HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |


İslâmî Muhalefet
İslâm, Batı'da söylenen ve anlaşılan mânâda bir din olmayıp, inanan ve inanmayan bütün insanlığı ilgilendiren, değerler, değerlendirmeler, hükümler, düzenlemeler, çağrılar ihtiva eden bir ilahi nizamdır; bilgi, inanç, ibadet, düzen ve düzenlemeler bütünüdür. Bu bütün, beşer üstü bir kaynaktan (Allah'tan) gelen vahye dayanır, vahyin bilerek ve sebepli (hikmetli) olarak açık bıraktığı (meskût geçtiği) alanlar ictihad ile doldurulur; ancak ictihad da vahiyden müstakil bir bilgi ve hüküm üretim aracı değildir, vahyin ışığında ilahi irade ve rızanın keşfine çıkıştır, bulunan ve bilineni, Allah'ın iradesi bu olmalıdır zannı ile kabulleniştir. Durum böyle olunca da gerek açık vahyin getirdiği ve gerekse bunun ışığında ictihad ile elde edilen bilgi ve kurallar -inananlara göre- tek doğrudur, tek meşrûdur. Bu bilgi ve kurallar yalnızca ferdin özel hayatında ve vicdanında değil, dünya ve insan hayatının bütününde geçerlidir.
İslâmın karşısında laik ve seküler düşünce ve sistemler vardır. Burada akıl, vahiyden müstakildir, vahye muhtaç değildir, doğruyu ve meşrû olanı bilme ve bulma kabiliyet ve selahiyetine sahiptir, dünya ve kamu hayatı aklın bilgi ve bulgularına göre düzenlenmeli ve yönetilmelidir, din bu alana karıştırılmamalı, fertlerin özel hayatlarında ve vicdanlarında kalmalıdır.
Bu iki inanç, düşünce ve düzen sisteminin birbirine zıt, muhalif, birbirinin karşısında olduğu apaçık ortadadır. Bu iki sistemden birine mensup olanın da diğerine muhalif olması kaçınılmazdır. Bu muhalefet İslâm tarafınca uzlaşma kabul etmez bir muhalefettir; çünkü uzlaşma, ihtilaf noktalarını ortadan kaldırmakla gerçekleşir, ihtilaf noktalarını ortadan kaldırmak ancak karşı tarafın İslâma uyması, islâmî sistemi benimsemesiyle gerçekleşebilir. Bu olunca da ortada iki kalmaz, bir kalır, birlik oluşur.
Müslümanlar ister galip ve hakim olsunlar, ister mağlup ve mahkûm bulunsunlar başka sistemlere mensup insanlarla beraber olabilir, birlikte (bir yerde, yurtta, işte, dünyada...) yaşayabilirler, ancak bu (birlik değil) beraberlik, uzlaşmaya değil, anlaşmaya bağlanır ve dayanır. Müslümanlar hakim olduklarında diğer inanç guruplarına başta din, düşünce ve vicdan hürriyeti olmak üzere gerekli insan haklarını tanırlar, verirler; Hz. Ali'nin deyişiyle -inanç farkının zaruri kıldıkları dışında- hak ve yükümlülükte (hukuk karşısında) müslümanlara eşit olurlar. Adı ve çağı ne olursa olsun başka bir sistem ve rejim hakim, müslümanlar da mahkûm olduklarında başta düşünce, din ve vicdan hürriyeti olmak üzere bir kısım temel insan haklarının onlara verilmediği, kendilerine baskı yapıldığı, başka sistemlerin dayatıldığı görülmüştür, görülmektedir. Bu durumda müslümanlar sistemin imkanlarından yararlanarak haklarını talep ederler, verilirse bir anlaşma zemininde kendi sistemlerini yaşarlar, başkalarına da inançlarını dayatmazlar, anarşi ve teröre baş vurmazlar, onlardan ülkelerine ve diğer insanlara ancak hayır ve iyilik gelir. Hakları verilmez, baskı da yapılırsa kırılır ve incinirler, izhar edemedikleri muhalefetlerini içlerine gömerler, fırsat kollarlar, baskı artarsa bazen ölçüyü de aşabilen savunma mekanizmalarını harekete geçirebilirler.
Bütün dünyada İslâm ve karşısındakiler arasındaki ilişki, yukarıda özetlemeye çalıştığımız ilişkiler ve tavırlar yumağı içinde gerçekleşmektedir. İslâmı ve müslümanları yumuşatmaya, uslandırmaya, sistem içine sokmaya (budamaya, kendilerine uydurmaya, benzetmeye, uzlaştırmaya) çalışanlar bilmelidir ki, İslâm -bugün yeryüzünde yaşayan- bir başka dine ve sisteme benzemez, o tektir, farklıdır, muhaliftir ve böyle kalacaktır. Bugün bir buçuk milyar, yarın dünya nüfusunun yarısından fazla olacak olan müslümanları yok etmek mümkün olmayacağına göre iş başkalarına düşmektedir; yapacakları da ya uzlaşmak yahut da anlaşmaktır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Makale | Sonraki Makale | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: