HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


İktidara Mektup

Ak Parti birçok kamu oyu araştırması yaptırıyor, şüphesiz bu yoldan tabanın beklentilerini de öğrenmiştir. Ben de bir süre önce yazdığım bir seri yazıda Türkiye'nin normalleşmesi için bazı aydınların beklentilerini köşemden duyurmuştum. Aşağıdaki mektup Konya'dan geliyor, çeşitli vesilelerle görüşüp konuştuğum insanların (bunu genelleştirirsek büyük bir halk kitlesinin) bazı acil problemlerle ilgili beklentilerini de yansıtıyor, bu sebeple okuyucularımla paylaşmayı uygun gördüm.
"...çok degerli hocam, nasılsınız? Ramazanınızı tebrik ediyor, yazılarınızı severek okuyoruz. Geçenlerde M. Emin Parlaktürk hocanın mektubunu kösenizde yayınladınız, benim mektubu da Cengiz Akpınar adıyla yayınlarsanız çok sevinirim veya katıldığınız görüşlerim varsa onları kendi görüşünüz olarak yazarsanız çok sevinirim. Siz bu konuda yıllarca mücadele etmiş, gece gündüz çalışmış çok ... bir insansınız. Sizi çok seviyor ve uzun ömürler diliyoruz. Selam ve saygılar..
Başbakanımız ve Ak Parti Yönetimine,
Çok değerli ve muhterem başbakanım ve Ak Parti yönetimi,
sizden Ak Parti tabanı olarak şu isteklerde bulunuyoruz:
1- YÖK değişikliğini içeren ve meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğini gideren yasayı mecliste hemen bu ay içinde görüşüp mümkünse anayasa değişikliğini de yapıp koyu CHP'li olduğu anlaşılan cumhurbaşkanının vetosuna ve anayasa mahkemesinin iptaline fırsat vermeyecek şekilde geçirin. Bu işi başarı ile Irak'a asker gönderme tezkeresinde olduğu gibi çabucak ve fazla tartışmaya mahal vermeden ve K. Gürüz, K. Alemdaroğlu, Ayhan Alkış gibi hükümeti ve Ak Parti yönetimini engellemeye, işi yavaşlatmaya, oyalamaya, saltanatlarını sürdürmeye çalışanlara yüz vermeden bu milletin ve tabanın sesine kulak vererek bitirin. Genelkurmay 2. Başkanı hakkında soruşturma açın. Avrupa Birliği ilerleme raporunda Türkiye'yi zor durumda bırakan, siyaset yapan memur ve bürokratlara idari soruşturma açın.
2- Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini azaltın, hiç bir sorumluluğu olmadığı halde sorumlu hükümeti engellemesine izin vermeyin. Kadınları köşke davet etmeyerek ayrımcılık yapan ... Cumhurbaşkanı'nın yargılanmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapın. Bu ülkede suç işleyen hiç bir kişi ve idarecinin suç işleme özgürlüğü ve dokunulmazlığı olmamalı. Suç işleyen cezasını çekmeli. Başörtüsü herkesin bildiği gibi anayasada ve kanunlarda yasak değildir. Bu ülkede anayasa mahkemesi, bir yorumla meclisin ve millet iradesinin üzerine çıkarak yasak koyamaz. Bu mesnetsiz ve keyfi yasağı derhal kaldırın. Uzlaşma, uzlaşma... daha ne kadar bekleyeceğiz. Bu zulmü daha ne kadar sürdüreceksiniz. İnsan haklarına aykırı bu uygulamalara PKK'lıların bile affedildiği topluma kazandırıldığı bir dönemde son vermelisiniz. Hükümet, sorumluluk almalı ve millete karşı sorumlu olduğunu bilmeli, asker gölgesinde siyaset yapmamalı. Demokratik cumhuriyet istiyoruz. Yüce Atatürk, askerlerin siyaset yapmasını yasaklamış ve üniformalarını çıkarmasını istemiştir.
Saygılar..."
Bu vesile ile bir hususa temas etmek istiyorum. İktidar halkın beklentilerini, seçim konuşmalarında vaad ettiklerini gerçekleştirmeye teşebbüs ettikçe, "Mecliste çoğunluğu elde etmeniz yetmez, siz halkın ancak şu kadarını temsil ediyorsunuz, muhalefetle ve diğer çevrelerle uzlaşmaya gitmeden bunları yapamazsınız..." deniyor. Halbuki Anayasa'da meclis çoğunluğu ile nelerin yapılabileceği açık ve seçik olarak hükme bağlanmıştır, iktidarlar da seçmenlerine, "Biz şunları yapacağız ama muhalefet izin verirse..." diyerek oy almamışlardır; hukuk devletinde belli olan kurallara göre bunları yapacağız demişlerdir. Bir çelişki de şu noktada göze çarpıyor: Halkın yüzde yetmiş beşi başörtüsünün serbest bırakılmasını istiyor, anayasada yer alan laiklik ilkesine dayanarak (bu ilke asla başörtüsü yasağına temel kılınamaz iken bunu yaparak) başörtüsünü yasaklıyorlar, insan haklarından ve halkın iradesinden söz edilince de "Ne yapalım, antidemokratik de olsa kanunlar değişinceye kadar uygulanacaktır" diyorlar. Eğer ilkelere karşı kanunlar diyorsanız, muhalefete karşı da kanunlar demeniz gerekir ve kanunlar iktidara yetki veriyorsa iktidar anayasayı da değiştirir, muhalefete de muhalefet eder. Adı konmamış (halk tarafından istenmemiş) koalisyon belasından kurtulmak vacip olmuştur. Uzlaşma, huzur ve sükun aramak gereklidir ama iktidarın elini kolunu bağlamak için istikrarı bozma şantajına boyun eğmek de gerekli değildir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: