HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Irak'ın geleceği

The Jerusalem Post'ta Şlomo Avineri şu tarihi gerçekleri hatırlatıyor: "Britanyalı emperyalist hayalperestler 1920'lerde Osmanlı İmparatorluğu'nun birbirinden çok farklı üç eyaletinden bir Irak yaratmaya çalıştığından beri, bu ülke ancak kaba güçle bir arada tutulabildi. Britanyalılar iktidarı Bağdat merkezli Sünni Arap azınlığa teslim etti. Kuzeydeki Kürt azınlık, yanı sıra güneydeki Şii çoğunluk iktidardan fiilen dışlandı. Bunun sonucu olarak da bütün Irak hükümetleri, Kürtler, Şiiler, hatta küçük Hıristiyan Asuri cemaati tarafından art arda girişilen isyanlarla karşılaştı. Saddam Hüseyin Irak'taki bütün Sünni Arap azınlık rejimlerinin sadece en acımasızıydı ve tam da bu yüzden Irak, daima en zalim Arap rejimi olageldi."

Bu tespit doğru ise ki -herhalde öyledir, görülen ve bilinen budur- Irak'ın halk iradesiyle birleşmesi, her gurubun diğerine karşı kardeşçe duygular içinde olması, diktatörlüğün zalim gücüyle değil demokratik özgürlük içinde birlikte yaşama iradesinin öne çıkması ve hayat bulması oldukça zor görünüyor. Birlik için, ayrılık talebini oluşturan ve kamçılayan iç sebeplerden -dış sebep ayrıdır ve o hep var olur ve aşılabilir- daha güçlü bir sebebe, bir amile, bir saika ihtiyaç vardır. Bu sebep (saik, dayanak, ilke) ne olabilir? Bazı yazarlar "din, mezhep, tarih ve birlikte yaşama iradesi"ini ileri sürüyor ve bunların güçlendirilmesi gerekir diyorlar. Ama bunlara biraz daha yakından bakıldığında -belki din hariç- diğerlerinin ya ayrılık sebebi veya birinin varlığının diğerine bağlı olduğu görülür.

Birlikte yaşama iradesi, ondan önce sayılan değerlere bağlıdır.

Tarih oldukça karmaşıktır ve birlik için olduğu kadar ayrılık için de kullanılabilir.

Mezhep tarih boyunca ayrılık, ihtilaf ve çatışma sebebi olmuş veya bu maksatla kullanılmıştır.

Doğru anlaşılan, yorumlanan din (İslam) -geçmişte olanlar da dinin yanlış yorumuna bağlanmak ve din tenzih edilmek şartıyla- diğer unsurlara hayat verebilir ve onları koruyabilirdi. Mezhep farkı din birliğinin önüne geçirilmez, müslümanların (aynı mezhepten olmasalar bile İslam'da birleşenlerin) ancak kardeş olabilecekleri zihinlere yerleştirilebilir, uygulamada öne çıkarılabilirdi. Yüzyıllarca önce Hz. Ali Haricîlere şunu söylemişti: Mescid ve meclisimiz size de açıktır, bizimle birlikte düşmana karşı savaşırsanız zaferin meyvalarından siz de eşit olarak yararlanabilirsiniz. Kim bize silah çekerse biz de ona silah çekeriz". Kur'an-ı Kerim, "müminlerden bir gurup diğerine karşı haksızlık ederse müminler topluluğu haklının yanında yer alarak haksızı ıslah eder veya yola getiriler" kuralını koymuştu. İşte bu kural ve örnek uygulamalar, ayrılık sebeplerini boğar, geçersiz kılar ve birliği sağlayabilirdi. Ama -başka birçok yerde olduğu gibi- Irak'ta da bunlar olmadı, demir yumruk kullanıldı, haklı istekler bastırıldı, haksızlıklar ısrarla devam ettirildi. Şimdi öyle bir birikim/zemin oluştu ki, bundan ancak ayrılık fidanı biter ve büyür. Bu saatten sonra ve kısa bir zaman içinde dini, etkili olarak devreye sokmak da mümkün değildir. Ya şahıs ve gurup çıkarları dini bastırmış ya laiklik ilkesine sapılmış yahut da dini menfaate hadim kılacak anlayış ve yorumlar hakim hale gelmiştir. Daha önceki bir yazımda da ifade ettiğim gibi Irak vb. ülkelerde Türkiye'dekine benzer bir laiklik mümkün değildir, ancak bu, dinin siyasete egemen olacağı anlamına da gelmez. Siyaset yine kendi kurallarına göre işler, din de sözde "Devletin dini" olmakla ve ancak izin verilen alanlarda uygulanmakla avunur.

Keşke Irak'ta yaşayanlar adalet ve hakkaniyete dayalı bir düzen içinde hür iradeleriyle birleşseler, ama ben bunu oldukça zor görüyorum ve ufukta iki ihtimal beliriyor: 1. Sonunu önceden görmek zor olan iç savaş. 2. Dış güçlerin -vaktiyle İngilizlerin yaptığı gibi yanlış yapmadan- Irak'ın bütünlüğünden yana ağırlıklarını koymaları sonucu elde edilecek birlik, beraberlik, barış ve huzur. Bu sonuncu ihtimal de bugün olandan farklı bir dünya düzenine bağlıdır.

28 Ağustos 2005
Pazar



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler | Tarihe Göre: Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: