HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Siyaset ve Ahlak
Türkiye'nin ekonomisi iyi yönetiliyor mu, yönetilmiyor mu? Etnik ayrımcılık ve buna dayalı terör olayları var mı, yok mu? Bu olaylara karşı alınan tedbirler, olması gerekenin en iyisi veya ona yakını mı, değil mi? Enflasyon düşecek mi, düşmeyecek mi? Türkiye dolaylı yoldan bağımlı mı, bağımsız mı? İşkence var mı, yok mu? Bazı bakanlıklara görevli alınırken siyasî ayırma ve kayırma yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Pek azı müstesna siyasîler, halkın gözüne girip oy alabilmek için dinî ve mukaddesatı istismar ediyorlar mı, etmiyorlar mı? Devlet dairelerinde rüşvet alınıyor mu, alınmıyor mu?
Bu ve benzeri soruların cevaplarını, mecliste, açıkoturumlarda, televizyon tartışmalarında, siyasî konuşmalarda ... takip ediyoruz; siyasîlerden iktidarda olanlar ile muhalefette olanlar genellikle farklı cevaplar veriyorlar. İktidardakiler her şeyin iyi gittiğini, yakında Türkiye'nin köşeyi döneceğini, "Cumhuriyet tarihinde ilk defa şu, şu büyük işlerin başarıldığını", hükümetin her meselenin üstesinden geleceğini söylüyorlar; muhalefettekiler ise tam zıddını söylüyor, kara tablolar çiziyor, felaketin, iflasın, krizin kapıda beklediğini haber veriyorlar. Kar beyazdır, birisi karın kara olduğunu söylüyorsa gerçeğin hilafını söylüyor demektir; bunu bilerek, kasten söylüyorsa "yalan söylüyor" demektir. Yukarıdaki sorularda da siyahlar ve beyazlar var; aynı şeye biri siyah, diğeri beyaz diyorsa ortada bir yalancı var demektir. Bu yalancılar da ülkeyi yönetenler veya yönetmeye talip olanlar ise karşımızdaki dağ gibi bir ahlak krizidir. Çünkü ister iktidara gelebilmek için olsun, ister iktidarda kalabilmek için olsun yalan söylemek, bizim geleneğimizde ahlaksızlıktır. İslâmda böyle bir yalanı söyleyen kimse şahid, hakim, yönetici, öğretmen, imam, dinî metinlerin ve haberlerin taşıyıcısı (râvi)... hasılı makbul ve muteber bir insan olamaz. İtibarını yeniden kazanabilmesi için halini düzeltmesi, yalandan vazgeçmesi (tevbe etmesi) ve buna çevresini inandırması gerekir.
Evet Türk'ün geleneğinde, müslümanın da dininde yalan söylemek ayıp, çirkin ve günahtır, yalancı da haysiyetsiz bir insandır, sâbıkalı ve şâibelidir. Ülkemizde yalanı seçkinler ve seçilenler -milletin gözünün içine baka baka- söylüyorlarsa bir yerde yanlış yapıldığı ortaya çıkmış olmaz mı?
Pekiyi bu yanlıştan ne zaman dönülecek?


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: