali vermek istedim... Kanımca bu, Osmanlı'dan beri 500 yıldır hala ayakta duran canlı bir çoğulculuk misalidir. O halde biz çoğulculuktan söz etmek istiyorsak model olarak şurada burada ayağa kaldırılan mevcut çoğulculuklardan değil, bizaat kendi pratiklerimizden hareket etmek durumundayız. Osmanlı Devletinde farklı gurupların müesseseleşmesine izin verilmiyor ve devlet bunları ayrı dil, kültür ve gurup olarak tanımıyordu, ama bunların varlığına da müdahale etmiyordu. Bütün bu guruplar kendi iç dinamiği ile yaşamaya devam ediyorlardı. Böylece devlet ile toplum arasında bir çoğulculuk meselesi doğmuyordu..."
"Kısaca acaba biz burada çoğulculuktan bahsederek aslında mevcut olmayan bir sorunu mu yaratmak istiyoruz... Bu toplum geleneksel olarak kendi tarihi tecrübesine dayanarak çoğulcu bir hayat yaşamaktadır. Bir mahallede birbiriyle komşu olan çeşitli etnik kökenden gelen Laz, Gürcü vs. insanlar pekala bir arada yaşamaktadırlar. Ve kendilerinin etnik kökenlerinin de farkındalar. Bunu formülleştirerek ve ona "Arkadaş senin Laz, Gürcü... olmaya hakkın vardır" diyerek bu adamların kafalarında mevcut olmayan bir ayrılık mı doğurmak istiyoruz acaba!... Acaba farklı kökendeki bu insanların üstünde onları birleştiren şey nedir? Onu araştırmamız gerekiyor..."
Karpat hoca bu birleştiriciliği, sosyolojik bir vakıaya, tarihi miras olarak "fiilen birlikte yaşama" kültürüne bağlıyor.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: