HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler | Kelime İndeksi |


Ölü için okumak

Kafamı kurcalayan bir mesele hakkında ne düşündüğünüzü öğrenmek istiyorum. Bazı tarihçilerin öne sürdüğü bir iddia var. O da şu: Atalar kültü İslamiyet'ten önceki Türklerin inançlarından birisidir. Bu inanç gereğince ölen kişinin ruhu hiçbir zaman yok olmaz ve kendi yakınlarının içerisinde varlığını sürdürür. Ancak ruhun insanlara zarar verebileceği endişesi daima mevcuttur. İşte bu endişe nedeniyle insanlar ölen kişinin mezarında o şahsa bir takım hediyeler sunarlar. İslamiyet'ten önceki durum budur. Türklerin İslamiyet'e geçişleriyle birlikte bu inanç da islâmî bir kisveye bürünür. Artık müslümanların mezar yerinde ölülerin ruhlarına Kuran hediye etmesi şeklinde kendini göstermektedir.
Bu çerçevede düşünmek doğruysa:
1. Ruhuna Fatiha okumanın nasıl bir açıklaması vardır?
2. Öldükten sonra amel defterinin sadece 3 halde açık kaldığını düşünürsek okunan Yasin'lerin ölüye bir faydasının olduğunu söylemek ne kadar doğru olur?


Cevap:

Sizin verdiğiniz bilgi doğru ise eski Türklerin inançlarına göre ataların ruhu zarar vermesin diye onlara hediyeler sunuluyormuş. Bu inanç ve âdetle İslam inancı ve müslümanların ölüleri için yapıp ettikleri arasında hiçbir yakınlık ve benzerlik yoktur. Çünkü İslam inancına göre ölülerin ruhları dünyada, yaşayan yakınlarının yanında değil, berzah âlemi denilen, hem dünya hem de ahiret âlemlerinin bazı özelliklerini taşıyan bir başka âlemde, varlık boyutundadırlar. Dünyada olan yalnızca onların çürümüş cesetleridir. Bu cesetlerin gömülü olduğu kabirler, ebedi âlemdeki ruhların mekanları değildir. Berzah âleminde yaşamaya devam eden ruhlar, kabir süalini geçirdikten sonra, dünyadaki yaşantılarının bir sonucu olarak ya cehennemdekine benzer veya cennettekine benzer (aynı olmamakla beraber onları andıran) bir hayat yaşarlar.
Peki öldükten sonra onların durumlarını iyileştirecek, cezalarını azaltacak, manevî nimetlerini arttıracak bir amel yok mudur?
Vardır. Bu amel ikiye ayrılır:

1. Kendinin ve çocuklarının yaptıkları:
a) Kişinin ölmeden önce yaptıklarından devam etmekte olanlar: İnsanların istifade ettikleri yol, su, köprü, okul gibi hayırlar (sadaka-i câriye).
b) Kişinin geride bıraktığı, ondan sonra da insanların yararlanmakta oldukları ilim ve öğrenciler.
c) Çocukları ve torunlarının; ana, baba, dede, nine gibi yakınları için yaptıkları dualar, ibadetler, hayırlar, sadakalar...

2. Başkalarının yaptıkları:
Ölüye, kendi yapıp bırakarak gittiği hayırlar ile çocuklarının yaptıkları fayda verdiği gibi, diğer müminlerin onlar adına, onlar için yaptıkları bazı ibadetler ve dualar da onlara fayda verecek, berzah âleminde durumlarının iyileşmesi bakımından yararlı olacaktır.
Bir önemli fark da ölülerin ruhlarından korkmakla ilgilidir. İslam'a göre yanımızda, bizim dünyamızda olmayan ruhların bize bir zararları, kötülükleri olamaz ve onlardan korkmak için bir sebep yoktur.
Faydaları olabilir mi?
Bu konu tartışılmıştır. Allah'ın bazı kullarına, berzah âleminde iken de dünyadaki yakınlarına veya onları -Allah'ın lütuf ve yardımları için- aracı kılanlara faydalarının dokunması konusunda izin ve imkan verdiğine (şefaat, tevessül) inananlar da, inanmayanlar da vardır. Ama bu konuda, üzerinde bütün müminlerin birleştiği nokta, ne istenecekse bunun ancak Allah'tan istenebileceği, O'nun izni olmadan kimsenin kimseye şefaat edemeyeceği ve aracı olamayacağıdır. Dua Allah'a yapılacak, istenen O'ndan istenecektir; şefaat ve tevessüle inanan müminler, Allah'a yakın olduklarına inandıkları kimseleri -dualarının kabulü için- aracı yapacaklar, Allah'ın sevgili kullarından bu maksatla şefaat dileyeceklerdir.
Fâtiha, Yâsîn ve başka sureleri veya Kur'an'ın tamamını (hatim) Allah rızası için okumak bir ibadettir, bu ibadetten hasıl olan sevabı bir ölünün ruhuna bağışlamak da caizdir, bundan onun istifade edip etmeyeceği Allah'a kalmıştır.
(Bu konuda benim, Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken isimli bir kitabım var, Diyanet Vakfı yayınlarından, onu da tavsiye ederim).



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler | Kelime İndeksi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: