HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


VEHİM Mİ, GERÇEK Mİ?
Dünyada ve Türkiye'de İslâm'a karşı tavırlara ve İslâmî gelişmeyi engellemek için alınan tedbirlere, sürekli ve düzenli eylemlere bakınca insan ister istemez bir komplo teorisi üzerinde düşünüyor veya böyle bir vehim içine düşüyor. Önce Amerika Başkanı "komünizm tehlikesi bitti, şimdi karşımızda siyasî İslâm tehlikesi var" diyerek İslâm'ı hür dünya için bir potansiyel tehlike olarak ilan ediyor. Arkasından Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa gibi önemli devletlerin yetkilileri ve nihayet NATO yetkilisi bu tehlike ve tehdit ilanını sürdürüyorlar. NATO'ya dahil bulunan Türkiye bir İslâm ülkesi olarak NATO yetkilileri ile bu "tehlike ve tehdit" kavramını tartışacağı yerde hükmü kabullenme ve gereğini yerine getirme yoluna giriyor.
Bu ülkede muhafazakâr kesimin "Halk Partisi zihniyeti" diye bildiği bir kafa yapısı ve bu yapının yönlendirdiği bir davranış biçimi vardır. Buna göre İslâm gericiliktir, ona nefes alma imkânı verilmemeli, zaman içinde yok olması, dağlarda ve mağaralarda yaşayanların dini haline gelmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
İşte bu "biri dışta, diğeri içte" iki kafa, "kafakafaya vererek" siyasal İslâm dedikleri ve İslâm'ın bütününden ayrılması mümkün olmayan vakıayı ortadan kaldırmak üzere planlar oluşturdular, oluşturuyor ve bu planları belli bir düzen ve sıra içinde uygulamaya koyuyorlar. Bunu yapanlar kimler? Kimler yok ki! İşverenler, işçi temsilcileri, siyasî partiler, medya, sanatçılar, yazarlar, bürokratlar... Peki bunların tamamı mı? Hayır, bazı kesimlerin çoğunluğu bile değil, ancak etkili ve yetkili olanları! İnsana öyle geliyor ki (komplo teorisi, vehim denebilir), bunların temsilcileri bir yerde veya yerlerde muntazaman toplanıyor, yapılanları değerlendiriyor ve yeni tedbirleri devreye sokuyorlar.
1946'dan bu yana İslâmîleşmenin gelişmesini, bazı siyasî iktidarların halka (Müslümanlara) verdikleri tavizlere (tabiî hak ve hürriyetlere) bağlıyor, onları suçluyor ve bu hakların tamamını, teker teker geri almaya teşebbüs ediyorlar. Gözlerini taassup kör ettiği ve milletten uzak düştükleri, onların duygu ve düşüncelerinden habersiz oldukları için teşebbüslerinin vahim sonuçlarını düşünemiyor, düşünenleri de bunları göze alıyorlar. Halkın gözünü boyamak için "biz de Müslümanız, bizim amacımız kutsal dinimizin sömürülmesini önlemektir" diyorlar. "Pekiyi siz nasıl bir İslâmî hayata razısınız?" diye sorulduğunda alınan cevap "eğitimi, öğretimi olmayan, kamu alanlarında bireylerin bile yaşamasına izin verilmeyen bir İslâm" oluyor.
Tarih ve toplum bilimlerinin ışığında meseleye baktığımızda "siyasî İslâm adına İslâm karşıtı" olanların girdikleri sokağın çıkmaz olduğunu görüyoruz. Bu yola girenler ne Dimyat'tan pirinç getirebiliyorlar, ne de evdeki bulgura sahip olabiliyorlar. Komplo teorilerinin ve vehimlerin peşine düşerek hem kendilerine, hem de ülkeye zarar veriyorlar.
Aklı ve vicdanı olanların toplanıp karar vererek uygulamaya koymaları gereken sistem şu olmalıdır: Toplumun birliği ve düzeni bir sosyal sözleşmeye dayanır. Bu sözleşmeye dahil bulunan dinî, etnik, kültürel alt-gruplar -birlik ve bütünlüğü bozmayan, başkalarının hak ve hürriyetlerine zarar vermeyen- düşünce ve uygulamalarında serbest bırakılırlar. "Bu ülke bizim, hepimizin, başka bir ülkemiz yok" şuuru içinde hareket edecek olan bütün gruplar ve fertler ülkeyi koruma ve kalkındırma, sosyal adalet ve refahı sağlama konularında işbirliği yapar, dayanışma içinde hareket ederler. Mesele -bir bakıma- bu kadar basittir. Yeter ki, aklımızı başımıza alalım, dayatmalardan ve tabiatla, fıtratla savaşmaktan vazgeçelim!


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: