HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Tantâvî'nin Fetvası

Türkiye, rejmi şeriat tehlikesine karşı korumak için İslam ülkelerinin yüksek öğrenim diplomalarını kabul etmiyor. Malum YÖK, el-Ezher ve benzeri üniversitelerden mezun olup Türkiye'de yüksek lisans imtihanına girmiş, kazanmış, master veya doktora yapmış ve Türkiye üniversitelerinden master ve doktora diploması almış kimselerin bile diplomalarını iptal etti. Ama konu başörtüsü olunca ve el-Ezher'den bir hoca da, yasakçıları okşayan bir fetva verince ona sımsıkı sarılıyor, bayraklaştırıyor, hocayı ılımlı/ılık diye övmeye başlıyorlar.
Cuma günü belli başlı İslam ülkelerinde verilen Cuma hutbelerinde bu konu ele alındı.İran'da Cennetî, Lübnan'da Hüseyin Fadlullah, Mısır'da el-Ezher Camii'nin hatibi ve daha niceleri Tantâvî'in fetvasına karşı çıktılar, Kardâvî de karşı görüşünü açıklamıştı.
Tantâvî'nin fetvâsını ben de biraz tahlil ve tenkit edeceğim.
Tantâvî başörtüsünün islâmî bir emir, baş açmanın haram olduğunu da söylüyor ve "İslam ülkelerinde başörtüsünü yasaklayan bir kanun çıkarılamaz" diyor. Yine onun sözlerinden anlaşıldığına götre İslam ülkelerinde başörtüsünü emreden bir kanun çıkarılabilecektir. Tantâvî'yi ılık ve ılımlı bulanlar fetvasının bu kısmı için ne diyorlar, merak ediyorum; yoksa bektâşî gibi âyetin, "Namaza yaklaşmayın" kısmını alıyorlar da "Sarhoş ilken" kısmına gelince "Hafız olmadığım için o kısmı bilmiyorum" mu diyorlar.
"Tantâvî'nin İslam ülkesinden kastı nedir? Sorusu da konumuz bakımından önemlidir. Kısaca cevap vermek gerekirse o, İslam ülkesi derken laik ülkeleri değil, hukuk kaynaklarının başında islâmî (vahye dayanan) kaynakların bulunduğu ülkeleri kastediyor. Bu ülkelerde başörtüsünü yasaklayan bir kanun çıkarılamayacağını bilmek için Ezher Şeyhi'ne sormak gerekmez, bunu herkes bilir.
"Bir gayr-i müslim ülke, müslüman kadınların dini vazifelerini engelleyen, onları başlarını açmaya mecbur eden bir kanun çıkarırsa kadınlar ya oradan göçerler, ya da -başka çareleri olmadığı için- başlarını açarlarsa günahkâr olmazlar" demek başkadır (bu söylenebilir), ülke böyle bir zulüm kanununu çıkarabilir demek başkadır (bu söylenemez).
Tantâvî, "Fransa'nın başörtüsünü yasaklayan bir kanun çıkarma hakkıdır" derken ülkelerin egemenlik, bağımsızlık ve hükümranlık haklarına dayanıyor. "İslam'a göre de bir başka devletin hükümranlık haklarına müdahale edilemez" demek istiyor. Ama şunu unutuyor: İslam dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir insana zulmedilmesine razı olmaz ve müslümanlar, güçleri yettiği ölçüde dünyanın neresinde olursa olsun yapılan bir zulmü, bir hak ihlalini engellemekle yükümlüdürler.
Bugün dünyada var olan bütün devletlerin altına imza attıkları, insan haklarıyla ilgili antlaşmalar vardır. Ayrıca belli ülke guruplarının oluşturdukları birlikler (bloklar) mevcuttur. Bu antlaşmalarda kabul edilen esaslar ülkeleri bağlar, hükümranlık hakkı bu antlaşmalara karşı işletilemez. İslam istemediği halde tarihi bir zorunluluk olarak İslam ülkelerinde de mevcut olan kölelik, insan hakları antlaşmaları ile ortadan kaldırılmıştır, bunun altına imza atan bir "İslam ülkesi", fıkıhta var diye ve hükümranlık hakkına dayanarak köleliği sürdüremez. Din özgürlüğü, dinin emir ve yasaklarına uyarak yaşama özgürlüğünü de içine almaktadır ve Fransa da bu hak ve özgürlük bildirgesini imzalamıştır. Evrensel hukuka aykırı olmayan bir meşru sebep bulnmadıkça din özgürlüğünü kısıtlayamaz; bu kurallar İslam için de başka sistemler için de geçerlidir.
Arap TV. lerinden gördüm, Tantâvî bu konuşmayı yaparken (fetvayı verirken) yanında Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy de vardı. Konuşma epeyce gürültü kopardı, birçok sarıklı (Ezher uleması) itiraz ediyordu, Şeyh, konuşmasını bitirir bitirmez apar topar kalkıp gitti. Bakan da konuşmasında şunları söylemiş: Fransız Müslümanlar, Katolikler, Protestanlar ve Yahudiler gibi aynı haklara sahiptirler, yasa sadece Müslümanları hedef almıyor. el-Ezher Müftüsü'ne laik ve Müslüman olmayan ülkelerde hukuka saygı göstermenin görev olduğunu vurguladığı için teşekkür ederim".
Müslümanlar, yalnız kendilerine değil, başka inanç sahiplerine yönelik haksızlıklara da itiraz ederler.
Müslümanlar her yerde hukuka saygılıdırlar; Fransızların da evrensel hukuka ve antlaşmalara saygılı olmaları gerekir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: