Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |
|
Din Eğitimi
Birkaç yıl önce "Çaktırmadan Dine Karşı" başlıklı bir yazı yazmıştım. Seçimler yaklaşıyor, arada bir savaş rüzgârı estirilse de ekonomiden başka bir şey de konuşulmuyor. Yine başörtüsü mağdurları sokaklarda, yine din eğitim ve öğretimi kısıtlı, yine İlahiyatlara ve mezunlarına kıyılıyor... Son günlerde, fen liselerinde din derslerinin yalnızca birbir yılda verilmesi için bir hazırlık yapılmakta olduğunu da öğrendim. İşte bu sebeple sözünü ettiğim yazıyı bir daha yayınlıyorum:
Dine bir mümin gibi inanmayan, dini hayattan hoşlanmayan,hatta onu insanlar için zararlı bulan kimselerden pek azı bu inanç ve düşüncesini açıkça ifade edebilmiştir;geriye kalan çoğunluk ise açık ifade yerine örtülü ifadeyi, doğrudan anlatım yerine dolaylı anlatımı tercih etmişlerdir.Son gönlerde iki siyasetçi,bir gazeteci ve TV. yorumcusu ve bir de edebiyatçı-yazar-konuşmacı dan dinlediğimiz şu cümleler bize,kasıtlı,planlı ve programlı olarak "çaktırmadan dine karşı" bir hareketle karşı karşıya olduğumuz sezgisini verdi.şöyle diyorlardı bu şahıslar:
"Onaltı yaşından önce çocuklara verilecek din bilgisi ve eğitimi onların bağımsız düşünme kabiliyetlerini körletiyor..."
"Biz çocuklarımızı onaltı yaşından önce Kur'an kurslarına,İmam-Hatiplere göndererek Kalkancıların kucaklarına düşmelerine izin vermiyeceğiz;onları tek çatı ve tek program içinde okutup eğiterek ülkenin tarih ve coğrafyasını,insan sevgisini... öğreteceğiz".
"Bize yol gösterecek müsbet ilimden başka bir şey yoktur."
"Genetik, sbernetik, biyonik alanlarındaki çalışmalar bize yepyeni, eskisine hiçbir yönden benzemeyen bir üçüncü bin yıl getiriyor, her şey değişecek... Ama bu insanlar için faydalı mı olacak? Bunu bilemiyoruz..."
Dördü de önemli ve etkili yerlerde bulunan bu şahısların farklı gibi gözüken sözleri bir maksutta birleşiyor: İnsanlığın tek rehberi müsbet ilimdir,din insanların gelişmesi ve mutluluğu önünde bir engeldir.Fikir ve kültür tarihini okumamış kimseler bu sözlerin ve düşüncelerin yeni (çağdaş, ileri düzeyde) olduğunu zannedebilirler; hemen hatırlatalım "en kaba çizgileriyle pozitivizm de bir asır önce işte bunları söylüyordu". Yeni olan yalnızca şahıslar ve söyleme biçimleridir.
Bu sözlerin bizim açımızdan değerlendirilmesine gelince:
Bağımsız düşünce bir aldatmacadır; önemli olan düşüncenin bağımsızlığı, ögelerin ve sonucun yalnızca düşünene ait olması değil -çünkü bu olamaz- mantığı, tutarlılığı, doğruluğu, yönlendiricileri (nefis mi, şeytan mı, kin mi, nefret mi, şartlanmışlık mı, hırs mı, yanlış bilgiler ve evham mı...) ve ulaşılan sonucun fert ve toplum olarak insanlığa getirdikleridir. "Dindarları bağımlı, kendilerini bağımsız düşünür" sayanlar yapabilirlerse kendi düşüncelerini bu ölçütere vursunlar .
Herhangi bir şeyin sahtesini gerçeğinden ayıramıyanlar, o şey hakkında doğru bilgisi olmayanlardır. Kalkancı'nın kucağına düştüğü iddia edilen kızcağız ne Kur'an kursu, ne de İmam-Hatip mezunu, ona iyi bir din eğitim ve öğretimi verilseydi neyi ve kimi rehber edineceğini bilecekti. (Sonradan o kızın da bir piyon olduğu anlaşıldı).
Müsbet ilmi din haline getirenler laboratuar kobayları seviyesinde bir hayata razı olmak durumundadırlar. İnsan olarak yaşamak isteyenlerin ihtiyaçlarını tek başına müsbet ilim karşılayamıyor, insanlar dine, düşünceye, san'ata, sezgiye, hayale... ihtiyaç duyuyorlar; ayrıca müsbet ilim bunları değil, bunlar müsbet ilmi doğuruyor ve besliyor.
Bahsedilen alanlardaki gelişmelerin bir kısmı insan hayatını kolaylaştırmaya, hastalıkların tedavisine, bitki ve hayvan türlerinin ıslahına, verimin arttırılmasına... yöneliktir ve iyi kullanıldıklarında, daha önceki devirlerde icat edilmiş "saban, teker, elektrik, motor" kadar insanlara yararlıdırlar. Bu icatlar dinin yerini alamadığı gibi onlar da alamaz, her biri kendi yerinde işlerliğini sürdürür. İlmi ve teknolojik gelişmelerin bir kısmı ise insanın ruh ve bedenine müdahale, onu değiştirme veya insanlığa tahakküm gibi amaçlara yöneliktir; bu tasarrufların küçük örneklerinin bile nasıl olumsuzluklara yol açtıklarını görüp ibret alıyoruz. Daha büyüklerini ise ancak hak dinin ve yüksek ahlakın rehberliğinde engelleyebileceğimizi düşünüyoruz.
Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git
|