HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Türkiye'de Demokrasi

Genel olarak demokrasinin önemli problemleri, çıkmazları, çelişkileri, tutarsızlıkları vardır, ama diğer siyasi sistemlerle karşılaştırıldığında kötülerin en iyisi olarak kabul edilmiştir. Bugün dünyada uygulanan demokrasi mesela eski Yunan sitelerinde uygulanandan da, elli yıl öncekinden de farklıdır. Nasıl kapitalizm sosyalizm karşısında tavizler vererek kendini kısmen değiştirme yoluna gitmişse demokrasi de kendine yönelik eleştiriler doğrultusunda kavram ve uygulama olarak önemli değişimler geçirmiştir. Bugün biri çıkıp da demokrasiyi çoğunluğun azınlığa karşı egemenliği, çoğunluk hak ve taleplerinin azınlığa rağmen/ zararına olarak gerçekleşmesi, vatandaşların oy vermenin ötesinde yönetime katılmamaları... şeklinde anlayamaz. Elbette bir çoğunluk hakkı da vardır; oy çokluğuna dayanan iktidarlar seçmenlerinin talepleri ile onlara verilen sözleri öncelikle gerçekleştirmeye çalışırlar, ancak yeterli oyu alamamış siyasi gurupların ve muhalif vatandaşların da hak ve özgürlüklerini korumak, mümkün olduğu kadar onlarla da uzlaşarak iktidarı kullanmak durumundadırlar. Uzlaşma sağlanamayan noktalarda çoğunluğun (oyunu alan iktidarın) dediği olur, ama bunun da hukuka aykırı olmaması gerekir ve yapılanlar isabetli olmazsa bir sonraki seçimde iktidar değişir.
Bugünün demokrasilerinde "oyu verme, sonra koyuverme (iktidarı kendi haline bırakma)" yoktur. Sivil toplum örgütlenir, örgütler hem denetim yaparlar hem de belli bir düzen ve sınırlar içinde yönetime katılırlar. Tabii bütün bunlar teorik olarak böyledir, uygulamada önemli aksaklıkların olduğunu inkar etmek mümkün değildir.
Demokrasi ile laiklik arasındaki denge, mümkün olduğu ölçüde, azınlık ve çoğunluğa ait din ve düşünce özgürlüğünün korunması ilkesine göre kurulmuştur.
Peki Türkiye'de demokrasi teoriye ne kadar uygun?
Bir kere Batı'da ordunun yönetime katılması, siyaset yapması, hele hele darbe yapması mümkün değildir, düşünülemez. Bizde bugüne kadar bunlar olagelmiştir, bugünlerde "artık olmaz herhalde" noktasına gelinmiş gibidir.
Batı'da sivil toplum örgütleri ve medya daha güçlüdür, yönetime katılma imkan ve uygulamaları daha geniştir. Bizde çocuk daha yeni doğmuştur, büyümektedir.
Türkiye'de laiklik, demokrasinin önünde gitmekte, azınlığın hak ve özgürlüklerini koruma bahanesiyle çoğunluğun din özgürlüğü aşırı şekilde kısıtlanmaktadır.
Batı'da yasama ile yargı ve yürütme arasındaki denge daha iyi kurulmuştur, demokrasinin olmazsa olmazı olan "halkın egemenliği" ilkesi etkilidir; sonuçta ülkeyi atanmışlar değil, seçilmişler yönetir.
Bizde ise bu denge henüz kurulabilmiş değildir. Halka güvenmeyen jakobenler, kendilerince bazı tehlikeleri, olumsuz gelişmeleri engellemek için "halkın egemenliğini" sulandırmışlar, işlemez hale getirmişlerdir. Halkın seçmediği ve siyasi sorumluluğu da olmayan (halka hesap vermeyen, tekrar seçilmeme endişesi taşımayan...) bir cumhurbaşkanı, milyonlarca vatandaşın oyu ile iktidara gelmiş hükümetin (dolayısıyla milyonlarca vatandaşın) irade ve tasarruflarını veto ile çıkmaza sokmakta, çok kere onların (halkın) dediği değil, kendi dediği olmaktadır. İdari yargı ve Anayasa mahkemesi (hatta bazen bu mahkeme üyelerinin yarıdan bir fazlası), halk çoğunluğunun iradesine uygun karar ve kanunların anayasaya aykırılığını iddia ederek iptal edebilmekte, başörtüsünde olduğu gibi halkın kahir ekseriyetinin dediği ve istediği değil, yedi hakimin dediği ve istediği olmaktadır; başka bir deyişle bırakın azınlıkta kalanları, çoğunluğun bile hak ve özgürlükleri korunamamaktadır.
Bu dengelerin daha düzgün kurulabilmesi için üç tedbirin önemli olduğunu düşünüyorum:
1. Cumhurbaşkanını da halk seçmelidir.
2. Anayasa mahkemesi kararları halkın egemenliği (çoğunluğun iradesi ve talebi) ile çatıştığında halkın dediğinin olması için yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
3. Ülkeyi seçilmişler yönetmeli, bazı atanmışların egemenlik paylaşımında demokrasinin olmazsa olmazı korunmalıdır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: