HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Öncelikli Tehlike (2)
Geçen Pazar yazısında Türkiye'de öncelikli tehlikenin, "şiddete veya takıyye demokrasisine dayalı şerîat getirme hareketi" olmadığını ileri sürmüş, bunun delîllerini açıklamıştık. "Öncelikli tehlike ve tehdit irticâ değilse nedir?" sorusunun cevabını ise bu hafta sonuna ertelemiştik.
Sıralaması tartışmaya açık olmak üzere bize göre varlık, bütünlük, huzur ve güvenliğimizi tehdit eden en önemli olay ve olgular şunlardır:
1. Ahlâk buhranı. Ülkemiz önemli boyutta bir ahlâk buhranı yaşamaktadır. Milli eğitim politika ve uygulamamızın içinde "aşkınlık, derinlik ve millîlik" nitelikleri taşıyan bir ahlâk anlayışı ve bu anlayışa dayalı bir ahlâk eğitimi mevcût değildir. Ara sıra sözü edilen ahlâk, ne olduğu belli olmayan, göreceli, değişken bir ahlâktır. Uygulamada, örnek olması gereken şahıslardan sokaktaki adama kadar büyük bir kitle mide bulandıran ahlâksızlık örnekleri sergilemektedirler.
2. Yoksulluk ve gelir dağılımındaki çarpıklık. Yıllardan beri ülke ekonomisinin kötü yönetilmesi ülkeyi yoksullaştırmış, millî hâsıla ve fert başına düşen millî gelir gerilemiştir. Paradan para kazanma yöntemi reel ekonomik yatırımları olumsuz etkilemiş, az sayıda rantiye gurubu devleti ve halkı soyar hâle gelmiş, önümüzdeki yılın bütçesinin üçte birden fazlası da (17.4 katrilyon lira) faiz giderlerine ayrılmıştır.
Varlıklı yüzde yirmi ile yoksulluk sınırının altında yaşayan yüzde yirmi arasındaki gelir ve servet farkı akıl almaz boyuttadır. Geriye kalan yüzde altmış da hayatından memnun değildir. İşsizler ordusunun mevcût sayısı her geçen gün artmaktadır. Refah içinde yüzen, gücünü kullanarak menfaatini kotaran ve kurtaran azınlığın hayatından memnun olması tehlikeyi azaltmaz, arttırır.
3. Din ve düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasından kaynaklanan sıkıntı. Bu yüzden milyonlarca vatandaş -eyleme dökmemiş olsalar bile- gönül ve kafa isyanı içinde yaşamaktadırlar. Demokratik düzende toplumun taleplerini meclise (yasama ve yürütmeye) aktarmakla yükümlü olan siyasetçilerin âcizliği, çâresizliği, geveşekliği, halkın hak ve özgürlüklerini elde etmek için güveneceği en önemli aracı fiilen ortadan kaldırmaktadır. Bizde sivil toplum örgütlenmesi ve faâliyetleri de yok mesabesindedir. Bu sebeple hak ve özgürlük kısıtlayıcıları (jakobenler) köyde değneksiz dolaşmakta, istediklerini yapmaktadırlar, yaptıkları da yanlarına kalmaktadır. Şiir okuyanların, konuşma yapanların hapsedilerek siyasî yasaklı hâle getirlmeleri, parti içi muhâlefet yapanların hain ilân edilmesi, ilim kurumlarında, son örneğini Dr. Alev Erkilet Başer olayında gödüğümüz kıyımlar hem siyaseti hem de ilmi tıkamıştır. Eller Nobel alıp bayram ederken, patent yarışı yaparken biz beyin öldürmek veya göçürmekle meşgûl oluyoruz.
Bu üç tehlike ile ilgili üç altın sözü hatırlayalım:
"Yoksulluk insanı inkârın eşiğine kadar getirir" (Hadîs).
"Aç köpek fırın yıkar".
"Utanma duygunu kaybedersen her şeyi yaparsın" (Hadîs).
"Kurtulma ümidini kaybeden kedi köpeğe saldırır".


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: