HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


Samimiyet İmtihanı
Daha çok Alevi kardeşlerimizin bulunduğu kahvehanelere açılan ateşle başlayan ve milletini, memleketini seven, barıştan, sevgiden, huzurdan, kardeşlikten yana olan insanlarımızı ziyadesiyle üzen olaylardan bazı ibretler ve dersler alınmazsa akan kanı durdurmak, acıyla kavrulan gönülleri serinletmek mümkün olmaz. Samimiyetin en önemli alameti hâl (durum, tutum, davranış) ile kâlin (sözün) birbirine uymasıdır. İnsan hakları, sevgi, barış, kardeşlik gibi kavramları yerli yersiz kullanmak, bu kavramların arkasına saklanarak şeytana ve fesat erbabına hizmet etmek kimseye iyilik getirmez. Eğer "din, mezheb, renk, ırk, görüş, bölge farkı gözetmeksizin bütün insanlar seviliyor ve sayılıyorsa, yetmiş iki millete bir göz ile bakılıyorsa" sünni ve aleviler de bu sevilecek ve sayılacak insanlar ve milletler arasındadır. Bunlardan birini sevgiden ve saygıdan istisna edenler sözlerinde samimi olamazlar.
"Her koyun kendi bacağından asılır, suç ve ceza şahsîdir; sorumluluk, suçu işleyene aittir, onu başkalarına sirayet ettirmek ve genellemek ilkelliktir, kişinin suçu isbat edilmedikçe suçlu muamelesi yapılamaz, aksi sabit olmadıkça suçsuzluk, masumluk esastır..." Bu ilke ve kurallarda ihtilaf (görüş ayrılığı) bulunmadığı halde son günlerde meydana gelen olaylarda bu ilkelerden önemli sapışlar yaşanmıştır: Birisi ağzından bir söz kaçırmış, defalarca özür dilemesine, sözünü geri almasına rağmen tahrik edilmiş kalabalıklar etrafa dehşet saçmışlar, millî serveti heba etmişler, huzur ve sükûnu bozmuşlardır. (Halbuki medyada her gün sünnilerin değerleri küçümsenmekte, mukaddeslerine hakaret edilmektedir.) Belediyenin, mevcut mevzuat gereği bir binayı kısmen yıkması, sünnilerin alevilere karşı bir hareketi, din ve vicdan hürriyetine, insan haklarına bir tecavüz olarak takdim edilmiş, alevi kardeşlerimiz olumsuz davranışlara itilmiş, tahrik edilmişlerdir. (Halbuki sünnilerin de camileri, kursları, yurtları -mevzuata aykırı olduğu için- defalarca yıkılmıştır). Kimlikleri halen mechul olan caniler, kahvehaneleri silahla taramış, masum vatandaşlarımızı hunharca katletmişlerdir. Sorumluluklarının farkında olmayan, söylediklerini öncelikle vicdanlarına sunmayan bazı kimseler çıkmış, polisi suçlamış, gerici dincilere verilmiş tavizlerden söz etmiş, faturayı sünni kesime çıkarmaya çalışmışlardır. (Halbuki polisin yaptıkları kadar polise ve askere yapılanlar da herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. Emniyet güçlerinin orada bulunmalarının sebebi can ve mal emniyetini korumak, daha fazla kan akmasını ve millî servetin zayi edilmesini önlemektir. Ayrıca sünnilerin daha çok bulunduğu nice mahallede, köyde, mezraada evler, camiler, kahvehaneler, dernek, vakıf ve parti binaları kurşunlanmış, bombalanmış, nice canlar alınmış, kanlar akıtılmıştır.)
Sünnilere yönelik olaylarda bunların liderleri çıkıp alevi kardeşlerimizi suçlamamışlar, yalnızca cinayetleri kınamış ve faillerin yakalanmasını istemişlerdir. Esasen herhangi bir yerde, bir veya birkaç sünninin veya alevinin karşı tarafa saldırmasını, zarar vermesini genelleyerek bütün alevileri veya sünnileri töhmet altında bırakmak, suçu ve cinayeti kitleye yaymak gaflet değilse hiyanettir; getireceği sonuç da millî birlik ve beraberliğin bozulması, aynı dine mensup veya önemli müşterek değerleri paylaşan kitleleri birbirine düşman etmektir. Bu davranış biçimini sevgi ve barış elçiliği, insaniyet ve insan hakları havariliği ile bağdaştırmak (hâl ile kâl arasında samimiyet bağı kurmak) mümkün değildir.
Alevi, sünni, inanan, inanmayan, açık, kapalı, laik, islâmcı aklımızı başımıza dermek, kısa vadeli menfaatler için devamlı ve hayati menfaatlerimizi feda etmemek, pireye kızıp yorganı, sarhoşa kızıp mahalleyi yakmamak durumundayız. Bu ülkeden başka bir ülkemiz, vatanımız yok; yabancıların hakimiyetinde müreffeh yaşamaktan, kendi hakimiyetimizde yoksul yaşamak daha şerefli ve mutluluk vericidir. İnsanlara zorla belli bir inanç ve kanaat benimsetmek mümkün değildir. Baskı yalnızca kin, nefret ve iki yüzlülük doğurur. Farklılık içinde birlik ve dirlik ancak karşılıklı hoşgörü ile, haklara saygı ile sağlanabilir. En büyük gücümüz birlik ve beraberliğimizdir, düşmanlarımıza karşı tek yumruk oluşumuzdur. Birlik ve kardeşliğimizi bozmaya yönelen mikroplara karşı uyanık ve tedbirli olmak, düşmana fırsat vermemek aklın ve sağduyunun tek kârı olsa gerektir.
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: