HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Kadın Eli Sıkmayanlar
Okuyan kızlarımız ile çalışan kadınlarımızın başörtülerini "siyasal İslâm'ın simgesi" sayanlar, genç kadınların ellerini sıkmayan erkeklerin bu davranışlarını da "irticâ belirtisi" olarak değerlendirmektedirler. Siyasal İslâm her ne ise ona taraftar olmak, azınlıklardan daha aşağıda bir statüye ait olmayı gerektirdiği için de "kadın eli sıkmadığı sabit olan" erkekler, birer ikişer kamu görevlerinden uzaklaştırılmaktadır. Kadın eli sıkmamak -bir irticâ belirtisi olmanın yanında- kimilerine göre çağdışılık, kimilerine göre de cinsel saplantı (hastalık) alâmetidir. Bütün bu değerlendirmeleri yapan ve sübjektif hükümlerinden sonra kıyımları gerçekleştiren ilgililer, eğer çağdaş iseler ve çağdaşlık demokrasi demekse, çağdaşlık insan haklarına saygı demekse bir de dönüp işin dîni cephesine bakmalı değil miydiler? Evet bunlar meselenin dîni yönüne de bakıyor veya bazı "bakıcılara" baktırıyorlar; ancak kitabın ters yönünden baktırıyorlar! Biz ise burada kitabı düz tutarak bir okuma yapmaya çalışacağız.
Dînî hayatına uygulama konusunda hassas, fakat yeterince dînî öğrenim ve eğitim almamış bir vatandaşın, "kadınların ellerini sıkmak câiz midir?" sorusunun cevabını ararken yapacağı şey, ya açıp bir kitaba (İlmihâl kitaplarına, Haram-Helâl konusunu işleyen kitaplara) bakmak veya gidip bir bilene sormaktır. İlmihâl kitaplarına bakıldığında orada yazılan şudur: Kadınların elleri, yüzleri, ayakları gibi açılması câiz olan yerlere şehvetsiz bakmak câiz olmakla beraber buralara dokunmak câiz değildir; çünkü dokunmak bakmaktan daha etkileyicidir ve bunun için -bakmada olduğu gibi- bir ihtiyaç ve zarûret yoktur. Niçin ihtiyaç yoktur? Çünkü bizim geleneğimizde yaşlı hanımların, yabancı ve namahrem de olsalar elleri öpülür, ama genç hanımlar ile genç erkekler tokalaşmazlar, kucaklaşmazlar ve öpüşmezler; bu âdetler (tokalaşma, öpüşme) başka toplumlara ve özellikle Batılılara ait bulunmaktadır. Batılılaşma demek olan çağdaşlaşma, modernleşme bizim topluluklarımıza girdikçe, bizi etkisi altına aldıkça bu nevi modalar da yaygınlaşmış, tabîîleşmiş ve aksine davranışlar -çağdaşlaşmış, modernleşmiş, batılılaşmış kimseler tarafından- kınanır ve yadırganır olmuştur.
Mümin kitaptan veya bilenden bu cevabı alınca ona düşen şey, genç ve namahrem -evlenmeleri câiz olan- kadınların ellerini sıkmamaktır. Bu hassasiyet ve davranışın sebebi dindarlıktır, kişinin dînine bağlılığıdır, Allah'ın ve Resulü'nün (s.a.v.) emirlerine saygıdır, müslümanca yaşama arzusudur; siyasetle, -eğer müslüman olmak mânâsında değil ise- irticâ ile hiçbir alâkası yoktur. Kaldı ki, bu davranış siyasal İslâmın simgesi olsaydı bile, siyasal İslâm bir kanâat, bir düşünce, bir inanç olarak kaldığı sürece suç ve kusur sayılmamalı, din ve düşünce özgürlüğü içinde değerlendirilmeli, bu düşünceyi benimseyen vatandaşlara "ikinci sınıf insan veya vatandaş" muamelesi yapılmamalı idi.
Birileri çıkar da ya genel olarak yahut da aksine davranmanın zarar ve sıkıntı doğurduğu durumlarda "kadın eli sıkmanın câiz olduğuna dair" fetvâ verirse bakılır: Eğer bütün bilenler aynı fetvâyı veriyorlarsa müslümanlara düşen buna uymaktır, bu konuda iki fetvâ varsa o zaman müslümanlar bunlardan birine (hangisi onun vicdanına yatıyor, kanâatinde ağır basıyorsa ona) uymakta serbesttir. Bir mûteber mezhebi, ictihadı, fetvâyı benimseyen ve bununla amel eden, dînî hayatında bunu uygulayan kimseyi vazgeçirmeye, başka bir ictihadı, mezhebi, fetvâyı benimsemesi için baskı yapmaya kimsenin hakkı olamaz; böyle bir baskı şerîatın uygulandığı zamanlarda ve toplumlarda bile yapılmamıştır.
Kadın eli sıkmamanın dînî bir dayanağı bulununca, bizim geleneğimizde böyle bir âdetin bulunmadığı da sabit olunca yadırganması uygun bulunan davranış, müslümanın kadın eli sıkmaması değil, aksine hareket etmesi, genç kadınların ellerini sıkması, hattâ bununla da yetinmeyip onları öpmesidir. Geleneğimizde münkerlerin (yadırganması gereken davranışların) marûf (yadırganmaz, hoşgörülür) hâle gelmesi kıyâmet alâmetlerinden; yani toplumun İslâmî ahlâk yönünden bozulmasının işaretlerinden sayılmıştır.
Müslümanlar ile gayr-i müslimlerin veya İslâmî hassasiyetleri zayıf, uygulamaları eksik bulunan müslümanların bir arada yaşadığı toplumlarda barış, birlik, beraberlik, huzur, asayiş isteniyorsa yapılacak şey, başkalarının haklarına zarar vermediği sürece insanlara, inançları ve dünya görüşleri doğrultusunda yaşama imkânı vermek, din ve vicdan hürriyeti tanımak, bu sebeple kimseyi kınamamak ve özellikle haklarına tecavüz etmemek; görevden almak, sürgüne göndermek gibi yaptırımlar uygulamamak, baskı yapmamaktır. İnsanları medenîleştirmenin yolu, bir başka toplumu, topluluğu körü körüne taklit etmek değildir; bunun yolu insana toplum içinde yer ve değer vererek okumasını, öğrenmesini, bilinçli davranmasını, irdeleyici ve seçici olmasını, evrensel değerler yanında kendi özel ve yerli değerlerine sahip çıkmasını, ehliyeti itibariyle hak ettiği yerde ve işte çalışmasını sağlamaktır. Vatandaşları el sıkanlar ve sıkmayanlar, örtünenler ve örtünmeyenler, filân partiye veya falân partiye oy verenler... şeklinde bölüklere ayırmak, parçalamak, her birine farklı muamele yapmak millet ve memleketini sevenlerin yapacağı şey değildir, çağdaş dünya ve Batı medeniyeti de bu nevi baskıları, ayırımları ve uygulamaları ilkel bulmakta, çağdaşlığa aykırı saymaktadır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: